Cemiyet Haberleri
IGMG Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan’ın Bayram mesajı
03 Kasım 2005IGMG Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan, yaklaşan Ramazan Bayramı münasebetiyle bir mesaj yayınlayarak Müslümanların Ramazan Bayramlarını tebrik etti. Karahan, mesajında şu hususlara dikkat çekti: “İslam, inananlar arasında birliği ve kardeşliği ilan eder; bayramları da bu birlik ve kardeşliğe vesile kılar. Yani bayramlar, sevgiyi, kardeşliği ve beraberliği sağlamak; dert, keder ve ızdırapları dindirmek; kin, nefret, ihtiras ve düşmanlıkları yok etmek; dargınlık, kırgınlık ve ayrılıkları silmek; çekişmeyi, ahlaksızlığı, kötülükleri gidermek; iyiyi, güzeli ve fazileti artırmak; yardımlaşma; kimsesizleri gözetme ve Müslümanı Müslümana bağlama ve kaynaştırma günleridir.
Yüce Allah’a şükürler olsun ki, işte yine bir Ramazan Bayramı’na daha yaklaşmış bulunuyoruz. Bir ay boyunca yoğun bir ibadet mevsimini yaşamış olmanın vermiş olduğu mutluluğu yaşamaktayız.
Yukarda da ifade ettiğimiz gibi birlik, beraberlik, kardeşlik ve sevinç günü olan bayram günlerinde, büyüklerimizi ziyaret edip, bayramlarını tebrik etmek suretiyle onları memnun etmeli ve dualarını almalıyız. Yakınlarımız, akrabalarımız ve komşularımızla bayramlaşmalıyız. Bilhassa bugünleri önemli bir vesile kılarak fakir, yetim ve kimsesizleri gözetmeli, onların da bayram sevincini yaşamalarına vesile olmalıyız.
Bayram vesilesiyle dargınlık ve kırgınlıklara son verelim. Aramızdaki kin, haset ve husumet duygularını bırakarak sevgi, saygı ve bağışlamayı tercih edelim. Ramazan ayında kazandığımız güzel hasletlerimizi Ramazandan sonra da devam ettirelim ve zekâtlarımızı, fitrelerimizi, vesair yardımlarımızı henüz verememişsek bir an evvel hak sahiplerine ulaştıralım.
Avrupa’da bayrama ulaşan Müslümanlar olarak, Ramazan ayı boyunca rahat Avrupa ortamında adeta binbir nimetler içerisinde oruç tuttuk. Cenab-ı Hak’ka sonsuz hamdetmek durumundayız. Ama İslam âleminin kahir ekseriyetinin yine binbir ihtiyaç içinde, kimi mazlum, kimi mağdur bir vaziyette oruç tutup, bayrama münkesir bir ruh haleti içerisinde ulaşmaları karşısında da onları düşünmeden ve onların acılarını ta içimizde hissetmeden bayram sevincini doyasıya tatma imkânını da yakalamamız mümkün değildir. Evi başına yıkılmış bir Pakistanlı kardeşimizin, açlık ve bakımsızlıkla adeta kardeş olmuş bir Afrikalı kardeşimizin, yıllarca açlık, fakirlik ve yokluğun katmerlilerine şahit olan öz vatanımızdaki, Türkiye’deki kardeşlerimizin boynu bükük ve buruk silüetleri karşısında nasıl bayram sevinci yaşayabilir ve nasıl eğlenebiliriz? Bunun da muhasebesini yapmamız gerekir.
Herşeye rağmen hayatın devam ettiğini, Avrupa’da kim bilir yeni bir medeniyetin doğmasına vesile olacak bir cemaat olduğumuzu aklımızdan çıkarmayarak, bayramların toplum hayatındaki öneminden ve etkisinden de yararlanarak, evvela aile içerisinde, sonra akraba-i taalukatla, daha sonra da uzak ve yakın komşularla İslam’ın bayram kültür ve anlayışını Avrupa’da yaşatmaya çalışalım. Asıl bayramın, kulluk görevini tam olarak yerine getirmek suretiyle “Allah u tealayı bizden hoşnut olmuş olduğu halde karşımızda bulduğumuz“ gün olduğunu hatırımızdan çıkarmayalım. Onun için de şu ömrümüzün her anını, Rızay-ı Bari’ye ulaştıracak, güzel-salih amellerle ilmik ilmik örerek değerlendirmeli ve şu geçici dünya hayatını, bize ebedi ahiret hayatının bayram olmasını sağlayacak şekilde düzene koymalıyız. Ve bilmeliyiz ki, asıl bayram, cennet bahçelerinde Cemalullahla buluşma günüdür.
Tekrar bütün din kardeşlerimizin Ramazan bayramlarını tebrikle, bayramın bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.”