CUMA HUTBESİ
Hutbe: Tevekkül Etmek
01 Eylül 2022Aziz Kardeşlerim!
İnsan sadece bedenden müteşekkil bir varlık değildir. Hatta insanın asli mahiyeti, Allah’ın kendisinden üflemiş olduğu ruhtur. Ruhen gelişmeyen ve manevi yönünü inkişaf ettirmeyen insanın gerçek anlamda mutlu olması imkânsızdır. Yüce dinimiz İslam’da ruhi gelişim ve ilerlemenin yolu, öncelikle bizi yoktan var eden Rabbimiz ile olan ilişkimizin sağlıklı olmasından geçmektedir. Allah’ı Kur’an ve sünnetin ışığında bilmek ve tanımak bir Müslüman için manevi kalkınmanın olmazsa olmaz şartıdır.
Değerli Müminler!
Mevlamızı hakkıyla bilip tanıyan kullar Ona güvenip dayanırlar. Yüce dinimiz İslam’da bir kimsenin kendini Allah’a teslim etmesi, rızkında ve işlerinde Allah’ı kefil bilip sadece Ona güvenmesine tevekkül denmektedir. İslam’ın birinci kaynağı olan Kur’ân-ı Kerim’de; “Şayet Allah size yardım ederse sizi yenecek hiç kimse yoktur. Sizi yardımsız bırakacak olursa (Allah’a rağmen) size yardım edecek kim vardır? Müminler yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.”[1] diye buyurulmaktadır. Yine başka bir âyet-i kerîmede; “O diri varlığa (Allah’a) dayanıp güven ve Ona hamdederek yüceliğini dile getir. Kullarının günahlarından haberdar olma konusunda O kendi kendine yeterlidir.”[2] diye müminlere hitap edilmektedir.
Muhterem Müslümanlar!
Hayatın zorlukları karşısında dirençli olmak için Rabbimizin sonsuz güç ve kudretinin bilincinde olmalıyız. Onun her şeye kadir olduğuna, yapılan dualara icabet ettiğine ve kendisine sığınan kullarını koruyup kolladığına iman ediyoruz. Dünyadaki varlığımızın devamına vesile olan rızık konusunda endişeye düşemeyiz. Bu hususta, İslam’ın emri gereği Allah’a tevekkül ediyoruz. Resûl-ü Ekrem Efendimiz (s.a.v.); “Eğer siz gereği gibi Allah’a tevekkül etmiş olsaydınız, tıpkı sabahleyin kursakları boş olarak çıkıp (akşam) doymuş bir şekilde dönen kuşların rızıklandırıldığı gibi sizler de rızıklandırılırdınız.”[3] diye buyurmuştur. İşte buna inanan toplumlar, rızık endişesine düşüp kaos ve kargaşa ortamının gelişmesine müsaade etmezler. Onlar, “Rezzâk” olan Allah’a güvenirler ve bu güvenden kaynaklı özgüvenle çalışırlar. Moral ve motivasyonları yüksek olur.
Kıymetli Cemaat!
Bir Müslüman, Allah’a sonsuz derecede güvenir. Ancak, Rabbimizin fiillerini sebepler üzerinden yarattığını da unutmaz. Sebepleri elbette ilahlaştırmaz, lakin onları görmezden de gelmez. “Bir adam, ‘Ey Allah’ın Resulü! Devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim?’ diye sordu. Resûlullah (s.a.v.) ‘Önce onu bağla, sonra Allah’a tevekkül et!’ diye buyurdu.”[4] Bir mümin, kavlî olan duasının yanında, fiilî duasını da aksatmaz. Kavlî dua Mevla’dan dilemektir. Fiilî dua ise gayret etmek ve çalışmaktır.
Kardeşlerim! Peygamberimizin önemli bir tavsiyesini hatırlatarak, hutbeme son veriyorum. Her sabah evimizden çıkarken; “Bismillâh, tevekkeltü alellâh, lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.”, yani “Allah’ın adıyla. Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet sadece Allah’tandır.” [5] diyerek evden çıkalım. Ve unutmayalım ki, Hak Teâlâ kendisine güvenen kullarını asla yarı yolda bırakmaz. Rabbim bizleri ve nesillerimizi, kendisine inanan ve güvenen salih kullarından eylesin. Amin!
[1] Âl-i İmrân suresi, 3:160
[2] Furkân suresi, 25:58
[3] Tirmizî, Zühd, 33; İbn Mâce, Zühd, 14
[4] Tirmizî, Sıfatü”l-kıyâme, 60
[5] Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103