Hiç Konuşmadığımız Komşularımız: Mülteciler
Selamların
en güzeli ile
U
zmanlar dünya genelinde ya-
şamlarını doğdukları ülkeler-
den farklı yerlerde geçiren iki
yüz milyondan fazla insanın
varlığından bahsediyor ve uzun
süreden beri içinde bulunduğumuz yüzyılı, bir göç
yüzyılı olarak nitelendiriyor. Dünya zenginleştik-
çe yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda ka-
lan insan sayısının artıyor olması ise konunun en
vahim vechesini oluşturuyor. Dünya genelindeki
adaletsiz paylaşımın en somut örneklerinden biri
olan göç sorunu, her geçen gün büyüyen hacmiyle,
önümüzdeki on yıllar boyunca gündemimizi çok
daha fazla işgal edeceğe benziyor.
Göç ya da göçmenlik denildiğinde gözlerimizin
önüne gelen ilk sahne ise, dünyanın çeşitli bölge-
lerindeki farklı kamplarda yaşayan ama aynı acıyı
paylaşan mültecilerin soluduğu dram ve sorunun
giderek derinleşmesi. Bugün itibariyle, hayatta
kalabilmek ya da daha insani koşullarda yaşamla-
rını sürdürebilmek için sadece Suriye’den kaçmak
zorunda bırakılan iki milyondan fazla mülteci
bulunuyor. Dünya genelinde mülteci statüsünde
yaşayan insanlar arasında Bangladeşli, Pakistanlı,
Afgan, Lübnanlı, Mısırlı, Filistinli, İranlı, Somalili
ve Cezayirli Müslümanlar ön sıralarda zikrediliyor.
Bu sonuç ise mülteci sorununu İslam coğrafyasının
en önemli sorunlarından biri kılıyor.
Durumun vehameti ile Müslümanların bu
konuya gösterdikleri ilgi arasında ise korkunç bir
orantısızlık bulunuyor. Sadece büyük trajedilerin
medyaya yansımasıyla aklımıza gelen, hâlbuki
belki de sadece birkaç kilometre uzağımızda bulu-
nan, “komşusu” olduğumuz bir mülteci kampında
birçok sorunla boğuşan mülteciler, Avrupa’nın ve
Avrupalı Müslümanların daha fazla görmezlikten
gelmemesi gereken konular arasında yer alıyor.
Bütün bu nedenlerle, bu sayımızda, %80’i dün-
yanın zengin ülkeleri tarafından değil, “gelişmekte”
olan ülkeleri tarafından kabul edilen mültecilerin
sorunlarına ve yaşam koşullarına biraz daha ya-
kından bakmaya çalıştık. Bu anlamda Almanya,
Hollanda ve Belçika’daki İslami cemaatlere, mül-
tecilerin gündemimizde olup olmadığı sorusunu
yönelttik. Meltem Kural yazısında, mültecilerin
hayatta kalabilmek için tek çare olarak gördükleri
Avrupa’ya geliş çilelerini merkeze aldı. Tarkan Tek,
Avusturya’daki mültecilerin durumunu özetlemeye
çalıştı. Ürdün’de, yaklaşık 120 bin insanın yaşadı-
ğı Za’atari Mülteci Kampı’nın durumunu, kampın
sorumlusu olan, Birleşmiş Milletler yetkilisi Kilian
Kleinschmidt ile görüştük. Yine dosya konumuz
çerçevesinde, yeni yasama döneminde Almanya’nın
mülteci politikasını Münster Üniversitesi’nden
Dietrich Thränhardt kaleme alırken, Pro Asyl
Derneği’nin Başkan Yardımcısı Bernd Mesovic ile
Almanya ve Avrupa’daki mültecilere duyulan tep-
kiyi ve Avrupa’nın mülteci politikasında yapılması
gereken değişiklikleri konuştuk.
Gündem kategorimizde ise, Almanya’da se-
çim sonrası kurulan koalisyona dair Oğuz Üçün-
cü tarafından kaleme alınan bir değerlendirmeye
yer verirken, Avusturya seçimleri sonrası kurulan
hükümetin programının kısa bir analizini, ülke
gündemini yakından takip eden Yakup Geçgel siz
okuyucularımız için yaptı. İngiltere’de yayınlanan
Ekstremizmle Mücadele Raporu’nu Engage Araş-
tırma Birimi Başkanı Shenaz Bunglawala okuyucu-
larımız için değerlendirdi.
Bir dahaki sayımızda görüşmek ümidiyle.
Kalbî Selamlarımla
»
MUSTAFA
YENEROĞLU