BASIN AÇIKLAMASI
Özeleştirinin tam zamanı!
15 Mayıs 2017İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Parlamento Seçimleri münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Parlamento Seçimlerinin verdiği mesaj çok açıktır. Seçmen ‘Artık özeleştiri yapın!’ mesajını vermiştir.” diyen Altaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Almanya’nın en büyük nüfusa sahip eyaleti olan Kuzey Ren-Vestfalya’daki Eyalet Parlamentosu Seçimleri her zaman özel bir öneme sahip olmuş ve federal politikanın da nabzını tutmuştur. CDU NRW kazanmış olduğu zaferle yakın bir süre içerisinde hükûmeti kurma sorumluluğunu üstlenecektir. CDU’nun en büyük sınavı, yabancı ve uyum politikası bağlamında AfD ile aralarında bir fark bulunup bulunmadığını kanıtlamak olacaktır. Zira her iki parti arasında çifte vatandaşlık ve bilhassa sadakat tartışmalarında oldukça ortak nokta söz konusu, hatta sadakat tartışmalarının tekrardan alevlenmesinin müsebbibi Birlik partilerinin siyasileridir. Yine CDU NRW’den İslam Yasası’nın tamamen rafa kaldırılmasına dair bir demeç henüz gelmemiştir. Bu çerçevede Armin Laschet’e düşen, daha önce vurguladığı toplumsal birlik ve beraberlik çağrısını hayata geçirmektir. Bunun için de bütün toplumsal grupları kazanmak hayati önem taşımaktadır.
Kaybedenlere göz atıldığında, en büyük darbeyi Yeşiller’in yediğini görmekteyiz. Yeşiller eğer önümüzdeki Federal Parlamento Seçimlerinde de aynı akıbete uğramak istemiyorlarsa özeleştiride bulunarak seçim sonuçlarını iyi analiz etmelidirler. En başta da Yeşiller’in federal düzlemde takip ettikleri rayından çıkmış politikanın Kuzey Ren-Vestfalya seçimlerine ne gibi etkilerinin olduğu üzerinde iyice düşünülmelidir. Yeşiller’in federal yönetim kurulunun yakın bir zamana kadar en önemli gündem maddesi, Türkiye’deki referandum ve terör örgütü PKK’nın siyasi kanadı olan HDP’ye tam destek verilmesiydi. Ayrıca Türkiye kökenlilerin çifte vatandaşlık hakları meselesinde eskiden savunduklarının tam aksini savunmakla meşguldüler. Yeşiller’in kendilerine acilen sorması gereken bir diğer soru da İslami cemaatler bağlamında takip ettikleri politikanın Anayasa ile bağdaşır bir yanının olup olmadığıdır.
SPD ise koalisyon ortağından acaba çok mu rol çaldığının ve seçimi kaybetme korkusuyla sağa kayıp kaymadığının özeleştirisini yapmalıdır. Sonuç olarak SPD beklentilerin altında kalmıştır. AfD’nin meclise girmesi de endişe vericidir. AfD seçmeninin, sürekli hedef gösterme ve korkutma politikasıyla ülke yönetilemeyeceğini anlamalarını ümit ederiz. Bunu göstermek de toplumun tamamını ilgilendiren bir sorumluluktur.”