CUMA HUTBESİ
O, âlemlere rahmet olarak gönderildi
17 Aralık 2015Muhterem Müslümanlar!
Önümüzdeki salı günü Peygamber Efendimiz’in bu dünyayı teşrif edişlerinin yıldönümüdür. Mübarek olsun!
Aziz Kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) insanlığın iyice azıttığı, kötülüğün, zulmün, adaletsizliğin âdeta zirve yaptığı, kız çocuklarının diri diri gömüldüğü, Allah’ın evi olan Kabe’nin dahi yüzlerce putla dolu olduğu bir dönemde dünyaya geldi. Bu olumsuz, insanlık onuruyla bağdaşmayan zamanda Rabbimiz, Efendimiz (s.a.v.)’i bu dünyayı aydınlatmak, ta Hz. Âdem’den beri gelen tevhid anlayışının, hâkim olması için görevlendirdi ve ona “(Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”[1] buyurdu.
Yani, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hem bizzat kendisi, hem getirdiği ilahî vahiy olan Kur’an, hem de tüm hayatı ve mücadelesi bütün bir insanlık için örnek ve rahmet niteliğindedir.
Mekke’ye bakın, o toplumun en zayıf insanları, en çok işkence görenleri, Efendimiz (s.a.v.)’in getirdiği o rahmet mesajları ile dirildiler, Ebû Cehillerin, Ebû Leheblerin karşısında dimdik durabildiler, zulme karşı direnebildiler.
İşte o toplum, bir süre sonra eski kötü alışkanlıklarını tamamen terk eden bir rahmet toplumuna dönüştü.
Muhterem Müslümanlar!
Düşünün, o zamanın Medineli Evs ve Hazrec kabilelerini. Yıllar boyunca, birbirlerini haksız yere öldürürlerken, Mekke’den gelen yüzlerce insanı kardeş edindiler.
İşte Peygamber Efendimiz bir rahmet peygamberi olarak, zalimin zulmüne dur dediği gibi, o zalimi Allah’ın izniyle merhamet ve muhabbet sahibi de yaptı.
Değerli Kardeşlerim!
Bakınız! İşte, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in doğduğu günü en iyi kutlayabileceğimiz gün, O’na layık olabilecek bir ümmet hâline geldiğimiz gündür. Yoksa bu günü bir iki ilahi, bir iki mersiye ve Kur’an’dan bazı ayetler okuyarak anmak onu anlamlı kılmayacaktır. Bu güne anlam verebilmek için “Kim resule itaat ederse, şüphesiz Allah’a itaat etmiş olur.” ve “(Resulüm) şöyle de; eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”[3] ayetlerindeki emirlere sarılmaktan başka bir çaremiz yoktur.
Değerli Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in âlemlere rahmet oluş özelliğini kendi şahsımızda, evlerimizde, yaşadığımız çevrede ve toplumun her kesiminde görmek istiyorsak, onun sünnetine tabi olduğumuzu gösterelim. Yaşantımızı onun ilkeleri ve ahlakı doğrultusunda şekillendirelim.
Bizim olduğumuz yerde ahlak olsun, muhabbet olsun, hürmet olsun ki, Peygamberimiz (s.a.v.)’in âlemlere rahmet oluşunu diğer insanlara da gösterelim. Hayatımızı her yönüyle İslam’a uygun hâle getirdiğimizde Allah’ın, resulü vasıtasıyla âlemlere indirmiş olduğu rahmetinin bizi de kuşatacağını aklımızdan çıkarmayalım. O nasıl ki yaşlıları, çocukları, yoksulları, mazlum ve mağdurları korudu, zulme karşı durdu, adil ve emin oldu ise biz de aynen onun yolunu takip edelim. Gayret bizden, tevfik Allah’tandır.
[1] Enbiya suresi, 21:107
[2] Nisâ sûresi, 4:80
[3] Âl-i İmrân sûresi, 3:31