CUMA HUTBESİ
Hutbe: Zekât Elbette Verilecektir
31 Mayıs 2017Değerli Kardeşlerim!
Bizleri bir ramazan ayına daha eriştiren Rabbimiz’e şükürler olsun. Rabbim oruçlarınızı kabul buyursun. Biliyorsunuz ki, ramazan ayı denilince akla, oruç ve teravih namazının yanı sıra, zekât ibadeti de gelmektedir. Zekât, nisab miktarı mal varlığı ya da parası olan bir kimsenin o malından 40’ta 1 oranında Allah rızası için, Kur’an’da belirlenen yerlere ödemesidir. Bu bir vecibedir ve farzdır.
Muhterem Kardeşlerim!
Rabbimiz, Tevbe suresinde Peygamberimiz’e hitaben, Müslümanların mallarından zekâtın alınmasını, alındıktan sonra da o mal sahiplerine dua edilmesini istemiş ve “Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onların kalplerini yatıştırır.” [1] buyurmuştur. Buna göre, Müslüman zekâtını verecek ve diğer Müslümanlara zekâtını vermesi gerektiğini hatırlatacaktır. Zekâtı toplayanların ilk görevi, o zekâtı ilgili yerlere dağıtmadan önce, zekât sahibine dua etmek olacaktır. Zekât ile tertemiz hâle gelen bu mal, Allah’ın izni ile ve Müslümanların duaları ile daha da bereketlenecektir.
Muhterem Cemaat!
Yaşadığımız coğrafyada zekâtı toplayacak bir kamu otoritesi olmadığı için bu görev doğrudan bizlerin üzerindedir. Zekât vermek son derece önemli bir ibadet olduğu gibi zekât toplamak ve dağıtmak da ibadettir.
Hatırlayalım! Peygamber Efendimiz, Muaz b. Cebel’i Yemen’e gönderirken ona şöyle emir buyurmuştur: “O Yemen halkına bildir ki, Allah zenginlerin mallarından alıp ihtiyaç sahiplerine ulaştıracağın zekâtı, sadakayı farz kılmıştır.”[2] Muaz’ın buradaki görevi zekâtı almak ve yerine ulaştırmaktır.
Değerli Cemaat!
Bilindiği gibi, dinimizin temel ibadetlerinden biri olan zekâtın toplanması ve ilgili yerlere dağıtılması gibi mübarek bir hizmeti teşkilatımız yıllardır büyük bir hassasiyetle yapmaktadır. Bu konuda oldukça tecrübelidir. Onun içindir ki, zekâtımızı ve fitrelerimizi görevli kardeşlerimize en kısa zamanda teslim edelim. Pek çok hizmetimizin zekât fonundan yapılan harcamalarla gerçekleştiğini de unutmayalım. Öyle ise, bu hizmetlere zekâtımız ile katkı sağlayalım ve mallarımızın bereketlenmesi için birbirimize hayır duada bulunalım.
Pek çok kardeşimiz yakın akrabalarımıza zekât verebilir miyiz diye sormaktadır. Bu elbette mümkündür. Fakat meseleye bir de şu yönden bakalım: Eğer imkânımız var ise, akrabalarımızın ihtiyacını her zaman karşılayabiliriz. Ancak fitre ve zekâtlarımızla öncelikle, teşkilatımızın öncülüğünde Avrupa’da İslam’ın izzet ve şerefinin yükselmesi, ailelerimizin, çocuklarımızın İslam hüviyeti ile yaşayabilmelerinin temini için bir araya gelelim. Fitre ve zekâtlarımızı bu fonda toplayalım.
Bu konuda ihmalkârlık etmeyelim. Yaptığımız yardımları, verdiğimiz sadaka, fitre ve zekâtları çok görmeyelim. Hepimiz, hep birlikte şu ayetteki uyarıları göz önünde bulunduralım: “Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.”[3]
Rabbim mallarınızı tertemiz eylesin, bereketlendirsin ve sizleri de mükâfatlandırsın!
[1] Tevbe suresi, 9:103
[2] Buhârî, Zekât, 97; H. No:1496
[3] Âl-i İmrân suresi, 3:180