GENEL SEKRETERLİK
“Kendi üniversitelerimizi oluşturabilecek bir noktaya doğru gitmeliyiz.”
25 Kasım 2016Genel Sekreterlik öncülüğünde yapılan çalışmaların bölgeler boyutunun ele alındığı Bölge Çalışmaları Koordinasyon Toplantısı 19 Kasım’da Kerpen’de yapıldı.
Genel Sekreterlik Bölge Çalışmaları Koordinasyon Toplantısı bölgelerin Kurumsal İletişim, Tanıtma ve Kültürel Hizmetler ve Basın Yayın Başkanlarının katılımı ile 19 Kasım tarihinde gerçekleştirildi. Toplantının takdimini yapan Genel Sekreter Yardımcısı Osman Yusuf Almanya dışındaki bölgelerde ülke masaları oluşturulmasının ana gündem olduğunu ve böylelikle ülkeler bazında kurumsallaşma bağlamında ilk adımın da atılmış olacağını duyurdu. Gelecek etkinlik ve toplantıları hatırlatan Yusuf, 29 Nisan’da Buyrun ben Müslüman’ım etkinliği yapılacağını ve bunun için gerekli çalışmalara şimdiden başlanması gerektiğini ifade etti.
Genel Sekreter Bekir Altaş Avusturya, Hollanda ve Fransa’da yoğun bir seçim dönemi olduğunu hatırlatarak bilhassa mülteciler, İslam düşmanlığı ve Türkiye üzerinde yoğunlukla durulduğunu ifade etti. “Almanya’da okullarda başörtüsü, mahremiyet eğitimi gibi meseleler sorunsallaştırılıyor.” diyen Altaş ilahiyat fakülteleri ve İslam din dersleri konularına da değindi. Altaş özetle şunları ifade etti: “Buralardaki İslam din derslerinin bizim inanç esaslarımıza uygun şekilde verilmesi için bir mücadelenin içinde bulunmamız gerekiyor. Anayasanın bize verdiği haklar gereği bu süreçlere dâhil olmalıyız. Avusturya’da belli bir noktaya varmış idik ancak bugün gelinen noktada bir gerileme tehlikesi ile karşı karşıyayız. Kendi üniversitelerimizi oluşturabilecek bir noktaya doğru gitmeliyiz. Bunu bütün ülkelerde yapabilmeliyiz. İslam din derslerinde müfredatın ve ona göre hazırlanan materyallerin hazırlanması aşamasında olmamız lazım. Bu müfredatı öğretecek hocaları yetiştirmeliyiz. Devlet anlaşmalarında haklarımızı hatırlatmak bizim görevimiz. Biz bulunduğumuz her yerde aynı prensipleri savunuyoruz. Temel prensiplerimiz aynıdır, ülkelere göre küçük farklılıklar doğabilir. Bu temel prensipleri ortak belirlemeliyiz. Bunun için de daha sık görüşmemiz ve farklı çalışma ortamları oluşturmamız gerekiyor.”
Almanya’da federal düzeyde IGMG’nin yeni bir konuma sahip olduğunu aktaran Altaş “Anayasayı Koruma Dairesi raporlarından çıkmamızla beraber devlet de bizi muhatap alma ve bu anlaşmalara dâhil etme zorunluluğunu duyuyor. Teşkilatımız devlet anlaşmalarında masada bulunuyor. Teşkilatımız daha etkin bir şekilde çalışmalara dâhil oluyor. Bu da bu çalışmalara daha çok katılmamızla mümkün oldu. Bunun için de bölgelerde etkin olmamız gerekiyor.” dedi. Bölgelerin Kurumsal İletişim Başkanlıklarına gerekli eğitimin sağlanması için 2017 itibariyle kurslar yapılmasının planlandığını duyuran Genel Sekreter, bu çalışma ile bölgelerdeki temsilcilerin kendini geliştirmesinin amaçlandığını söyledi.
Yayınlar konusuna da dikkat çeken Altaş yayınlara gerekli desteğin sağlanmasının beklendiğini vurguladı. “Cemiyetler olarak çok ciddi çalışmalar yapıyoruz, envanter çalışması yapmamız lazım zira bizler alt yapısı güçlü olan şubelere sahibiz.” diyen Altaş yapılması öngörülen raporlama ve tanıtım faaliyetleri hakkında da bilgi verdi.
Toplantıda PLURAL Yayınevi ve Açık Cami Günü (ACG) konusunda bilgilendirmeyi PLURAL Genel Müdürü Ali Mete yaptı. Bir önceki toplantıdan bugüne dek gerçekleştirilen yayın çalışmlarını takdim eden Mete, 2. kez katılınan Frankfurt Kitap Fuarı konusunda da bilgi verdi. Bu sene Almanya’da 20. ACG’yi gerçekleştirdiklerini belirten Ali Mete, gelecek senenin konusunun henüz belli olmadığını ve tekliflere açık olduklarını belirtti. Mete ACG kapsamında 10 yıldan beri broşür ve metaryal hazırlandığını ve bu yılın 20. yıl olması nedeniyle son 10 yılın broşürlerinin bir araya getirilerek kitaplaştırıldığını söyledi.
FAIR
Ayrımcılık ve Irkçılıkla Mücadele Derneği FAIR hakkında bilgilendirme de toplantı gündeminde yer aldı. Derneğin hedef ve görevleri, danışmanlık ağı, danışma görüşmesi, destek olanakları, kayıt, medya analizi, projeler ve yayınlar anlatıldı. Sunumu yapan FAIR Müdürü Taner Aksoy derneğin amacının sadece ayrımcılığa ve ırkçılığa uğrayanlara yardım etmek değil, mağdurlara hukukçular ile profesyonel danışmanlık sunmak da olduğunu anlattı. “Telefon ve e-posta üzerine danışmanlık sunuyor, birebir görüşme fırsatı oluşturuyor ve onları ilgili ve yetkili kişilere, mercilere yönlendiriyoruz.” diyen Aksoy, gerektiğinde bizzat mağdura destek sunduklarını söyledi.
Müslümanlara karşı yapılan saldırıların kayıt altına alınması ve bu kayıtlar uyarınca istatisitikler oluşturulmasının büyük önem taşıdığını söyleyen Aksoy, 2014’ten itibaren cami saldırılarını kayıt altına aldıklarını belirterek istatistikler eşliğinde ayrımcılık ve ırkçılıkla alakalı vakaları, ayrımcılık sebeplerine göre aktardı, cami saldırı ile ilgili istatistikler sundu. “Medya analizi ile hedefimiz güncel meseleleri takip etmek ve bu konuda bir hassasiyet oluşturmak. Haftalık analiz çıkarıp, en önemli üç haberi sosyal medyadan paylaşıyoruz.” diyen Aksoy, yapılması planlanan projeleri aktardı.
Ülke masaları
Ülke masaları Almanya dışı bölgelerden oluşturuldu. Fransa, Hollanda ve Belçika, Avusturya ve İsviçre ve İskandinavya olmak üzere 4 grup oluşturulurken Almanya bölgeleri bu gruplara dâhil olarak tecrübe ve fikirlerini paylaştı. Ülke masalarında söz konusu ülkelerin dış ilişkiler çalışmalarının durumu, seçimler, ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele gibi hususlar ele alındı.
Fransa masası sunumunu Paris Kurumsal İletişim Başkanı Fatih Yazıcı yaptı. Fransa’daki Müslümanların en büyük eksikliğini kendilerini gereği gibi temsil eden bir çatı kuruluşu olmayışı şeklinde ifade eden Yazıcı, bunun için seslerinin duyulmadığını söyledi. Açık Cami Günü, iftarlar, gayrimüslimlere yönelik iftar davetleri gibi etkinliklerle diğer cemaatlerle ortak çalışmalar yaptıklarını aktaran Yazıcı, son 2-3 yıldır Kurumsal İletişim Başkanlığı’nın kurulmasıyla birlikte dışa yönelik çalışmaların arttığını söyledi. Yazıcı kırmızı çizgilerimizin iyi anlatılması ile gayrimüslimlerle daha çok ortak çalışmalar yapılabileceğine işaret etti. Fransa’da FAIR gibi aktif çalışan 2 oluşum olduğunu ve destek gördüğünü söyleyen Yazıcı, medya gücü alanında yerel olarak Müslümanların olduğunu ancak Fransa genelinde Müslümanların medyada yer almadığını söyledi. Fransa masası olarak öncelikle hedeflerini belirleyerek bu hedefler doğrultusunda çalışmalar yapacaklarını aktardı. Müzakere masasında Fransa bölgeleri arasında koordine toplantılarının daha sık yapılması gerektiğinde hemfikir olunduğunu ifade etti.
İskandinavya grubunun sunumu yapan Norveç Kurumsal İletişim Başkanı Mustafa Samed Çetintaş Norveç Bölgesinin Bölge Başkanı düzeyinde temsil edildiği bir İslam çatı kuruluşu altında çalışmalar yapıldığını söyledi. Stavanger Şubesine lise ve ilkokul seviyesindeki okullardan ziyaretler olduğunu ifade eden Çetintaş insan kaynakları eksikliğinin ciddi bir sorun teşkil ettiğini ifade etti. Cami saldırılarının gerçekleştiğini ama gündem olmaması için gizli tutulduğunu kaydeden Çetintaş, müzakere masasında yapılan istişare neticesinde bu tür konularda artık daha aktif olunması gerektiğine karar verildiğini söyledi.
Hollanda ve Belçika grubu sunumunu Kuzey Hollanda Kurumsal İletişim Başkanı Recep Konuksever gerçekleştirerek şunları söyledi: “Hollanda’da çoğu zaman hoşgörüden ziyade göz yumma politikası izleniyordu. 11 Eylül’den sonra sağa doğru kaymalar başladı ve şu an daha çok radikalleşen bir toplum var. 2012’deki bir araştırma Türk toplumunu içine kapanık, entegre olmayan bir grup olarak yansıttı. Bunu kırmak için 4 İslami kurum üzerinden paralel toplum araştırması yapıldı ve sonuçlar gösterdi ki Türkiye kökenli toplum uyumu baltalamıyor. Anketin doğru olmadığı ortaya çıktı. Bu araştırmanın şu anda ikinci ayağı yapılıyor. Bize baskılarını hissettirmeye çalışıyorlar. Lobi faaliyetlerini, dışarıya yönelik çalışmalarımızı çoğaltmamız lazım. Bölge KİB’i daha profosyonel bir hâle getirmek istiyoruz. Camilere saldırılar oluyor, hem devletin hem de kendimizin medyaya emsal teşkil etmesin diye duyurmadığı olaylar meydana geliyor. Müslümanlara saldırılar arttı. Mecliste aşırı sağcı söylemler çoğaldı. Müslümanlara saldırıları derleyen kurumlar mevcut.”
Avusturya ve İsviçre grubunun takdimini Genel Sekreter Bekir Altaş yaptı: “Avusturya ve İsviçre ile ilgili müzakareler Almanya’dakiyle çok benzer. Tartışma konusu hep aynı, imamlar. Türkiye’den gelen imamlar devlet yetkilileri tarafından sorun ediliyor. İslam yasası çerçevesinde yurt dışı finansman yasaklanırken, Almanya’da da bu tartışılıyor. Darbe sonrası meseleler çok tartışılıyor bu ülkelerde. Avusturya ve Almanya’da burka çok tartışıldı, İsviçre’de bu konu halk oylamasına götürüldü. Küçük yaşta evlilikler, başörtüsü vs. bunlar hep gündemde tutuluyor. Sonuç olarak hep aynı konularla kamuoyunun sürekli meşgul edildiğini görüyoruz. Hem dış hem iç kamuoyunda yani Müslümanlar arasında da bunlar gündem konusu oluyor. Bu nedenle bu hususlarda ortak çalışmalar yapmalı, ortak söylemler geliştirmeliyiz düşüncesi hasıl oldu. Avusturya’daki çalışmalar İslam Yasası gereği farklılık gösteriyor. ‘Dokumentationsstelle’ denilen bir kurumun olduğunu ve ayrımcılık konusunda bir ön çalışma yapıldığını gördük. Müslümanlara yönelik saldırılarda ciddi anlamda artış var. Bununla ilgili önlem alınması gerektiğini görüştük. İsviçre’de kurumsal yapılanma biraz daha farklı. Burada çatı kuruluşları ve dinî cemaatlerin birlikte oluşturduğu bir yapı söz konusu. Son dönemlerde daha ciddi bir katılım olduğu, ayrımcılıkla ilgili ön hazırlıklar yapan kuruluş bulunduğu belirtildi.
Tanıtıma önem verelim
Toplantıya bir selamlama konuşması ile iştirak eden Genel Başkan Kemal Ergün, “Nasıl daha güzel çalışmalar yapabilirizin bir meşveretini yapıyorsunuz. Allah razı olsun.” diyerek söze başladı. Ergün “Biz bu çalışmaların bir cihat olduğuna inanıyoruz. Sadece camiler yapıp bırakabiliriz, niye insanların şuurlanması ile dertleniyoruz? Çünkü biz biliyoruz ki eğer biz düşünce yapımızın bu şekilde oluşmasını sağlamazsak dünya bizi kendine dönüştürür. Biz Belçika’da, Hollanda’da, Almanya’da ve diğer bölgelerimizde hiçbir zaman duruşumuzdan taviz vermedik. En son Avusturya’da İslam yasasında bu böyle olmaz dedik. Almanya’da sosyal hizmetler husunda kırmızı çizgilerimizi gösterdik. Biz İslami prensipler konusunda hiçbir şekilde taviz vermedik ve hiçbir zaman da vermeyeceğiz. Bu konuda bedel neyse ödemeye hazırız. Ancak popülist söylemlerin bedelini biz ödemek istemiyoruz. Kur’an ve sünnet çizgisinde hangi çalışmamız varsa onu savunmaya devam edeceğiz.” dedi. Tanıtım çalışmalarının önemine işaret eden Ergün, IGMG’nin çalışmalarının en etkin şekilde takdim edilmesi gerektiğinin altını çizdi. “Yaptıklarımızı anlatamıyoruz.” diyen Ergün yayınlardan gereği gibi istifade edilmediğini söyledi. Ergün “Azınlıkta yaşayan Müslümanlar topluluğu olarak varlığımızı sürdürmek istiyorsak buradaki Müslümanların şuurlandırılmasına gayret edeceğiz. Buradaki Müslümanların Müslümanlıklarını muhafaza etme sorumluluğu vardır. Bu nedenle en önemli işimiz yaptığımız her şeyi cihat bilinciyle yapmaktır. Hava ve su kadar önemli olan kavramlarımız cihat ve ümmetçiliktir. Bunlar bizim hayatımızın ana merkezidir. Önce ahlak ve maneviyat kavramını her işte prensip edineceğiz.” şeklinde konuştu.