Berat, affa mazhar olmak, temize çıkmak demektir. Bir insanın ulaşılmak isteyeceği en güzel netice; hem Hak katında, hem de halk katında yüzünün ak olması, en istemediği durum ise, hem bu dünyada hem de ebedi hayatta günahlara batmasından kaynaklanan rezillik, mutsuzluk ve huzursuzluktur. Bunun için insanın içini dökeceği, af dileyebileceği ve merhametine sığınacağı bir büyüğe ihtiyacı vardır ki, o büyük Rahman ve Rahim olan Allah (cc)’tır. Çünkü o “Ekber” olan Allah’tır. Yüce Rabbimizin afffediciliği büyüklüğünden gelmektedir. O, biz kullarına öyle lutufkar bir Rabb’tır ki, senenin bir özel ayı olan şaban ayının 15. gecesini “Berat Gecesini” adeta “Özel Af Günü” olarak kullarına hediye etmiş.  Keşke biz kullar Beraat Gecesi’nin, kıymetini tam olarak bilebilsek ve en iyi bir şekilde  değerlendirebilsek. Bir kulun; Yaratıcısı ile barışık olması, daima O’nu yanında hissetmesi ve en büyük sevgiyi O’na duyması fevkalade bir güzelliktir. O’ndan uzaklaşması, kalbinde O’nun sevgisinden başka sevgiler beslemesi ise büyük bir bahtsızlıktır. Ne yazık ki insan çoğu kez farkına varmadan, Rabbi ile irtibatını koparabiliyor, hatalara ve günahlara sürüklenebiliyor. Bu olguyu çok iyi bilen Yüce Allah Kur’an’da, hatalarını anlayan ve bu hatalardan dönmek isteyen kullarına, şu ifadelerle yakarmalarını tavsiye ediyor: “(Ey Benim kullarım deyin ki) Ey Rabbimiz! Eğer biz unutur ve hata edersek bizi sorumlu tutma; ey Rabbimiz ! Bize bizden öncekilerin yükünü yükleme. Ey Rabbimiz ! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme ! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlamızsın. Hakkı örtenler topluluğuna karşı bize yardım et!” (Bakara Suresi, [2:286])

Bir temizlenme, arınma ve af gecesi olan Berat Gecesi’nde, Peygamberimiz şöyle yakarışta bulunmuştur: “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana, yine senden sana sığınıyorum. Sana yaptığım senayı/övmeyi senin kendine yaptığın övmeye denk bulmuyorum. Sana layık-i vechile hamd etmekten acizim.”

Biz de yeniden doğmuş gibi olmak tertemiz hale gelmek için bir fırsat olan bu gecede geçen yılın Berat Gecesi’nden bugüne kadarki yıllık muhasebemizi gözden geçirelim. Herhangi bir sebepten dolayı kulların haklarına riayetsizliğimiz söz konusuysa ödeşelim, özür dilememizi gerekiyorsa özür dileyelim.

Özel af gecesi diyebileceğimiz bu Berat Kandili’nde bir büyük yakarışla Rabbimizden bizi de affetmesini, affetme duygusunu bizden esirgememesini, kardeşliğimizi kuvvetlendirmesini, göz açıp kapayana kadar dahi bizi nefsimizle başbaşa bırakmamasını, zorluklar içinde inim inim inleyenleri kurtuluşa erdirmesini istiyelim.

Berat mesajımızı Sevgili Peygamberimiz’in bir hadisi ile bitirmek istiyorum. Efendimiz buyuruyorlar ki: “Bir kimse Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed (sav)’in kulu ve Resülü olduğuna, Hz. İsa’nın Allah’ın kulu ve elçisi, Hz. Meryem’e Allah tarafından ilka edilen bir kelime ve ruh olduğuna,cennet ve cehennemin hak olduğuna gönülden inanırsa Cenab-ı Hak o kimseyi maeli ne olursa olsun affeder ve cennetine koyar. Cehennemi ona haram eder.” (Riyazus Salihin Cilt 1; sayfa 446) Yüce Allah’tan, Peygamberimizin bu hadiste tarif ettiği bahtiyar kullarından kılmasını diliyor, hepimizi beraat ettirmesini ve cennetiyle mükafatlandırmasını ve bizi nefsimizin esiri olmaktan korumasını niyaz ediyorum.

Kandiliniz daima aydınlık saçsın; Berat Geceniz mübarek olsun!