CUMA HUTBESİ
İnsanlığa Çağrı
27 Ekim 2023Kıymetli Müslümanlar!
İnsan hayatı mukaddestir, korunmak zorundadır. Zira o değerini öncelikle Cenâb-ı Hakk’ın en güzel surette yaratmasıyla elde eder. Her bir fert, onu insan kılan özündeki fıtrat gereği muhteremdir. Efendimiz her doğanın fıtrat üzere doğduğunu[1] ifade ederek insandaki ortak değere dikkat çeker. Şüphesiz başlı başına insan olarak yaratılmak, eşsiz bir rahmetin tecellisidir. Yine insan ilahî vahye mazhar olmakla, dağların ve bütün mahlukatın yüklenemediği değere ulaşmıştır.
İşte bütün bir tarih boyunca insanlığa ulaşan vahiyler, tüm farklılıklarına rağmen ortak değeri keşfetmeye insanlığı davet eder. Nitekim “Sizleri kabileler hâlinde yarattık ki tanışasınız.”[2] âyet-i kerîmesi, insanlar arasındaki tüm farklılıkların aynı ilahî hikmete yönelik olduğuna işaret eder. Farklılıklarımız ilahî rahmetin bizlerdeki eseri olarak bize Hakk’ı hatırlatır.
Değerli Kardeşlerim!
Maalesef, insanlık bunu idrakten o kadar uzakta ki ne kendi fıtratındaki çağrıya ne vahyin ne de yaratılışın çağrısına kulak veriyor. Günümüzde hâlâ devam eden nefreti, düşmanlığı ve nihayetinde savaşları başka nasıl izah edebiliriz? “Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” ayetinin izlerini nasıl bulabiliyorsak, “Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.”[3] ayetinin de günümüzde nasıl tecelli ettiğine de şahit oluyoruz
İnsan âdeta kendindeki ilahî değeri inkâr edercesine başkasına yaşam hakkı tanımıyor. Yaratılışın kendi benliğindeki izine, fıtratının gereğine gözlerini kapatarak asıl zulmü kendisine yapıyor. Başkasının değerini takdir edemeyen bir kimsenin kendi değerini takdir ettiği söylenebilir mi? İnsanlık kendine yabancılaştığı için başkasına da yabancılaşıyor, kendi özündeki fıtratıyla çatıştığı için ötekiyle barış altında yaşayamıyor.
Kıymetli Müslümanlar!
İki haftayı aşan bir süredir meydana gelen elim hadiseler yüreğimizi dağlamaktadır. Yıkılan binalar arasında kalan çocuk cesetleri ve anne babaların göğe yükselen feryatları, 21. yüzyılda insanlığın iddia edildiği gibi bir ilerleme kaydetmediğini gösteriyor. Yaşananlar, insanın hem kendi özündeki değeri hem de birlikte yaşam sürdüğü çevresinin değerini takdir edemediğini bizlere gösteriyor.
Savaşın kendisini reddetmek bir tarafa, sivillerin öldürülüşünü, insan hak ve hukukunun ayaklar altında çiğnenişini gördüğümüzde, nasıl bir dünyaya doğru sürüklendiğimiz konusunda endişeleniyoruz. Bizler şu kadim hikmete kulak vermek durumundayız: “Kim bir kimseyi öldürürse, bütün insanlığı öldürmüş gibidir; kim de bir insanı diriltirse bütün insanlığı diriltmiş gibidir.”[4]
Muhterem Müminler!
İslam’ın kurtuluş çağrısı tüm insanlığadır. Eğer bu dünyada barışı ikame edemezsek, zannetmeyiniz ki ahirette barışa kavuşacağız. Biz kendimizi her kim olursa olsun başkasının yaşam hakkını korumakla mükellef görüyoruz. Tüm insanlığı da Kur’an’ın ebedî çağrısına yeniden davet ediyoruz: Bir insanı yaşatan tüm insanlığı yaşatmış olur.
Eğer mazlumların inlediği tüm bölgelerde insanlığı yaşatamazsak, kendi insanlığımızı yaşadığımızı iddia edemeyiz. Bu nedenle tüm insanlığı insan olmanın gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz. Yüce Yaratıcımızın insana verdiği değeri anlamaya davet ediyoruz.
[1] Buhârî, Tefsîr, 2
[2] Hucurât suresi, 49:13
[3] Tîn suresi, 95: 4-5
[4] Maide Suresi, 5:32