Cemiyet Haberleri
Kurban Kampanyası: “Türkiye-1:Gönlümü kurban heyecanı kapladı”
06 Aralık 2008Afrika'nın, Asya'nın, Balkanların nice farklı ülkesinde farklı heyecanları yaşasam da, bu sefer tamamıyla başka bir heyecanı yaşıyor gönlüm. Pek sık olmasa da ara sıra ziyaret etmek zorunda olduğum Ankara şehri, bu yüzden bana daha farklı gelmeye başladı. Görevli olarak gideceğim yere atacağım ilk adım bu şehirden olacağı için, heyecanım daha da artıyor. Ziyaret etmek zorunda olduğum, kucaklaşıp dertleşip hâl-hatır soracağım dostlarımla bayramlaşma vazifesini, bayram sonrasına erteliyorum.
Bu şehir (Ankara) bana hep devleti hatırlatır. Bazı özel ziyaretler haricinde hep bir iş takibi için geldiğim ve devletin sıcak yüzünden ziyade, soğuk yüzünü gördüğüm için, sanki bugün de neredeyse beni itekliyor gibi. “Hadi git, vazifeni yerine getir, öyle kucaklaş benimle” diye. Bu şehrin, büründüğü gri tonları siyaha kaçan sisli havası, insanın önce burnunun ucunu ve kulak küpelerini etkileyen soğuk rüzgarı, bir hüznü hatırlatsa da, canınız sıkıldığında gözlerinizin, gönlünüze tercüman olarak yaşarması söz konusu iken, şimdi bu hüzünlü hava, yerini sevince bırakıyor. Bu sisli hava, bu soğuk esinti, hüznün aksine gönlüme neşe enjekte ediyor. Ve bu şehir, bana böylece “Hoşgeldin” diyor.
Sokakta dolaşırken, karşılaştığım herkesi kucaklayarak daha bayrama bir kaç gün olduğu halde “Bayramınız mübarek olsun, Almanya'dan selam ve muhabbetler getirdim” demek istiyorum. Bunu, hakikaten söyleyemesem de herkesin beni, böyle bir duyguyla karşılaması gerektiğini düşünüyorum. Belki de, benim kendi aralarındaki varlığımı bile hissedemeyen bu insanların böyle düşünmesini istemem, tabiî hakikatlerle bağdaşmasa da, gönlüm öyle istiyor işte. Avrupa'dan getirdiğimiz emanetlerin, asıl sahiplerine ulaştırılması vazifesi gibi ulvî bir vazifeydi aslında beni böylesine duygusallaştıran. Bu duygunun asıl sahipleri de onlardı. Onlar değil miydi ki, teşkilatımıza bu görevi vermiş, teşkilatımız da görevlileri arasından bizi seçmişti.
Ve buradan, Kurban Bayramı öncesinde, şimdiden kurbanlarını kardeşleri için bağışlayan tüm Müslümanların niyetlerinin ve kurbanlarının kabul olması duasında bulunuyorum. Buna kendimi aynı zamanda borçlu hissediyorum. Çünkü onlar, “Rabb'in için namaz kıl ve kurban kes” (Kevser Sûresi: 2) çağrısına uyup, bu çağrıyı sırf Allah rızası için yerine getirirken “… İstemeyen fakire de, istemek zorunda kalan fakire de yedirin” (Hac Sûresi: 36) emr-i ilahîsine ittiba edip, vazifelerini ifa ettiler. Şimdi, mesuliyet bizde. Üzerimize terettüb eden bu mesuliyeti ise, Bayram Namazı'nı mü'minlerle birlikte kılıp, kucaklaşıp bayramlaştıktan sonra üzerimizden kaldırmış olacağız. Bu mesuliyet bizden kalkmadan da, ruhumuz ve gönlümüz, vazifemizin heyecanı ile heyecanlanacak, kurbanlıklar dağıtılıp teslim edildikten sonra ancak teskin olacaktır.
İşte heyecanımız, sevincimiz, neşemiz bunun içindir. Üzerimize yüklenilmiş olan “mesuliyet ağırlığı” ise, bizi daha da heyecanlandırıyor. Bu heyecan ise endişe ve korkudan uzak bir heyecan. Bu duygularla hepinizin Kurban Bayramı'nı tebrik ediyorum.