CUMA HUTBESİ
Hutbe: Zekâtların Müessese Eliyle Verilmesi
30 Mayıs 2018Muhterem Müslümanlar!
Rabbimizin bizden talep ettiği ibadetleri yine O’nun istediği şartlar dâhilinde eda etmemiz gerekmektedir. İbadetlerin nasıl yerine getirileceğini ise Kur’ân-ı Kerîm’den ve insanlığın arasından seçerek gönderdiği peygamberlerin uygulamalarından öğreniyoruz. Zekât ibadetini farz kıldığını Kur’ân-ı Kerîm’de ilan eden Rabbimiz, aynı zamanda zekâtın nasıl toplanacağını, zekâtı kimin alacağını, zekâtın kime teslim edileceğini ve toplanan zekâtın nerelere, nasıl verileceğini yine Kur’an’da haber vererek şöyle buyurmuştur: “Mallarının bir kısmını, kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak al, onlara dua et; senin duan onlar için bir güvendir. Allah işitir ve bilir.”[1] Yine bu meyanda, bir başka ayette şöyle buyurulur: “Zekâtlar; Allah’tan bir farz olarak yoksullara, düşkünlere, onu toplayan memurlara, kalpleri Müslümanlığa ısındırılacaklara verilir; kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda kalanların uğrunda sarf edilir. Allah bilendir, hakîmdir.”[2]
Muhterem Kardeşlerim!
Ayette verilen emir doğrultusunda zekâtların toplanması işini Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bizzat üstlenmiş ve zekât memurları tayin etmiştir. Efendimiz zekâtların toplandığı zekât fonunu oluşturmuş ve idaresini deruhte eden görevliler koymuştur. Bu durum Hz. Peygamber’in vefatına kadar böyle devam etmiştir. İlk halife Hz. Ebû Bekir (r.a.) döneminde Müslümanlar arasında ortaya çıkan ihtilafların başında, zekâtın devletin zekât fonuna teslim edilmesi meselesi gelmektedir. Hz. Ebû Bekir (r.a.) zekâtı vermek istemeyen Müslümanlardan zekâtı devlet adına almaktan asla vazgeçmemiş, bu konuda asla taviz vermemiştir. Bu durum çağlar boyunca bu şekilde uygulanmıştır. Bugün ise zekâtı toplayacak bir devlet iradesi bulunmadığından İslami organizasyonlar bu vazifeyi yerine getirmektedir. Zira zekât ibadetinin farziyeti ve Kur’an emirlerinin içerdiği hikmetler bunu gerektirmektedir. Buna göre zekâtlar, Müslümanlarca oluşturulmuş zekât kurumlarına teslim edilmelidir. Zekât kurumları da tespit ettikleri görevlileri eliyle zekâtın verileceği yerlere bu zekâtları iletmek durumdadırlar. Dolayısıyla bugünkü zekât kurumları, Müslümanların bir araya gelerek oluşturdukları kurumlardır ve zekâtı hikmetlerine uygun olarak sarf etmekle yükümlüdürler.
Aziz Kardeşlerim!
İşte bütün bu sebeplerle Avrupa’da yaşayan Müslümanlar adına, onların dinî hizmetlerini üstlenmek üzere İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatı kurulmuş ve teşkilat kendi içinde bir zekât fonu oluşturmuştur. Bu fon bünyesinde toplanan zekât ve fitrelerimiz Tevbe suresinin 60. ayetinde sayılan zekât dağıtılacak sekiz sınıfa sarf edilmektedir. Dolayısıyla Müslüman’ın, zekâtını ve fitresini teşkilatın zekât fonuna vermesi ve bu fon eliyle zekâtların değerlendirilmesi Kur’anî bir uygulamaya hayat verilmesi ve bu ibadetlerin hikmetlerine uygun bir şekilde eda edilmesi anlamına gelir. Bu çerçevede bizler de bütün kardeşlerimizin zekât ve fitrelerini IGMG zekât fonuna vererek bu dinî görevi hakkıyla eda etmelerini teşvik ediyoruz. Zekâtlarımız bir taraftan gerçekten muhtaç insanların ihtiyaçları için sarf edilecek, diğer taraftan Avrupa’da yaşayan Müslümanların genç nesillerine sahip çıkacak kurumların oluşturulması gibi hayati faaliyetlerde en büyük yardım kanalımız olacaktır.
Hutbemizi bir hadîs-i şerif ile sonlandıralım. Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Mallarınızı zekât vermek suretiyle koruma altına alın, hastalarınızı ve hastalıklarınızı sadaka vererek tedavi edin, gelecek olan belalara dualarla karşı koyun.”[3]
[1] Tevbe suresi, 9:103
[2] Tevbe suresi, 9:60
[3] Taberânî, el-Mu’cemu’l Kebir, 8/464, H. No: 10044 (Mektebetu Şamile)