OkuyucuMektupları
Yazı İşleri, gelen mektupları kısaltma
ve değiştirme hakkına sahiptir.
Okuyucu mektupları, dergi redaksi-
yonunun görüşlerini yansıtmamak-
tadır.
Bize görüşlerinizi bildirmek için:
Adres
Perspektif
Merheimer Strasse 229,
D-50733 Köln
Telefon +49 221 942 240 – 46 / 47
Fax
+49 221 942 240 21
e-posta
okuyucu@perspektif.euPERSPEKTİF
• SAYI 237 • OCAK
2015
6
Perspektif 236/2014
Her sayıda unutulmuş yeni konular bulup çıkara-
biliyorsunuz. Burcu Temel ve Müberra Şimşek’in
hazırlamış oldukları yazıyı beğenerek okudum.
Siyah beyaz fotoğraflar da tuzu biberi olmuş ya-
zının. Bu ve diğer sayılardaki bazı yazıları top-
layıp kitap yapmak yerinde olur sanırım. Geçen
sayılarda yayınlanmış Saraybosna Kütüphanesi,
Düsseldorf’taki Tokyo mahallesi gibi konular
gerçekten tekrar tekrar işlenmesi gereken, hatta
belgeseli yapılması gereken konular aslında.
Recep Soysal, Hollanda
ARALIK2014 |YIL20 |NR./SAYI236
AYLIKHABER-YORUMDERGİSİ
YaşarAydın’laTürk
DiasporaPolitikası
Üzerine
s.
32
“Alman,Üstüne
ÜstlükZenci
Olmak”
s.
54
“Çalışmalarımızla
Türkdiasporasının
bulundukları top-
lumadaha fazla
katkıdabulunma-
larınazemin
hazırla-
mışolu-
yoruz.”
s.
34
TürkiyeKökenlilerin
Derneklerine
GaripGözetim
s.
18
zin daha tepkili olmanız gerekirdi.
İnsanların en küçük bir açık ara-
dığı bu zor dönemlerde, böyle bir
düşüncenin kabullenilmesi duru-
munda Avrupa’da yaşayan insan-
lardaki tahribatı düşünüp bu fikre
karşı mücadele etmeniz gerekirdi.
Zeki Kibar, Danimarka
Yeni Bir Soru:
“Cami İlticası”
Orta Doğu’da son yıllarda yaşanan
gelişmeler binlerce insanı mülteci
durumuna düşürdüğü gibi böl-
gedeki ölümler ve göç nedeniyle
demografik yapıda ciddi değişim-
ler yaşandı. Bu durumun etkileri
ise bölgedeki ülkelerin ardından
en çok Avrupa’ya sirayet etti. Zira
Afrika ve Orta Doğu’dan gelen
mültecilerin sığınabilecekleri “en
güvenli liman” Avrupa. Avrupa ül-
kelerinin pek çoğunun mülteci ka-
bulünde isteksiz davrandığı gerçe-
ğinden hareketle Kilise İlticası’nın
taşıdığı önem daha da gün yüzüne
çıkıyor. Fakat Schoen’in bahsettiği
gibi Müslümanların aklına “Neden
cami ilticası olmasın?” sorusu gel-
memeli. Kamuoyuna yansımasa
da birçok cami cemiyeti mültecile-
Taha Cabir Al-Alvani:
“İslam Âlimlerinden
Beklentilerimiz Var.”
Azınlık Fıkhı dosyasında bu fikrin
sahibi Taha Cabir Al Alvani’nin ve
buna karşı olan Ebubekir Sifil’in
yazısını okudum. Bu meselenin bu
dergide bulunmasını kabul etmi-
yorum. “Biz her iki görüşe de yer
vererek dergicilik görevimizi yap-
tık.” diyebilirsiniz; bu yanlıştır. Siz
tarafsız değil, taraflı olmak, ehli
sünnet ve’l-cemaatin tarafında
olmak zorundasınız. Böyle bir fikri
aklı başında hiç bir Müslümanın
kabul etmeyeceğini ve bu fikrin
“diyalog”, “ılımlaştırılmış İslam”
fikrinden hiçbir farkı olmadığını
açıkça belirtip biz Avrupa’da ya-
şayan Müslümanları buna karşı
uyarmanız gerekirdi. Tavizin ta-
viz getireceğinden yola çıkarak
İslam’dan verilecek her tavizin
diğer büyük tavizlerin başlangıcı
olacağı unutulmamalı; buna karşı
özellikle binlerce insana ulaşan si-
re destek olmak için fahri çalışma-
lar yapıyor. Bu çalışmalar, İslami
bilinçten kaynaklanarak yapılır-
ken, kurumsallaşma modelleri de
Müslümanların kendi dinamikle-
rinden hareketle oluşturulmalı.
Fatma Yıldırım, Düsseldorf
Kudüs Olayları Mescid-i
Aksa’nın Ötesinde Bir
Sorun
Alessandra Bajec’in son sayılarda
Filistin ile ilgili yazılarını ilgiyle
takip ediyorum. Böylece medyaya
yansımayan tüm ayrıntı bilgilere
ve Filistin’deki gelişmelere son 2
sayıdır ulaşmış oldum, teşekkür
ederim.
Zeynep Şahinoğlu, Köln
Ülkeler İçin Tutarlılık Testi:
Azınlık Politikaları
Nihayet Türkiye’nin kendi soydaş-
larına, yurttaşlarına ya da diaspo-
rasına (bu durumda kullanılan
kavram çok önemli değil) giri-
şimlerini eleştiren Almanya’nın
çifte standardını verilerle gözler
önüne sermişsiniz. Bizim sadece
“hissettiğimiz”, bu nedenle de çok
soyut kalıp bir türlü dile getireme-
diğimiz bu çifte standart sizin or-
taya koyduğunuz veriler ışığında
oldukça anlaşılır hâle gelmiş. Ne
yazık ki çözüm, çok da yakın değil.
Levent Şahin, Viyana
37
KASIM
2014 • SAYI 235 •
PERSPEKTİF
BuMüslüman azınlıklar, azınlıkların içinde
bulundukları özel durumlara aşina olmamış ve
kendi dar dünya görüşleri nedeniyle belli bir
muhakemenin sonuçlarını anlamamış olabile-
cek, belki bir kısmı yakın dönemde Batılı ülke-
lere gitmiş ancak anavatanlarından taşıdıkları
tecrübe ve koşullanmalarla fıkıhçılıklarını sür-
dürmeye devam eden hukukçuların görüş ayrı-
lıklarındanuzun süremuzdaripolmuşlardır.
Kur’an’ındeğişenyaşamsalgerçeklikleregöre
yeniden okunması gerektiğinimi düşünüyorsu-
nuz?Yoksa İslami ilimlerin zengin geleneği,me-
selelere ihtiyaçduyulancevaplarıverebilirmi?
Müslümanlar olarak bizler, Kur’an’ın Al-
lah’ın kelamı olduğuna ve zengin İslami gele-
neğin deKur’an’ın belirli bir zaman ve çağdaki
yorumuolduğuna inanırız.Tüm yorumları aşan
tekmutlakşeyKur’an’ınkendisidir.Bundanha-
reketle,Müslümanların,kendi zaman ve koşul-
larının ışığındaKur’an’ı anlamak için tümme-
lekelerinikullanmalarıgerektiğine inanıyorum.
Önceki nesil İslam âlimleri sadece bunu yaptı-
lar. Bizim günümüz âlimlerimizden beklediği-
miz de budur;Kur’an’ı,kendi bireysel tercih ve
önyargılarındanarındırarak,olasıanlamlarının
sınırlarıdâhilindeyorumlamaları.
Geleneksel fıkıh yöntemleri yeterlimi sizce?
Günümüz fukahasınanasılgörevlerdüşüyor?
Büyük âlim vemüçtehidlerin bize bıraktığı
İslam geleneği günümüz ihtiyaçlarına yeterli
cevapveremiyor.Bu içtihatlar,müçtehidin için-
de yaşadığı dönem ve sosyoekonomik koşullar
için üretiliyordu. Bu koşullar, çağımızda orta-
dan kalkmış olabilir, belki aynı müçtehid za-
manımızda yaşıyor olsaydı çıkardığı hükümler
de farklıolacaktı.Kur’an’ı anlamak isteyen,bu-
nun için vakitharcayan veonundeğerleri -yani
tevhid, tezkiye (arınma), imran (medeniyet),
ümmet ve dava- çerçevesinde sunduğu açıkla-
malarakendisiniaçankişiler içinanlamınıayan
edenKur’an,budenklemdeki tek sabitedir.
BirAvrupa,Amerika veyaÇin İslam’ından söz
etmekmümkünmü sizce?
AzınlıkFıkhı,her toplum için farklıbir İslam
anlayışı olacağı anlamına gelmiyor. İslam Hz.
Âdem’le başlayıpHz.Muhammed (s.a.v.)’le bi-
ten bir dindir. İnsanlık da ırk, renk ve etnisite
açısından farklı tezahürleri olan tek bir ailedir.
Bu farklılıklar İslam’ın hayat anlayışı içerisin-
deki insani deneyimin zenginleşmesi içindir ve
değişik bağlamlar içerisindeKur’an’ı anlamada
zenginlik sağlar. Bizler İslam’ın Hz.Âdem’den
bizimmodern zamanımıza uzanan bir din ol-
duğuna,Allah’ın tüm nebi ve resullerinin aynı
aileyeaitolduğunave insanlığındünyayı işleyip
ondayerleşecek tekbiraileolduğuna inanırız.
Avrupa’da yaşayanMüslümanlar,Mekke,Me-
dine,HabeşistanveEndülüs’teki İslam toplumla-
rınındeneyimlerindennasıl faydalanabilir?
Peygamberimiz ashabına Habeşistan’a git-
melerini emretti ve onlara dedi ki: “Eğer Ha-
beş’e giderseniz sizin için daha iyi olacaktır, ta
kiAllahsizdensıkıntıyıalanadek;çünküoranın
hükümdarının haksızlığa tahammülü yoktur ve
orası dost ülkedir.”Bu, kendi vatanlarında zul-
meuğrayanvegöçettikleriülkelerdeözgürlüğü
veekonomik refahıbulmakamacıyla,ekonomik
ve muhtemelen siyasi zorluklar altında Avru-
pa’ya göç etmek zorunda kalanlar için alınabi-
lecekbirderstir.
Müslümanların yönetilene karşı muamele-
lerinde en yüce ahlaki standartları sergilediği
Endülüs’ten ders çıkarabiliriz. Müslüman yö-
neticiler “herkese adalet” anlayışından saparak
maddi kazanımlar için birbirleriyle savaşmaya
başladıklarında, Endülüs’ten zorla çıkartılmış
ve Kuzey Afrika civarındaki bölgelere azınlık
hâlindedağıtılmışlardır.Benzer şekilde,Avrupa
ileKuzey veGüneyAmerika’dakiMüslümanlar,
davranışlarında en yüksek ahlaki ve etik stan-
dartları sergilerlerseyeniülkelerindekiyurttaş-
ları tarafındankabuledilip saygıgöreceklerdir.
Avrupa’dakiMüslümanlar, sorunsuz bir ya-
şamları ve iyi bir gelecekleri olsun istiyorlarsa
İslami etik veKur’ani değerlere bağlı olmalı ve
adalet,özgürlük,eşitlikveahlakideğerleredes-
tekvermelidirler.Yalan söylemez,hırsızlıkyap-
maz, zulmetmez, zinaya teşebbüs etmezlerse,
bu diğerleri için iyi bir örnek olur.Zira unutul-
mamalıdır ki İslam, ahlaki değerlerini sergile-
yenbirMüslüman toplulukyoluylasavaşagerek
kalmaksızınMısır’dayayılmıştır.
Dosya/Söyleşi
36
PERSPEKTİF
• SAYI 235 • KASIM
2014
TahaCabirAl-Alvani:
“İslamÂlimlerindenBeklentilerimizVar.”
“Azınlık Fıkhı” kavramına öncülük ettiniz. Bu
kavram tamolarakneanlamageliyor?
Fıkıh,Kur’an’da “anlayış” veya “bilgi” anla-
mınagelmektedir.Ancak ilgilibağlamda içtihat
anlamına gelir.Hicretten sonraki ikinci yüzyıl-
da,yani İslamhukukununzenginleştiğidönem-
de Müslüman hukukçular, fıkıh terimini dinî
bilginin anlaşılmasını ifade etmek için kullan-
mayabaşladılar.Bizimdurumumuzdabu terim,
Almanya’da ya da Amerika’daki Müslümanlar
örneğinde olduğu gibi, çoğunluğu gayrimüslim
toplumlarda yaşayan Müslüman cemaatlere
dair İslamihükümler çıkarmaanlamınagelir.
Buyaklaşımınardındane türdüşüncelervar?
GeçmişteMüslüman hukukçular,Müslüman
ümmetin yabancılarınhükmü altındabulundu-
ğubazıdönemlerdenbahsederken“NevazilFık-
hı” terimini kullanmışlardır. Burada kavramın
kendisi onur kırıcıdır; bir Müslüman’a içinde
yaşadığı toplumdan ayrılıyormuş hissi vermek-
tedir.BugöndermeyegöreMüslüman,geçicibir
devlette, geçici bir hayat sürmektedir. Bu kav-
ram Müslüman’ın yeni toplumda istikrarlı bir
yaşam kuramayacağı ve bu toplumdaki refahın
aktif parçası olamayacağı yönünde bir his ver-
mektedir.Bunedenle “Azınlık Fıkhı”kavramını
kullanmak Batı’da yaşayanMüslüman azınlık-
ların deneyimlerini daha iyi yansıtmaktadır.Bu
Müslüman azınlıklar, geldikleri ülkelerdeki si-
yasiyadaekonomik şartlarhariçözgür iradeyle
oradayaşamayı seçmişlerdir.
Bu kavram, gayrimüslim ülkelerde yaşayan
Müslüman azınlıklara,sonradan edindikleri va-
tanlarındaki çoğunluğa uyum sağlama imkânı
vermektedir.Öte yandan dinîmensubiyetlerini
koruyup uygulamalarına; kendilerini, ülkeleri-
nin ilerlemesineolumlukatkıdabulunanvatan-
daşlar olarak ifade etmelerine ve İslami değer
ve ahlakla kendi kültürlerini zenginleştirirken
sosyaldokununparçasıolmalarına imkân tanır.
AzınlıkFıkhı’ndaki temelbakışaçısınelerdir?
Azınlıklara dair fıkhi temellendirmenin ar-
kasındaki amaç,Kur’an’ın ilkeleri, İslam hukuk
veyaşam tarzınagöre İslamikarakterlerini sür-
dürürken, yeni vatanlarına her alanda olumlu
katkıdabulunma isteklerinigerçekleştirecekleri
bir yol bulmak içinmücadele edenMüslüman
azınlıkların ihtiyaçlarına cevapvermektir.
AzınlıkFıkhı,özelşartlaraltın-
dayaşayanMüslümanazın-
lıkların ihtiyaçlarınayönelik
farkındalığavurguyapan
biryaklaşım.Bukavram-
sallaştırmanınöncüsü
olanProf.Dr.TahaCabir
al-Alvanisorularımızı
yanıtladı.
15
ARALIK
2014 • SAYI 236 •
PERSPEKTİF
*Protestan Kilisesi’nin Frankfurt eyalet yapılanmasında de-
kan olan Schoen, özelliklemülteci sorunlarıyla ilgilenmek-
tedir.
masından başka çözüm yolları olup olmadığını
araştırırlar.Kilise ilticası en son çaredir ve kilise
cemiyetleri tarafından verilen bir “hak”değildir.
İlticanın mantığı, hayati tehlikeye veya başka
beklenmedik zorluklara maruz kalan insanları
korumaktır, iltica sürecinde de bu güvenlik ihti-
yacı soruşturulur. Soruşturmanın sonunda ilgili
daireler, federal birim ve mahkemeler,mülteci
başvurusundabulunanlar içinherhangibir tehli-
keninolmadığıgörüşünevarıpbaşvuruyu redde-
debilirler.Mültecinindilveanlaşmaproblemleri,
süreçhatalarıveyamültecinin sınırdışıedileceği
ülkedekidurum ile ilgili yanlış tahminlerbaşvu-
runun reddedilmesine neden olabilir. Başvuru-
lardahukukçular ilekilisecemiyetleri farklıbakış
açılarına sahiptirler.Bu aşamada kilise cemiyet-
leri devreye girer ve insanların içinde bulunduk-
larıacildurumaodaklanırlar.
Kilise ilticası, hukuka aykırı bir uygulama
değil, aksine hukuk devletinin uygulanmasına
yardımcı olma denemesidir. Hukuki açıdan ki-
lise ilticası,Anayasa’nın 140.maddesi uyarınca
kiliseninkendi içindebağımsızhareketedebilme
hakkı ve yine Anayasa’nın 4.maddesi uyarınca
inanç ve düşünce özgürlüğüne dayanmaktadır.
Almanya’da ilk kilise ilticası vakası 1983 yılında
Heilig-Kreuz Cemiyeti’nde gerçekleşmiştir. Üç
büyük Filistinli aile, Lübnan’daki iç savaş böl-
gesine sınır dışı edilmelerinin engellenmesi için
kabul edilmiştir.Bukabulöncesindekilise cemi-
yetleri için kilit olay,CemalAltun’un ölümü ol-
muştur.Altun 1983 yılında Türkiye’ye sınır dışı
edilmekle yüz yüze kalıncamahkeme binasının
camından ölüme atlamıştı. İnsanların sınır dışı
edilme korkusundan intihara kalkışması, kilise
cemiyetlerini sarsmışveAlmanya’da ilkkilise il-
ticasıverilmiştir.
Kilise ilticası, açıktan ve gizli şekilde gerçek-
leşebilir.Her ikisinde ortak olan, ilgili dairelere
her an ulaşılabilecek bir adres bilgisi verilmesi-
dir. Farklı olan ise gizli kilise ilticasının, kamu-
oyuna duyurulmadan yapılmasıdır. Hem açık
hem de gizli kilise ilticaları vakalarında ilgili
daireler bilgilendirilir. İlticanın gerçekleşmesi
hususunda karar verme yetkisine sahip olan, ki-
lise cemiyetinin yönetim kuruludur. Her şeyin
yolundagitmesi için cemiyetin içerisindegünlük
irtibatları sağlayan vepratik ihtiyaçlarıüstlenen
destekçi bir çevreye ihtiyaç vardır. Haftalarca
bir yerde sabit kalmakmülteciler için hiç kolay
değildir; çoğu zaman korku ve çaresizlik ortaya
çıkar. Yardım etmek isteyenler de mültecilerin
içinde bulundukları bu varoluş sıkıntısından et-
kilenebilirler.
Kilise cemiyeti, tıbbi müdahale veya başka
hayati önemi haiz yardım ihtiyacı konusunda
sorumluluk sahibidir.Bunun yanındamültecile-
rin ikamet etmeleri nedeniyle mekânların blo-
ke edilmesine rağmen cemiyet çalışmaları geri
kalanmekânlarda devam eder. Bu süreç paraya
ihtiyaç duyduğu için, cemiyet çalışmalarını hız-
landırmalı ve bağışlarlameşgul olmalıdır. Aynı
zamandacemiyetleryeniliklerlekarşıkarşıyaka-
lırlar;örneğinozamanakadarcemiyetlehiç ilgi-
siolmayan insanların yardımlarına tanıkolurlar.
Süreç, cemiyet içerisinde daha önce konu edil-
memişmeselelerigünyüzüneçıkarır,bazıaileler
1945 sonrasında kendi kaçış hikâyeleriyle yeni-
den yüzleşirler. Bütün bu sürecin ardından bir
de ilticaolumlu sonuçlanır vegerçekbirmülteci
olmaşansıyakalanırsabunungururubüyükolur.
Bu uygulama kiliselerin mültecilere yönelik
çok sayıda girişiminin sadece bir parçasıdır.Ki-
liseler hukuk ve sosyal danışmanlık alanlarında
aktiftirler, insani birmülteci politikası geliştiril-
mesi için siyasibağlantılarınıkullanırlarvemül-
tecilerin desteklenmesinde önemli rol oynarlar.
Bu girişimlerinde farklı toplumsal aktörler ve
mültecilerinmemleketlerinden cami cemiyetleri
gibiçoksayıdaorganizasyon ilebirlikteçalışırlar.
Netice itibariylemültecilerin sığınak ve gelecek
bulmaları hususunda tüm toplumun sorumlulu-
ğu vardır.Burada bir“cami ilticası”,neden soru-
lacak sorulararasındayeretmesinki?
Kilisecemiyetleri içinkilitolay,CemalAltun’unölümüolmuştur. İnsan-
ların sınırdışıedilmekorkusundan intiharakalkışması,kilisecemiyet-
lerini sarsmışveAlmanya’da ilkkilise ilticasıverilmiştir.
Gündem
14
PERSPEKTİF
• SAYI 236 • ARALIK
2014
Almanya’da yaklaşık yüz otuz Hristiyan ce-
miyet son zamanlarda “kilise ilticası” (Alm.
“Kirchenasyl”) uygulaması çerçevesindemülte-
ci kabul ediyor. Kilise ilticası, resmî ikametleri
olmayan ve tüm hukuki imkânların tükenmesi
sonrasında sınır dışı edilmeyle karşı karşıya ka-
lanmültecilerinbelirlibirsüre içinkabuledilme-
lerini öngörüyor.Bumültecilerin çoğu, sınır dışı
edilmeleridurumundahayati tehlike içindeler.
Kilise ilticasıkapsamındasığınmahakkıveren
aslındakilisedeğil;zirasadecedevlet,mültecile-
resığınmahakkıverebilir.Kilisesadece,yüzyıllar
öncesine ait geleneğine dayanarak, acil yardı-
ma ihtiyacı olan insanlar için korumamekânla-
rı oluşturuyor.Hukuki açıdan çıkmaz içerisinde
YeniBirSoru:“Camiİlticası”
Değişendinî ve sosyal yapı,Avrupa’yagelenmültecilerin ihtiyaçlarıyla ilgilen-
meknoktasındadaha farklı imkânlardoğurmuştur.Kiliseninmültecilereyöne-
likangajmanınındoğrudankopyalanmasısözkonusuolmasada“kilise ilticası”,
eksikliğiduyulançalışmalarıgözlerönünesermesiaçısındanmanidar.
URSULA
SCHOEN
*
bulunan mülteciler de kilise cemiyetlerinden
yardım talebinde bulunuyorlar.Bir yanıyla kilise
ilticası,Hristiyanlık’taki“öteki sevgisi”ninbir te-
zahürüolarakgörülüyor.
Bugünkümülteciler, daha ziyadeAvrupa’nın
çeşitli bölgelerinde umut arayan insanlar. Bu
insanlar daha çok Afganistan, Somali veya Irak
gibimemleketlerinihenüz reşitolmadanbırakıp
gelengençlerdenoluşuyor.Mensubuolduğudin-
den bağımsız olarak, içinde bulunduğu hukuki
durumu aciliyet arz eden her kimsenin kiliseye
ilticası isekabulediliyor.
Bununla birlikte kiliseye sığınma başvurusu
normal bir durum değil.Öncesinde avukatlar ve
hukuk danışmanları, ilgili kişinin kiliseye sığın-
©
Flickr.com/Takver
Melbourne‘dehükûmetin,botlarlaülkeyegiriş yapmaya çalışanmültecilerinordugücüylegeridöndürülmesinedair
söylemleriüzerinekilise temsilcilerinindekatıldığıprotestogösterileri
43
ARALIK
2014 • SAYI 236 •
PERSPEKTİF
GeçenaylardaYahudilerce“TapınakTepesi”
olarak bilinen Kudüs’ünMescid-i Aksa Camii
Külliyesi (Harem-i Şerif) şiddetli çatışmalara
sahne oldu. Çatışmalar Filistinlilerin İsrail’in
sözkonusualanıYahudilerin ibadetineaçacağı
endişesi ile tetiklenirken, İsrailyetkilimakam-
larınınbu teklifi geri çevirdiğibiliniyor.
Mevcut düzenlemeye göre Yahudiler söz
konusu alanı ziyaret edebilirken, hemMüslü-
manlar hem de Yahudiler içinmukaddes sayı-
lanMescid alanında herhangi bir sürtüşmeye
neden olabileceği endişesi ileYahudilerin ora-
da ibadet etmelerine izin verilmiyor. İsrail’in
Mescid-i Aksa’ya girişleri denetlemesi on yıl-
lardır Yahudiler ve Filistinliler arasındaki iliş-
kilere hâkim olan gerginliğinin başlıca neden-
lerindenbiri.
Geçtiğimiz ay İsrail güvenlik güçleri, fana-
tik Yahudimilliyetçilerinin,Mescid-iAksa’nın
Yahudilerin ibadetine ve önemli parlementer-
lerinziyaretineaçılması içinbaşlattıklarıkam-
panyayı protesto eden Filistinlilerle çatıştı.
İsrail’in devam eden çatışmaları gerekçe gös-
tererek Müslümanların camiye girişlerini en-
gellemesi,Kudüs’ünenmukaddesmekânıolan
Mescid-i Aksa’nın şiddetli çatışmalara sahne
olmasınıberaberinde getirdi.
Filistin’in eski lideri Yasser Arafat’ın 10.
ölüm yıldönümünde konuşan Filistin Devlet
BaşkanıAbbas, İsrail’iMescid-iAksa’yıbölme-
ye yönelik herhangi bir girişime karşı uyardı.
Abbas,YahudilerinMescid-iAksa’da ibadet et-
melerine izin verilmesinin dünya çapında bir
din savaşını tetikleyebilecek çok tehlikeli bir
adım olacağını ifade ederken,Müslümanların
kendilerini vemukaddes beldelerini savunma
haklarınınolduğunubelirtti.
Bununla birlikte Kudüs’teki gelişmeler
Mescid-i Aksa’nın etrafında cereyan eden ça-
tışmalardançokdahaciddibir sorun teşkiledi-
yor.Zira tırmanan gerilim,dinîhassasiyetlerin
yanı sıra, İsrail’inKudüs’ün batısında işgal et-
tiğibölgelerdekiYahudiyerleşimcivarlığınıar-
tırmaya yönelik yürüttüğü çalışmalar veDoğu
Kudüs’ün genel anlamda içerisinde bulunduğu
ihmal edilmişlik gerçeğiyle yakından alakalı.
Tüm bu gerginliklerin arka planında yatan ne-
den iseon yıllardır süregelen İsrail işgali.
©
Flickr.com/Sarahtz
Dosya
42
ün
PERSPEKTİF
• SAYI 236 • ARALIK
2014
ü
KudüsOlaylarıMescid-i
Aksa’nınÖtesindeBirSorun
GeçtiğimizayNasıra’nınyakınlarındakiKefrKannabölgesindeFilistinlibirgen-
cinöldürülmesi ve ilhak edilmişDoğu Kudüs’ün içerisinde ve çevresindeaylar
süren çatışmaların doğurduğu şiddetli gerilim, İsrail’de Filistinlilerin yaşadığı
şehir ve köylerde yenibir isyandalgasının fitiliniateşledi. İsrail’inbaskıcıpoliti-
kaları karşısındaFilistinlilerinartanöfkesi kutsal şehrindışına taşarken,olaylar
Kudüs’tekigelişmelerin İsrail-Filistinsorunuylanederecebağlantılıolduğunubir
keredahaortayakoydu.
ALESSANDRA
BAJEC
*