CUMA HUTBESİ
Irkçılığın Vahşi Tezahürleri
17 Şubat 2022Muhterem Kardeşlerim!
İnsanlık tarihinin en büyük musibetlerinden biri olan ırkçılık; farklı bir ırk veya etnik kökene sahip olan kimselere yönelik ön yargı, ayrımcılık veya düşmanlık anlamını taşımaktadır. Allah’ın yaratmış olduğu farklılıklara tahammül edilmediği için, esasında bizatihi Âlemlerin Rabbi olan Mevlamıza isyan etmek anlamına da gelmektedir. Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de; “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, Ona karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”[1] buyurulmaktadır.
Değerli Müminler!
İnsanlığın atası olan ilk insan ve ilk nebi Hz. Âdem (a.s.)’dan günümüze kadar, ırkçılık insanlığın en büyük imtihanı olmuştur. Kavmiyetçilikten kaynaklı savaşlar sebebiyle toplumlar büyük acılar çekmiştir. İnsanlığın hayrına, barış ve adaletin tesisine ırkçılık engel olmuştur. Bireysel ve toplumsal bir hastalık olan ırkçılığa karşı dinimiz çok hassastır. Ne kalbimizde bunun yer etmesine ne de davranışlarımıza yansımasına asla müsaade edilmemektedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa ﷺ, şöyle buyurmuştur; “Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.”[2]
Değerli Müminler!
Allah’a, Resulüne ve ahiret gününe iman eden hiçbir Müslüman, ırkçı duyguların kendisini esir almasına müsaade etmez. El-Hâlık olan Allah’ın yarattığı farklılıkları, bir arada yaşamak için zenginlik olarak görür. Yunus Emre’nin veciz ifadesiyle, Yaratandan dolayı yaratılanı sever. Bir mümin, dünyanın neresinde olursa olsun tüm iyi insanlarla ortak hareket ederek, ırkçılığa karşı etkin bir mücadele yürütür. Çünkü İslam’ın değerler itibarıyla en büyük mücadele sahalarından birinin ırkçılığa karşı olduğunun bilincindedir.
Aziz Kardeşlerim!
Çağımızda ırkçılık en karanlık biçimleriyle hâlen toplumsal bir rahatsızlık olarak varlığını sürdürmektedir. Ne yazık ki insanlığın eğitim seviyesi ve maddi refah düzeyi gelişmesine rağmen ırkçılık konusunda taşınması gereken hassasiyet bu gelişimle paralellik arz etmemektedir. Bundan iki yıl önce, 19 Şubat 2020’de, Almanya’nın Hanau şehrinde meydana gelen ve yabancı uyruklu gençleri hedef alan saldırıda ölen dokuz masum insan, bunun en büyük göstergesidir. Bu yaşananlar, resmî ve sivil tüm kuruluşların ırkçılık ile mücadelelerinin hız kesmeden ve daha etkin bir surette devam etmesi gerektiğini göstermektedir. Ve yüce Peygamberimiz ﷺ’in veda hutbesinde insanlığa hatırlattığı değerler, asla unutulmamalıdır: “Ey insanlar! Bütün insanlar Âdem’dendir. Âdem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir.”
Allah tüm insanlığı ırkçılığın yol açtığı yıkımlardan muhafaza buyursun. Amin!
[1] Hucurât suresi, 49:13
[2] Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112