Selamların
en güzeli ile
Azınlık Fıkhı ÇözümMü?
D
ünya üzerindeki 1,6 milyar Müs-
lüman’ın yüzde 20’si, gayrimüs-
lim çoğunluğun yaşadığı ülkeler-
de azınlık konumunda bulunuyor.
Müslümanların içinde yaşadıkları
toplumların siyasi ve hukuki düzeni ile var olan iliş-
kileri de büyük oranda bu azınlık durumundan etki-
leniyor. Bu yeni azınlık, kendisini Müslüman kim-
liği üzerinden tanımladığı ölçüde bu kimliğin tabii
tezahürleri olan bazı ihtiyaçlarını da dile getirmeye
başlamış bulunuyor. Bu ihtiyaç, kendisini homojen
yapılı ulus devletler olarak tanımlayan ve Müslü-
manlarla münasebeti yüzyıllarca karşıtlık üzerinde
yürütmüş Avrupa ülkeleri için yeni bir durum.
Öte yandan büyük ölçüde seküler, yani dini top-
lumsal hayattan dışlayıp bireyin özel bir meselesi
olarak gören gayrimüslim bir topluluk içinde Müs-
lümanların yaşaması, İslam fıkhı için de yeni sorun-
ları beraberinde getirdi. Çoğunluk toplumla ilişkileri
ya da yeni yaşam koşulları hakkında dinî referanslar
arayanMüslümanların ihtiyaçları uzun bir süre Müs-
lümanların azınlık durumunda olmadığı toplumlar-
daki İslam âlimleri tarafından giderilmeye çalışıldı.
Bu cevaplar, Said Fares Hassan’ın deyimiyle Doğu
ile Batı arasındaki kadim çekişmeyi yansıtıyordu ve
Batı’nın yozlaşmış olduğu düşüncesi üzerine bina
edilmişlerdi.
Bu gelişmelerin ardından o zamanlar Kuzey
Amerika Fıkıh Konseyi Başkanı olan Taha Cabir
al-Alvani, ilk defa Azınlık Fıkhı kavramını 1994
yılında, Müslümanların ABD’nin siyasi yaşamına
katılımı konusundaki fetvasında kullanmış, böylece
İslam fıkhında yeni bir tartışmayı da başlatmıştır.
Biz de dosyamızda, gayrimüslim ülkelerde ya-
şayan Müslümanlara yönelik Azınlık Fıkhı’nı ele
alarak, bu fıkhın bir çözüm sunup sunmadığı soru-
sunu irdeledik. Said Fares Hassan, Azınlık Fıkhı’nın
oluşumunda etkin olan üç pozisyonu ve bu disipli-
nin oluşum sürecini açıkladı. Dârülharp, dârülislam
gibi kavramların günümüz şartlarında ne anlam ifa-
de ettiğini Prof. Dr. Ahmet Özel kaleme aldı. Hakkı
Arslan, Avrupa’daki Müslümanların azınlık konum-
larının İslam İlahiyat kürsüleri üzerindeki etkisini
değerlendirdi. Macit Kenanoğlu Avrupa devletleri
nezdinde bir Azınlık Hukuku’nun Müslümanların
sorunlarını çözüp çözmeyeceği sorusunun cevabını
aradı. Azınlık Fıkhı’na dair iki zıt pozisyonu göre-
bilmek için bu kavramsallaştırmayı ilk kez kullanan
Taha Cabir al-Alvani ve yaklaşımı sert bir şekilde
eleştiren Ebubekir Sifil ile görüştük.
Orta Doğu’daki IŞİD gündeminin buradaki Müs-
lümanlar bağlamında Avrupa’ya taşınmasıyla Müs-
lümanlar, 11 Eylül’ün ardından baş gösteren “terö-
rizm-aşırılık-İslam” üçgenine yeniden sıkıştırılmaya
çalışılıyorlar. Bu nedenle gündem kategorimizde
IŞİD meselesinin farklı yansımalarını ele aldık. Sa-
bine Schiffer, Avrupa’daki Müslümanlardan IŞİD’e
karşı alenen mesafe koymaları yönündeki beklen-
tileri diskur teorisi açısından irdeledi. Müslüman-
ların, radikallikle yeteri kadar mücadele etmediği
ithamının ardındaki zihniyeti, abi-kardeş çalışması
kapsamında hazırladığımız söyleşilerle ortaya koy-
duk. Öte yandan 11 Ağustos’ta kundaklanan Berlin
Mevlana Camii cemaati ve idarecilerinin yangından
sonra kamuoyuna yansımayan sorunlarını Fazlı Al-
tın kaleme aldı. Avusturya’da diğer dinî cemaatlere
kıyasla eşitlik ilkesinin açık bir şekilde ihlal edildiği
İslamYasası tasarısını Gülmihri Aytaç yorumladı.
Bir dahaki sayımızda görüşmek üzere.
Kalbî selamlarımla,
»
MUSTAFA
YENEROĞLU