IFW tarafından yapılan açıklamada; demokrasilerde azınlığın çoğunluğun tahakkümü altına girmesinin değil, bizatihi demokrasi tarafından korunmasının normal olduğu dile getirildi. Ayrıca, azınlıkların baskı, tahakküm ve muhtelif tehlikeler  yoluyla sindirilmesinin, onlara temelde hak tanımayan diktatörlük rejimlerinin işi olduğu vurgusu yapıldı.

IFW kamuoyuna gayet can alıcı bir kaç soru da yöneltti: “İtalya’da Güney Tirol’de yaşayanların özerklik hakları için bir referandum yapılsa nasıl karşılanır? FPÖ (Avusturya’da aşırı sağı temsil eden parti)bu durumda Lega Nord’a (İtalya’da özerklik yanlılığı ile biliinen parti) meramını nasıl anlatabilir? Veya, Kärnten eyaletindeki işaret ve levhaların iki dilli olması oylamaya sunulsa nasıl bir tepki alır? Neden kamu bütçesinden ayrılan kaynakların tiyatro ve opera için mi, yoksa futbol stadı için mi harcanması meselesini referanduma götürmüyoruz? İdam cezasının yeniden yürürlüğe konulmasını neden oylamaya sunmuyoruz? Bu sorunun cevabı ise IFW için gayet açık: “İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu için!”

Yapılan açıklamada, İnsan Hakları Sözleşmesi  ile garanti altına alınmış din hürriyetine ve ayrıca anayasanın eşitlik ilkesine ters düşen referandum sonuçlarının, antidemokratik ve aydınlanma karşıtı ruhun bir yansıması olduğu belirtildi.

IFW’nin minare yasağına karşı eleştirisinde şu ifadelere yer verildi: “Burada bir dejavu söz konusudur. Bir zamanlar Protestanlar da, Avrupa’nın bazı bölgelerinde kiliselerine kule yapma hakkına sahip değildiler. Bu yasak iki yüz sene aradan sonra müslümanlar için yeniden hortlamıştır.”

Müslüman ülkelerde yaşayan hristiyanların da din hürriyetine sahip olmadıkları gibi bahanelere karşı IFW’nin tavrı çok net: “Avrupalı müslümanlar, insan haklarının siyaset malzeme olduğu değil, bilakis insanlar için yürürlükte olduğu bir Avrupa’da yaşamak istiyorlar. Bir yandan bir çok müslüman ülkede -Katar’daki büyük kilise inşa projesi çerçevesinde yapıldığı gibi- kiliseler inşa edilirken; eski önemli kiliseler, bütün o kuleleri ve haçları ile çok tabii olarak karşılanırken, diğer yandan -Avrupa’da- vergi gelirleri bahane edilerek  insanlar kendi vatandaşlarına karşı kışkırtılıyor. Minareler şüphesiz olmazsa olmaz değiller. Ancak, bu aşikar yasağın verdiği mesaj çok korkutucu: “Siz müslüman vatandaşlarımız, bir zamanlar yahudilere layık görülen muameleden siz de nasibinizi alacaksınız asla eşit haklara sahit vatandaşlarımız olarak telakki edilmeyeceksiniz.”

İsviçre’de cerayan eden olaylar karşısında IFW, insan hakları meselelerinin referanduma teşınmadığı Avusturya’da yaşıyor olmanın verdiği memnuniyeti de dile getirdi.