CUMA HUTBESİ
Hutbe: Nasıl Bir Allah’a İman Ediyoruz?
02 Ocak 2018Muhterem Müslümanlar!
İman ikna olmak, inanmak ve Allah’a güvenmek demektir. İman bir ifade, İslam ise ameldir. İfadelerin doğruluğunu ameller ortaya koyar. İman sağlamsa ameller de sağlam olur. İman kalıp, ameller hamurdur. Her hamur, kalıbına göre şekil alır. Eğer kalıp çürük, yahut eksik ise ürün bozuk olur. İmanın gücü ise amellerden belli olur. Bu meyanda Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Herkes, kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar.”[1]
Değerli Müminler!
Allah’a iman, ucu cennete çıkan İslam otobanına girmektir. İslam ise, ibadet ve iyiliklerle, ahlak ve adaletle bu yolu düzenli ve dürüstçe yürümektir. Hutbemizin başında okuduğumuz ayette yüce Rabbimiz koordinatları şöyle çiziyor: “Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin!’ derler.”[2]
Aziz Kardeşlerim!
Biz, yapıp ettiklerimizi görmeyen bir Rabbe değil, karanlık bir gecede simsiyah bir bacada dahi olsa işlediklerimizi görüp gözetleyen, her şeyi hakkı ile gören bir Allah’a inanıyoruz.
Biz, kötü sözlerimizi, yalanlarımızı, gıybet ve dedikodularımızı (haşa) işitmeyen bir Rabbe değil, tam tersine birbirimizin kulaklarına, elimizi ağzımıza siper ederek fısıldadıklarımızı dahi işiten bir Allah’a inanıyoruz.
Biz, imanımızın sahih mi sahte mi, yaşantımızın İslami mi gayri İslami mi olduğundan haberdar olmayan bir Rabbe değil, en gizli sırlarımızdan haberdar olan bir Allah’a iman ediyoruz. Hatta öyle ki, herkese kapalı kalp ekranımızda geçen altyazıları bile bilen bir Allah’a inanıyoruz.
Kin, nefret, savaş, kan, zulüm, gözyaşı ve acıların egemen olduğu dünyamızda, “Allah bütün günahları bağışlar.”[3] diyerek affeden, özür kabul eden, bağışlayan, hoş gören, yarattıklarına küsmeyen, sabırla kaçak kullarının döneceği günü bekleyen sonsuz merhamet ve kesintisiz adalet sahibi bir Allah’a inanıyoruz.
“Ey İbrâhim! Bundan böyle önünde iki seçenek var: Ya Nemrut ya da ateş!” dendiğinde, “Ateşe girerim de asla Nemrut’un sistemini kabul etmem!” diyerek kor ateşlere mancınıkla fırlatılan, daha 17 yaşındaki İbrâhim (a.s.) için “Ey ateş! İbrâhim için serinlik ve esenlik ol!”[4] diye emrederek ateşleri serin göl hâline getiren, Kâdir-i Muktedir bir Allah’a inanıyoruz.
Kendisine yapılan ahlaksız teklifi; “Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir!”[5] diyerek geri çeviren, sonra da dünyanın en zalim zindanlarına giren genç Yusuf’u idam iplerinden alarak Mısır’a sultan eden, hâkimiyet ve hikmet sahibi bir Allah’a inanıyoruz.
Değerli Cemaat!
Dünyada en güzelini yiyip içelim, en güzel bineklere binelim, en güzel yerlerde oturalım. Şüphesiz Allah’ın verdiği nimetlerden faydalanmak da kulluğumuza dâhildir. Fakat yarın için de müebbet oturmayı hayal ettiğimiz naîm cennetlerindeki köşklerin kredilerini ibadet ve iyilik paketleriyle ödemeyi de ihmal etmeyelim. İman ettiğimiz Allah, hepimiz için orada köşk hazır etmiştir. Yeter ki vârisi olduğumuz o köşklere ulaşmak için doğru yolu şaşırmadan izlemeye çalışalım.
[1] İsra suresi, 17:84
[2] Fussilet suresi, 41:30
[3] Zümer suresi, 39:53
[4] Enbiyâ suresi, 21:69
[5] Yûsuf suresi, 12:33