CUMA HUTBESİ
Hutbe: Ramazan Ayındaki Kazanımlarımızı Korumak
13 Mayıs 2021Muhterem Müslümanlar!
Allah’ın inayetiyle on bir ayın sultanı olan ramazan-ı şerifi, pandemi sürecinin getirdiği birtakım zorluklara rağmen farklı taat ve ibadetlerle değerlendirdik. Oruç tutarak nefislerimizi terbiye ettik, teravih namazlarını kılarak Rabbimize yaklaştık, zekâtımızı ödeyerek mallarımızı bereketlendirdik, dualarımızla Yüce Mevlamıza hâlimizi arz ettik ve mukabelelerde hayat kitabımız olan Kur’ân-ı Kerîm’i okuyarak yaşam biçimimize tekrar çekidüzen verdik. Bizleri bu salih amelleri işlemekte muvaffak kılan Allah’a hamdolsun. Senenin her gününde devam eden mümin kimliğimiz gereğince kazandığımız bu güzellikleri şimdi devam ettirmeliyiz.
Aziz Kardeşlerim
Hac suresinde Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. Onların önlerindekini de (yani yaptıklarını da), arkalarındakini de (yani yapacaklarını da) bilir. Bütün işler hep Allah’a döndürülür. Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.”[1]
Okuduğumuz bu âyet-i kerîmede herhangi bir zaman dilimine kayıtlı olmadan mutlak anlamda hayır işlemeye çağırılmaktayız. Peygamber Efendimiz ﷺ bu hususta müntesipleri olmaktan şeref duyduğumuz ümmetine şu şekilde seslenmiştir: “Ey insanlar, işleyebildiğiniz kadar (salih) amel işleyin. Zira sıkılmadığınız müddetçe Yüce Allah (amellerinizi kabul etmekten) geri durmaz. Şüphesiz, Allah’ın en çok sevdiği ameller, az olsa da sürekli işlenendir.”[2]
Aziz Cemaat!
Bizler, samimi bir niyetle işlediğimiz amellerimizin karşılığını fazlasıyla verecek olan sonsuz rahmet sahibi Rabbimize kulluk etmekteyiz. Nisâ suresinde Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükafatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir.”[3]
Demek ki, kulluk yolunda samimi bir şekilde sürekli bir çaba içinde bulunduğumuz müddetçe Mevlamız sadece vadettiği sevabı vermekle yetinmeyecek, bilakis kendi cömertliğinden fazlasını ihsan edecektir.
Ancak âyet-i kerîmenin devamında ise Rabbimiz şöyle buyurur: “Allah’a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük taslayanlara gelince; (Allah) onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar kendilerine Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır.”
Sayılı günler olan ramazan ayından sonra da kulluk vazifemizin hakkını vermekte gayret göstermeliyiz.
Değerli Müminler!
Kur’an ayı ramazan-ı şerife veda ettik ancak ramazan ayında elde ettiğimiz kazanımlarımıza, ibadetlerimize veda etmemeliyiz. beş vakit namazlarımızı ihmal etmeden devam ettirmeliyiz. Oruç ile kazandığımız, haramlara karşı kendimizi tutma bilincimizi kaybetmemeliyiz. Ramazandan sonra harama düşme tehlikesine karşı teyakkuzda olmalı, kendimizi günah ortamlarından uzak tutmalıyız. Dedikodu, insanlar arasında laf taşımak, insanların ayıplarını araştırmak gibi İslam’ın asla onaylamadığı davranışlara ramazandan sonra tekrar dönmemeliyiz. Ramazan ile ulaştığımız manevi arınma ve temizlenme hâlimizi yeniden kirletmemeliyiz. Allah’ın rahmet ve mağfiretinin cemaatin üzerinde olduğu bilinciyle mukabele, teravih ve beş vakit namazlar ile ziyaret ettiğimiz camilerimizden ve cemaatten asla uzaklaşmamalıyız. Mukabele sünnetiyle kazandığımız Kur’an okuma alışkanlığımızı günde beş sayfa da olsa ramazan ayından sonra da devam ettirmeliyiz. Çünkü Kur’an ramazandan sonra da bizden okunmayı ve anlaşılmayı beklemektedir. Ramazan ayından sonraki hayatımızı ramazana benzetmek için ibadetlerimizi az da olsa sürekli olarak yapmaya devam etmeliyiz. Özellikle farzlardan sonra nafile ibadetlerle Allah’a yaklaşmanın yollarını aramalıyız. Ramazandan sonraki ilk adımımızı içinde bulunduğumuz şevval ayında altı gün oruç tutmak suretiyle atalım. Zira Resûl-i Ekrem Efendimiz ﷺ, “Kim ramazan orucunu tutar ve ona şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur.”[4] buyurarak müminleri bu hususta teşvik etmiştir.
Yüce Allah bizleri kulluğunun hakkını verenlerden eylesin. Amin.
[1] Hac suresi, 22:75-77
[2] Buhârî, Libâs, 43, H.No: 5861; Meâlde Fethu’l-Bârî şerhi esas alınmıştır
[3] Nisâ suresi, 4:173
[4] Muslim, Sahih, H.No: 1164
Kudüs ile alakalı mesaj:
Bütün semavi dinlerin kutsalı, biz müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya ve içinde ibadet eden müminlere yönelik mübarek ramazan ayında yapılan taciz ve şiddet asla kabul edilemez. Mabede ve Allah’a ibadet etmekten başka bir amacı olmayan masum insanlara yönelik bu saldırgan tutumu lanetliyoruz. Gayrimeşru bir şekilde evleri gasbedilen insanlara yönelik yapılan hukuksuzluğun durdurulmasını ve haklarının iade edilmesini talep ediyoruz. Bunun yanı sıra Afganistan’ın başkenti Kabil’de bayram arefesinde bir kız okuluna yapılan bombalı saldırı yüreklerimizi dağladı. Bu korkunç terör saldırısını gerçekleştirenleri telin ediyor, ölenlere Allah (c.c.)’dan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. Uluslararası toplumu buralardaki şiddeti durdurmaya yönelik etkin olmaya davet ediyoruz.
Ramazan Bayramı yeryüzünde mazlum ve mağdur durumda bulunan bütün insanların, mültecilerin, sıkıntı içerisindeki kardeşlerimizin dertlerinin son bulmasına vesile olsun. Tüm İslam âlemine hayırlı bayramlar diliyoruz