23
MAYIS 2014 • SAYI 231 •
PERSPEKTİF
22-25 Mayıs tarihleri arasında Avrupa Birliği
üyesi 28 ülkede Avrupa Parlamentosu Seçimleri
düzenlenecek. Sekizinci kez Avrupa düzeyinde
temsilcilerin belirleneceği bu seçimler özellikle
iki farklı açıdan büyük önem arz ediyor: Bu se-
çimlerde ilk kez Avrupa düzeyinde faaliyet gös-
teren partiler, zorlu bir onay sürecinin ardından
2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon Anlaşma-
sı’nın öngördüğü şekilde Avrupa Birliği Komisyo-
nu Başkanlığı için liste başı adaylarını belirledi-
ler. Böylece seçimlerin hemen ardından haziran
ayında başlayacak Avrupa Birliği Komisyonu
Başkanlığı Seçimlerinde, Avrupa Parlamentosu
Seçimleri sonuçları da dikkate alınacak.
Avrupa Parlamentosu Seçimleri ile alakalı ikin-
ci önemli nokta ise, kriz sonrası Avrupa’da özellik-
le aşırı sağcı ve sağ popülist partilerin oy oranlarını
arttırmaları neticesinde bu partilerin Avrupa Par-
lamentosuna girme ihtimallerinin yüksek olması.
Şu an itibariyle parlamentoda 28 ülkeden 766 mil-
letvekilinin dahil olduğu 7 fraksiyon ve buna ek
olarak bağımsız vekiller bulunuyor. Üye ülkelerden
seçilen milletvekilleri, aday oldukları siyasi parti-
leri değil, mevcut 7 fraksiyondan birine katılarak
fraksiyonlarının görüşlerini temsil etmiş oluyor-
lar. Fakat parlamentodaki fraksiyonların sayısı her
an değişebilir. Özellikle aşırı sağcı ya da Avrupa
düşmanı partilerin, bulundukları ülkelerin en son
seçimlerinde aldıkları yüksek oylar, hatta birçok
partinin iktidarın bir parçası olması bu ihtimalin
güçlü olduğunu gösteriyor. Avrupa toplumlarının
ekonomik refahın korunamayacağına dair yaygın
endişeleri ve göç dalgalarıyla birlikte beliren top-
lumsal çoğulculuğun çok kültürlülüğü reddeden ve
seçim kampanyalarını bile çoğunluk toplumu dı-
şında kalan her türlü unsura karşı korku ve nefret
üretmek üzerinden planlayan aşırı sağcı ya da sağ
popülist partilerin Avrupa’nın yasama organında
söz sahibi olmalarının özellikle azınlıklar üzerinde
olumlu etkilerinin olmayacağı açıktır.
Parlamento Hayatımızı Nasıl Etkiliyor?
Elbette seçimlere katılmak için tek neden
aşırı sağ partilerin ilerleyişini durdurmak değil.
Bunun yanında Avrupa Parlamentosu bize her
ne kadar uzak gibi gözükse de Brüksel’den çıkan
kararlar aslında hayatımızı doğrudan etkiliyor.
Avrupa Birliğinin direkt seçilen tek organı olan
parlamento tarım, enerji politikası, göç ve finans
alanlarında mevzuat belirleme yetkisine sahip.
Yine diğer ülkelerin Avrupa Birliğine girmesi gibi
önemli diğer konularda da parlamentonun onay
vermesi gerekiyor.
Hayatımıza etkisini anlayabilmek için Av-
rupa Parlamentosunun Avrupa Birliği Bakanlar
Konseyi ile birlikte aldığı kararlardan bazılarını
incelemekte fayda var. Örneğin bu kararlardan
en etkilisi olan kişilerin Serbest Dolaşım Hakkı
(2004/38/EC sayılı karar) üye ülkeler arasında vi-
zesiz seyahati sağlıyor. Teneffüs ettiğimiz hava-
nın kalitesinin denetlenmesi (96/62/EG sayılı ka-
rar), tüketici ve üreticilerin korunması (2006/42/
EG sayılı karar), enerji tüketen ürünlerin çevreye
zarar vermemesi amacıyla çerçevelerin belirlen-
mesi (2009/125/EG sayılı karar), ürün güvenliği-
nin sağlanması (2001/95/EG), ortak su politikası
(2000/60/EG) ve ortak trafik politikasına dair dü-
zenlemeler (2006/126/EG) parlamentonun imza
attığı sayısız karardan yalnızca bazıları.
Bu anlamda sadece yaşadığımız ülkenin değil,
diğer 28 ülkenin de çevrenin korunması, tüketici
haklarının muhafaza edilmesi ve güvenlik, gıda,
tarım gibi alanlarda standartların geliştirilmesi ve
temel insan haklarının korunması adına uygula-
mak zorunda oldukları kararları veren Avrupa Par-
lamentosu, elbette bütün Avrupa vatandaşları için
hayati öneme haiz. İklim değişikliği ya da küresel-
leşen suç türleri gibi sorunların olduğu bir dünyada
Avrupa Parlamentosu Seçimlerine katılmak, Avru-
pa vatandaşları olarak hemsahip olduğumuz temel