CUMA HUTBESİ
Hutbe: Zararlı Alışkanlıklar
24 Ekim 2018Muhterem Müminler!
Allah Teâlâ’nın bu dünyada bizlere ihsan ettiği her şey emanettir. Canımız, malımız, sıhhatimiz ve evlatlarımız bizler için birer emanettir. Müslümanlar ise birbirine emanettir, birbirlerine zimmetlidir. En önemli emanetimiz ise canımız ve sıhhatimizdir. Bu yüzden kulluk vazifemizi hakkıyla yerine getirebilmemiz için hem bedenimizi hem de ruhumuzu doğru araçlarla ve doğru şekilde beslemeliyiz. Nitekim bunun için Rabbimiz’in her birimize sunduğu güzel imkânları O’nun istediği şekilde kullanarak sıhhatimizi korumamız önemlidir.
Aziz Müslümanlar!
Dünya üzerinde bugün yaygın olarak kullanılan televizyon, sosyal medya, internet, bilgisayar ve cep telefonu gibi birçok araç günlük hayatımızdan hiç eksik olmamaktadır. Âdeta hava ve su gibi temel ihtiyaçlarımıza denk düşecek şekilde bu araçları da yaşantılarımızın merkezine yerleştirmiş durumdayız. Bütün bunlarla hızlı iletişim kurma, işlerimizi kolayca halletme, farklı yerlerden kolay bilgiler edinme, uzakları yakınlaştırma, dünya gelişmelerinden haberdar olma gibi birçok ihtiyacımızı kolaylıkla gidermekteyiz. Fakat bütün bu imkânlar doğru kullanım alanından çıktığı zaman bize zarar vermeye ve özellikle ruhumuzun sağlığını çok derinden etkilemeye başlamaktadır. Nitekim tehlike sınırlarına riayet etmediğimiz takdirde bütün bu imkânlar bize zararlı birer alışkanlık olarak geri dönmektedir. Bildiğimiz üzere, bir süre sonra ahlakımız hâline gelen alışkanlıkları yıkmak ise pek kolay olmamaktadır.
Değerli Cemaat!
Peki bütün bu imkânlar ne zaman kötü alışkanlıklara dönüşebilir? Elimizde bulunan çağımızın tüm imkânları şayet bizi kontrolü altına almaya ve yönetmeye başlıyorsa o zaman zararlı birer alışkanlık edinmeye doğru ilerliyoruz demektir. Bu araçların hepsi irade sahibi olmadığına göre bizi kontrol edip yönetme durumuna gelmeleri, bizim zafiyet gösterip irademizin zayıflamasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla eğer kontrolü kaybetmeye başlıyorsak o zaman sorun araçlarda değil kendimizde oluşan boşluklarda aramalıyız. Araçları amaç yerine koymamızın en büyük sebebi ise amaçsızlık hastalığına yakalanmamızdır. Böyle olduğunda ise bütün bu araçları sürekli oyun oynamak, internet sitelerini gezmek, komik videolar izlemek, gayri ahlaki mesaj içeren videolar izlemek, sosyal medyada klavye savaşları, yorum, dedikodu yapmak amacıyla malayani ve boş işler için kullanmaya başlarız. Cenâb-ı Hakk’ın Kur’an’da “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın.”[1] diyerek bizleri böyle davranmaktan ve nefsimizi kuvvetlendirecek boşlukları derinleştirmekten uyardığını unutmamalıyız.
Kıymetli Kardeşlerim!
O hâlde Allah’a teslim olarak yaşayan ve O’na güvenen kullar olarak bizler ruhumuzun gıdasını asla ihmal etmemeli, boşlukları daima sâlih ameller, insanlara faydalı işler, aile, akraba ve dostlara iyilikler, ibadetler, hayırlı okumalar, mümin ve Müslüman kardeşlerimizle bir arada olma ile doldurmalıyız. Bize sunulan bütün iletişim imkânlarını da bunları beslemek ve büyütmek için kullanmalı ve yönetmeliyiz. Bununla birlikte, bu imkânların araç olduğunu unutmamalı ve onları hayat amacımız olarak yaşantımızın merkezine yerleştirmemeliyiz. Bütün bunların camiye gidip bir hocadan sohbet dinlemenin; arkadaş, eş, dost ve yakın akraba ile bir araya gelip sohbet etmenin; hakikatleri bizzat Kur’an, sünnet ve tefsirlerden okumanın ve paylaşmanın; iyi davranışlar ve güzel ahlakla örnek olmanın yerini tutmayacağını unutmamalı ve bu hususları hayat merkezimizden uzaklaştırmamalıyız. Araçlara araçlar kadar önem ve değer vermeli, kullanımını o şekilde sınırlandırmalı ve bize hizmet için var olduklarını unutmamalıyız. Zira ruhumuzu, zihnimizi ve aklımızı doğru kullanabilmemiz için onu çöplerle kirletmememiz elzemdir. Nitekim Rabbimiz bizi şu şekilde uyarmaktadır: “O, akıllarını kullanmayanları murdar kılar.”[2]
Aziz Müminler!
Özellikle Allah Teâla’nın bizlere ihsanı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin bu gibi illetlerden korunması için de önce kendimizi bu hususta düzelmeliyiz. “Nasılsa herkes yapıyor.”, “Ben dikkat etsem bile dışarıda görüyor, alışıyor.” dememeliyiz! Televizyonu kapatmasını, cep telefonunu kenara koymasını, sosyal medyayı sınırlamasını bilelim! Yeme, içme, uyuma, oturup kalkma hususunda nasıl ki ahlaki kurallara ihtiyacımız varsa iletişim imkânlarını kullanırken de hem bizim hem de çocuklarımızın bu tür kurallara ihtiyacı vardır. Zira kendimizi ve onları, bu tür kötü alışkanlıkların her birisinden uzak tutmak, insani, imani ve vicdani sorumluluğumuzdur. Yüce Rabbimiz’in şu emri bizleri bu sorumluluğumuz konusunda uyarmaktadır: “Ey müminler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…”[3]
Muhterem Müslümanlar!
Hassas bir makinenin dişlileri arasına çakıl taşı veya kum dökmek o makineye nasıl zarar veriyorsa, Allah’ın bize emanet olarak verdiği, âdeta hassas ve kıymetli bir makine hükmünde olan varlığımıza da zararlı olan alışkanlıklar öyle zarar verir. O hâlde Rabbimiz’in bu emanetini, bizim emrimize verdiği araçları hatalı kullanarak kirletmemeliyiz. Bu böyle iken, bu araçların basit birer uydusu ve yönettiği zayıf bir halka hâline gelmemek için yaşam amacımızı taze tutacak, ona kan verecek gıdaları hayat ve düşünce merkezimizden uzaklaştırmamalıyız. Allah resulü (s.a.v.) “Kuvvetli mümin zayıf Müminden hayırlı ve Allah katında daha sevimlidir.”[4] buyurmuştur.
Allah bizlere tertemiz bir şekilde emanet ettiği fıtratımızı korumakta yardım etsin ve bize temiz bir fıtratla gönderdiği neslimizi de her türlü kötü alışkanlıklardan uzak eylesin. Âmin!
[1] Bakara suresi, 2:195
[2] Yûnus suresi, 10:100
[3] Tahrîm suresi, 66:6
[4] Müslim, Kader, 8