CUMA HUTBESİ
Zamanın Kıymetini Bilmek
10 Ağustos 2023Kıymetli Müslümanlar!
Âlemleri yoktan var eden Allah (c.c.) bizleri mahlukatın en şereflisi olma imkânına sahip varlıklar olarak yaratmıştır. İnsan Allah’a hakkıyla kul olmaya gayret ettiğinde, meleklerden dahi üstün bir mertebeye ulaşır. Bizatihi Kur’ân-ı Azîmüşşân’da, âdemoğlunun Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğu beyan edilmiştir; “Sizi yeryüzünde halifeler yapan O’dur. Kim inkâr ederse, inkârı kendi kötülüğüne olur.”[1] Bizlere tüm bir âlemi emanet eden Mevla, ancak dünya hayatımızı da belli bir zamanla, yani verdiği ömürle sınırlandırmıştır. O sebeple, sorumluluklar ile yüklendiğimiz bu hayatın ebedî olmadığının ve ölümün günü geldiğinde kapımızı çalacağının bilincinde olmamız icap etmektedir.
Muhterem Müminler!
Allah (c.c.) Kur’ân-ı Kerîm’de birçok sureye, değer atfettiği hususlara yeminle başlamaktadır. Zamana yemin ederek başladığı Asr suresi bunlardan biridir. “Asra yemin olsun ki, insan mutlaka bir ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.”[2] Âlimlerin çoğunluğuna göre, “asr” kelimesi “mutlak zaman” anlamındadır ve surenin başında zamana yemin edilerek onun insan hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir. Büyük Kur’an müfessirlerinden Fahreddin er-Râzî, Asr suresinin tefsirinde şöyle der: “Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu: ‘Sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin!’ Onun bu sözünü işitince, ‘Bu söz Asr suresinin anlamıdır.’ dedim. İnsana verilen ömür bir buz gibi hızla erimektedir. Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa insanın hüsranına neden olur.”
Akıp giden zamana yemin edilmesi, belirtilen dört müspet özellikten yoksun geçecek bir hayatın ziyan edileceğine işaret ermektedir. Kârlı çıkanlar, ancak bu dört özelliği taşıyanlar ve vakitlerini ona göre düzenleyenler olacaktır.
Aziz Cemaat!
Rabbimizin vermiş olduğu ömrün fâni ve zamanımızın kısıtlı olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Vaktimizin kıymetini bilelim ve dünya ile ahiretimize faydası olmayan işler ile zamanımızı harcamayalım. Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: sağlık ve boş zaman.”[3]
Şuur sahibi bir mümin, var oluşunun en büyük sermayesi olan hayatını faydasız işler ile heder etmez. Hatta boş kalmamaya ehemmiyet verir. Bu mevzuda Hak Teâlâ; “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.”[4] diye buyurmaktadır.
Değerli Kardeşlerim!
Zamanın kıymetini bilmemiz lazım. Resûlullah (s.a.v.) bir hadîs-i şerifinde; “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bil: ölümden önce hayatın, meşguliyetten önce boş zamanın, yokluktan önce varlığın, ihtiyarlıktan önce gençliğin ve hastalıktan önce sağlığın.”[5] demiştir. Allah’ın bizlere bahşettiği sayılı nefesleri, Onun yoluna ve razı olduğu işlere harcayalım. Dünya ve ahiretimizi mamur edecek işlere kendimizi adayalım.
Rabbim bizlere, zamanını Allah’ın rızasına mutabık düşecek ameller ile geçirmeyi nasip eylesin. Amin!
[1] Fâtır suresi, 35:39
[2] Asr suresi, 103:1-3
[3] Buhârî, Rikâk, 1
[4] İnşirâh suresi, 94:5-8
[5] Hakim, el-Müstedrek, IV, 341