CUMA HUTBESİ
Umrenin Kazandırdıkları
22 Kasım 2024Aziz Müslümanlar!
Dinî hayatta maddi yolculuklar olduğu gibi manevi yolculuklar da vardır. Hac ve umre ibadeti bu yolculukların her ikisini de bünyesinde barındırmaktadır. Hac ve umre yolculukları sadece fiziki manada bedenimizin seyahati değil, aynı zamanda ruhumuzun da seyahati ve manevi terakkisidir. “Küçük hac” olarak da isimlendirilen umre yolculuğu sıradan bir yolculuk değildir. Bu mukaddes yolculuk, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak yeryüzünde ibadet için inşa edilen, namazlarımızda yöneldiğimiz, dünyanın çekim merkezi olan Beytullah’a doğru bir yolculuktur. Bu yolculuk, şehirlerin anası anlamına gelen Ummu’l-Kura’ya, yani Mekke-i Mükerreme’ye doğru yola çıkmaktır. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin her bir yerinin ayrı ayrı hatıraları vardır. Buralar Âdem (a.s)’dan İbrâhim (a.s)’a, İsmâil (a.s)’a ve âlemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v.)’e kadar birçok enbiya ve rusul-i kiramın ayak izlerinin, hatıralarının olduğu kutsal mekânlardır. Mekke-i Mükerreme, Resul-i Ekrem Efendimiz’in doğduğu, yaşadığı, çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği, ticaret ve çobanlık yaptığı şehirdir. Ayrıca burada evlenmiş ve 40 yaşına geldiğinde risaletle görevlendirilmiştir. Bu mübarek şehirde 13 yıl boyunca davet ve tebliğ görevini yapmış, bu süre zarfında arkadaşlarıyla birçok sıkıntılar yaşamıştır. Kutsal şehirde Hira mağarasından Sevr dağına, Arafat’tan Müzdelife’ye, Mina’ya, Beyt-i Atik’ten Safa’ya, Merve’ye, Hacerülesved’den Makam-ı İbrâhim’e, her bir mekânda ve her bir sembolde ayrı bir değer, ayrı bir tarih ve bambaşka bir öğreti vardır. Nitekim Mevlamız şöyle buyurur: “Safa ile Merve Allah’ın nişanelerindendir; dolayısıyla hac veya umre yaparak Beytullah’ı ziyaret eden bir kimsenin bu yerleri tavaf etmesinde kendisi için bir günah yoktur. Kim gönüllü bir iyilik yaparsa bilsin ki Allah iyiliği mükâfatıyla karşılayan ve çok iyi bilendir.”
Ayrıca, Kur’an’la fethedilen nurlu şehirde, Medine-i Münevvere’de; Efendimizin ayak bastığı yerler, namaz kıldığı mekânlar, hücre-i saadeti bulunmaktadır. Uhud meydanından Hendeğe, Kubâ mescidinden Kıbleteyn mescidine, yaklaşık on bin sahabe-i kiramın defnedildiği Cennetü’l-Bakî’ye kadar, sayılamayacak hatıralar, güzellikler ve ibret veren dersler vardır.
Muhterem Müslümanlar!
Bu manevi atmosferden umrecilerimizin azami istifade edebilmesi için frekanslarını manevi ortama ayarlayabilmeleri gerekmektedir. Bunun ön şartı ise samimiyet, ihlas ve doğru bir niyettir. Buna ilaveten, kibirden, gururdan, kendini beğenmişlikten, başkalarını küçük görmekten, gösteriş, kin, nefret ve hasetten, yalan-dolan gibi olumsuz hasletlerden uzak durmaktır. Umre ibadeti Müslüman’ın hayatında dönüm noktası oluşturabilecek ibadetlerdendir. Bu ibadet, özellikle gençlerimizin manevi dünyalarını geliştirmeleri ve yenilemeleri için önemli bir fırsattır. Bu kutsal ibadet yolculuğunun bilinçli ve şuurlu bir şekilde icra edilmesi gerekmektedir. Bilinç ve şuur kaybolursa ibadet anlamını yitirir, içi boşaltılmış bir seyahate dönüşür. Bu kutsal yolculukta umrecinin amacına ulaşabilmesi için hem zihnen hem kalben hem de fikren bu ibadete, yola çıkarken hazır olması gerekir. Yüce Allah “Haccı ve umreyi Allah için eksiksiz yerine getirin…” buyurmaktadır. İslam Toplumu Millî Görüş olarak, yarım asırdır hac ve umre yolculuklarında kıymetli kardeşlerimize hizmet etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Bu mübarek yolculuklarda Rabbimizin rızasına uygun şekilde rehberlik etmeye gayret etmekteyiz. Özellikle yılbaşı umresinde gençlerimizi bu mukaddes topraklara davet ediyor, manevi bir dönüşüm yaşamaya çağırıyoruz.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hacılar ve umre yapanlar Allah’ın (evinin) ziyaretçileridir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet eder, Ondan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar.” Yüce Rabbimiz bu kutsal yolculuğa çıkacak olan umrecilerimizin yapacak oldukları umrelerini, ibadetlerini kabul buyursun.
1 Bakara suresi, 2:158
2 Bakara suresi, 2:196
3 İbn Mâce, Menasik, 5
Hutbe-Norveççe