Cemiyet Haberleri
KRM: Din özgürlüğünde geri adım kabul edilemez
05 Temmuz 2012Almanya’daki çeşitli dini cemaatler ve farklı sivil toplum örgütleri söz konusu karar hakkında çok sayıda görüş bildirmişlerdir. Tüm bu görüşler neticesinde şöyle bir sonuç ortaya çıkmaktadır; gerek siyasiler, gerekse farklı dini cemaatler ve mantıklı düşünen hemen herkes meseleyi ciddi anlamda ele alıp idrak ettiğinde söz konusu mahkeme kararının anlamsız bulunduğu, reddedildiği ve şaşkınlıkla karşılandığı görülmektedir.
Yargının görevi en geniş anlamda toplumsal mutabakatı dikkate alan kararlar vermektir. İnsan onurunun korunması, toplumsal barışın sağlanması ve bilhassa da dini yaşama özgürlüğü, bu anlamda toplumsal bir mutabakatın olduğu meselelerdir.
Müslümanlar ve diğer İbrahimî dini cemaatler, yargı mekanizmasının toplumsal mutabakata uygun olmayan bu kararı düzeltmesini ve yasama organının da bir an evvel konuyla ilgili bir düzenleme yapmasını ümit etmektedir. Söz konusu karar din özgürlüğünü hiçe saymakta ve dünya genelinde farklı dinlerin gereği olarak yüzyıllardır uygulanmakta olan bir ritüele saygısızlık anlamına gelmektedir. Bununla birlikte ayrımcılık teşvik edilmekte ve böylece yeniden kültürel bir kimlik tartışmasının temelleri atılmaktadır. Karar ayrıca sünnetin hem sosyal hem de tıbbi ve hijyenik olarak kanıtlanmış faydalarını görmezden gelmekte, tutarsız bir mantık sergilemektedir.
Çocukların sünnet edilmesini hukuka aykırı bir yaralama eylemi olarak görenler, İbrahimî geleneğin bir ritüeli olan sünnetin sağlık açısından bir tehdit oluşturmadığını gözden kaçırmaktadırlar. Zira bizzat Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlık ve hijyenik nedenlerle erkeklerin sünnet olmalarını tavsiye etmektedir.
İnsan sağlığı bütün dinler için öncelikli bir meseledir. Çocukların sünnet edilmesi bir dini bir buyruk olmakla birlikte farklı dini kaynaklarda karşılığını bulmaktadır. Bu nedenlerle sünnet ritüeline izin verilmiş ve teşvik edilmiştir. Aynı zamanda sosyal anlamda sünnet düğünü dini bir merasim olarak kişinin mensup olduğu dini cemaate, dini ve sosyal anlamda yakınlaşması bağlamında kimlik inşasının bir parçasıdır ve kanun ile yasaklanamaz. Bu yöndeki bir yasak en başta hukuk devletinin mantalitesine aykırıdır ve büyük ölçüde hukuka güvensizliğe, bunun da ötesinde önyargıların körüklenmesine neden olmaktadır. Yüzyıllardır İbrahimî geleneğin bir parçası olan sünnetin, dinî, kültürel ve geleneksel kaynaklar dikkate alınmadan bir mahkeme kararı ile saygısız bir şekilde yasaklanması, kültürel bakış açısıyla son derece üzüntü verici bir adımdır.
Tüm bu gelişmeler aynı zamanda uluslararası basına da yansımaktadır.
Din özgürlüğüne ciddi bir müdahale olan ve ebeveynlerin haklarını kısıtlayan söz konusu mahkeme kararı ile ilgili olarak, Alman Federal Meclisi’ni ve bütün siyasileri bu hukuk güvensizliğini ortadan kaldırmak için en kısa sürede harekete geçmeye ve çocukların sünnet edilmesi ile ilgili yasal bir düzenleme yapmaya çağırıyoruz.
1. Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM)
2. DITIB Diyanet İşleri Türk İslam Birliği
3. VIKZ İslam Kültür Merkezleri Federasyonu
4. ZMD Almanya Müslümanları Merkez Konseyi
5. Federal Almanya İslam Konseyi
6. Verein unabhängiger Industrieller und Unternehmer e.V.
7. Türkischer Caferiten Union in Europa
8. UETD Avrupalı Türk Demokratlar Birliği
9. IGMG – İslam Toplumu Milli Görüş e.V.
11. ABAF Avrupa. Ehli-Beyt. Alevi. Federasyonu.
12. Die Islamische Glaubensgemeinschaft Baden-Württemberg (IGBW) e.V.
13. IRH – Islamische Religionsgemeinschaft Hessen e.V.
14 . KILV/Konferenz der Islamischen Landesverbände
15. DITIB Landesverband Baden-Württemberg, Regionalverband Stuttgart e.V.
16. DITIB Landesverband in Berlin e.V.