Haziran 2014 - page 28

Dosya
28
PERSPEKTİF
• SAYI 232 •
HAZİRAN 2014
Almanya Limanı’na intikalin elli yılı geride bı-
rakıldı. Peki tahta bir valiz ile binilen kara treninin
istasyona ulaşmasıyla başlayan kültür şoku hâlâ
devam ediyor mu? “Misafir işçi” sıfatıyla çıkılan
yolda heybelere doldurulan umutların yanında va-
lizin bir köşesinde mücevher edasıyla saklı tutulan
“kültür” hâlâ muhfaza ediliyor mu?
Coğrafyalarına gelenmisafirlere yıllar sonra“iş-
galci” sıfatını konduranların beklentisi ülkelerinin
yeniden inşa edilmesi idi. Yerleşik hayata geçmek
isteyenlerden beklenen ise, “entegre” olunmuş bir
yaşam şekli. Senaryonun ilk aşamasının başarı ile
neticelendiğini söylemekmümkündür. Zira ırkçılık,
mezhep kavgaları ve savaşlar gibi nedenlerle met-
ruk hâle dönüşen Avrupa’nın kısa sürede yabancı-
ların ucuz iş güçleri sayesinde yeniden imar edildi-
ğine hep beraber şehadet ettik. Ancak senaryonun
ikinci ayağı için aynı şeyleri söylemek zor.
Birlikte yaşayabilmek “fedakârlık” gerektirir.
Avrupa’daki yerli-yabancı münasebetlerinde ise
karşılıklı bir mutsuzluğun olduğu gözlemlenmek-
tedir. Avrupa’nın serzenişi; ülkelerin hızla ya-
bancılar tarafından istila edilmeye başlandığı ve
kendilerinin gittikçe oryantal bir yaşam tarzına
sürüklendiği yönündedir. Yabancıların korkusu ise
her an asimile olabilme endişesidir.
Aslında “uyum” kavramı ile kastedilen, asgari
müştereklerin hayat bulmasıdır. Ancak bir tarafta
çoğunluk toplumunun kültür farklılığını göz ardı
ederek çıtayı yüksek tutması, diğer tarafta Türk
toplumunun bu isteğe mukavemet göstermesi bu-
lunmaktadır. Beklentilerin karşılanamaması husu-
Egemen Kültürden Korunmak
(ya da) Onunla Bütünleşmek
Sıkça eleştirilmesiyle hakkında sanki yasak ya da gayrimeşruymuş gibi bir tablo
çizilse de toplumunbütününden kopuk bir paralel yaşamsürmekmeşrudur. Bu-
nunla birlikte esas mesele, hem toplumdan soyutlanmamak, hem de egemen
kültürün etkisine karşı kendi kültürünün temel dinamiklerini koruyabilmektir.
DOÇ. DR. MUSTAFA
YAĞBASAN
*
»
sunda medyanın ve
aşırı yaklaşımların
dünyada negatif bir
“Müslüman” algısı
oluşturmasındaki
payı da inkâr edile-
mez.Gelinen nokta-
da tüm coğrafyaları
sarmalayan oryan-
talist ve okzidan-
talist
çatışmanın
ne yazık ki tehlikeli
boyutlara ulaştığı
gözlemlenmektedir.
Bir korku feno-
menine
dönüşen
tali nedenler bir ke-
nara bırakıldığında
Türk toplumunun Avrupa’daki varlık ve sorunları-
nın bu ülkenin kültürel genetiğini kısmen değişikli-
ğe uğrattığı kabul edilebilir. Bu toplum heybesinde
getirdiği kültüre dair ne varsa kullandı: İbadetler,
yemekler, giysiler, sanat ve estetik… Daha da ötesi
çan kulesinden ezan okunamayacağı gerçeğinden
hareketle minarelerini dahi taşıdılar Avrupa’ya.
Buna karşın “misafir işçi” olarak karşıladıkla-
rının “insan” olduklarının farkına geç varan Av-
rupa’nın masum olduğunu söylemek pek müm-
kün görünmemektedir. Parçalanan aileler ve bu
ailelerin birleşmelerini engelleyen bariyerler, vic-
dan testleri, yabancılara kiralamama inadıyla
örümcek bağlayan evler, çifte standartlar, Sonder-
1...,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27 29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,...68
Powered by FlippingBook