CUMA HUTBESİ
Hutbe: Kullukta ihlas ve samimiyet
30 Mayıs 2014Muhterem Cemaat!
Hutbemiz, kullukta ihlas ve samimiyet konusunda olacaktır. İhlas; ibadetleri, hayır-hasenatı, kısacası, kulluğa dair ne varsa sadece Allah'ın rızasını gözetme, onun hoşnutluğunu kazanma amacıyla yapmayı, hadislerde gizli şirk[1] diye ifade edilen gösterişten, riyadan, başkasına yaranma gibi duygulardan sıyrılmayı ifade eden bir kavramdır.
İslam'ın iki temel kaynağı Kur'an ve hadislerde ihlas ve samimiyete büyük önem verilir ve onun tersi olan riyadan sakındırılır. Mesela Kur'ân-ı Kerîm'de sırf gösteriş amacıyla namaz kılanlar,[2] sadaka verenler,[3] bu maksatla savaşa katılanlar[4] kınanmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) de bu tür insanların amellerinden bir karşılık göremeyeceklerini, hatta bunun kendi aleyhlerine döneceğini şu hadisinde beyan buyurmuştur: “Allah Teâlâ kıyamet gününde insanlara amellerinin karşılığını verirken gösteriş için ibadet ve hayır yapanlara, 'Ey düzenbazlar! Dünyada amellerinizi gösteriş olsun diye kimin için yaptıysanız haydi gidin karşılığını ondan isteyin, bakalım alabilecek misiniz?' şeklinde hitap ederek onları huzurundan kovacaktır.”[5]
Değerli Müminler!
Hz. Peygamberin ümmetinden bazılarının samimiyetsizliğinden kaygılı olduğu şu diyalogda açıkça görülmektedir. Efendimiz (s.a.v.): “Ümmetim için gizli şirk ve şehvetten kaygı duyuyorum.” deyince sahabeden, “Sizden sonra da ümmet hâlâ şirke düşecek mi?” diye soranlar olmuş. O da: “Evet! Ama bu şirk; güneşe, aya, taşa ve puta tapmak şeklinde değil, ibadetlerini riya için yapmak şeklinde olacaktır.” cevabını vermiştir.[6]
Değerli Müminler!
İhlas ve samimiyet ibadetin özü, Allah tarafından kabulünün şartı, şeytan ve nefse karşı zaferin ifadesidir. İblis, bizzat kendisi bunu açıkça itiraf eder. Hz. Âdem'in önünde melekler gibi saygıyla eğilmesi gerekirken kibirlenip isyan ederek Allah'ın huzurundan kovulduğunda âdemoğluyla hesaplaşmak ve onları kendisi gibi isyankâr yapmak için izin aldığında İblis şöyle haykırmıştı: “Rabbim! Beni isyana sürükleyecek bir emir sebebiyle saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde Âdem'i ve çocuklarını saptıracağım. Onların zaaflarını bulup süsleyeceğim, ayartacağım ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! Bunda başarısız olacağım bir kesim varsa onlar da kullukta samimiyeti isteyen ve senin de bu ihlası bahşettiğin müminlerdir.”[7]
Aziz Müminler!
Samimiyet, ibadetlerde olduğu kadar, insanlar arası ilişkilerde de gerekli bir erdemdir. Dürüst olmak, içi-dışı, özü-sözü bir olmak, içten pazarlıklı olmamak mümin için en değerli hazinedir. İnsanlar sadece dilleriyle konuşmazlar; kalpleriyle, duygularıyla ve davranışlarıyla da konuşurlar. Karşıdaki insan, iki yüzlülüğü, riyakârlığı, sahtekârlığı mutlaka fark eder. Çünkü her samimiyetsiz tutum ve yalan, söyleyenin fark edemediği ama karşısındakinin anladığı bir etki bırakır. Tıpkı kardeşlerinin Yûsuf'u kurt yedi deyip gömleğine sürdükleri sahte kanı gösterdiklerinde Hz. Ya'kûb'un: “Bu kurt ne merhametliymiş ki Yûsuf'u yemiş de gömleğini parçalamamış?” sözünde olduğu gibi.[8] Onlar kurnazca bir plan kurdular ama gün gibi bir açık bıraktıklarını fark edemediler. Onun içindir ki, Allah'a kulluktan, insanlara dostluktan hayır bekleyenler ve bu konuda dünya ve ahirette mahcup düşmek istemeyenler ihlaslı ve samimi olmalıdırlar.
Hutbemi başta okuduğum ayetin mealiyle bitiriyorum: “O daima diridir. O'ndan başka ilah yoktur. O hâlde yaşantınızı samimi bir şekilde sadece O'na tahsis edin ve bu duyguyla O'na yönelip yakarın. Hamd denilen o her türlü övgü sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın hakkıdır.”[9]
[1] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4, 124
[2] Nisâ suresi, 4:142; Mâûn suresi, 107/6
[3] Bakara suresi, 2:264; Nisâ suresi, 4:38
[4] Enfâl suresi, 8:47
[5] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5, 428, 429
[6] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4, 124
[7] Hicr suresi, 15:39-40
[8] Zemahşerî, el-Keşşâf, Beyrut 1407, II, 451
[9] Mü'min suresi, 40:65