CUMA HUTBESİ
Hutbe: Kalbin Cilası Tövbe
13 Şubat 2019Muhterem Müminler!
Tövbe, dönmektir; dönüş yapmaktır. Günahlardan, Allah’a isyandan vazgeçip Allah’a itaate dönmektir. İslam’da tövbe herkese gereklidir. İşte bundan dolayı Allah Teâlâ okuduğum ayette, “Ey müminler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”[1] buyurmuştur. Bu âyet-i kerîmeye göre, herkesin her günahtan tövbe etmesi zorunluluğu vardır. Çünkü tövbe olmadan tam bir kurtuluş söz konusu değildir. Peki tövbe kime yönelik olmalı, ne ile ve nasıl yapılmalıdır? Tövbe pişmanlık duymak ve yapılan yanlışı bir daha işlememek üzere ondan tamamıyla vazgeçmektir. Tövbe kalpte samimi bir pişmanlık duygusunu hissederek, samimi bir itirafta bulunmaktır. Tam nedametle, işlenen günahlardan uzaklaşıp bir daha asla yapmamaktır. Ayrıca hem Hakk’a hem halka karşı işlenen günahlardan da tövbe etmek gerekmektedir.
Değerli Kardeşlerim!
Allah Teâlâ, “Günahın açık olanını da gizlisini de bırakın. Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.”[2] buyurmuştur. Kalple işlenen günahı terk etmek, dil ve bedenle işlenen günahı terk etmekten daha önemlidir. Küfür ve şirk kalbin günahı olduğu gibi kibir, kin, riya, kendini beğenme, haset, cimrilik de kalbin günahıdır. Çünkü kalp bozulunca beden de bozulur, buna karşın kalp düzelince beden de düzelmektedir. Bu konuda Hz. Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur: “Dikkat ediniz! Vücutta bir et parçası vardır ki o bozulursa bütün vücut bozulur, eğer düzelirse bütün vücut düzelir. Dikkat edin, o et parçası kalptir.”[3]
Aziz Dostlarım!
Günahlardan tövbe etmeyen kişi zamanla günahları işlemeyi normal görmeye başlar, ki bu durum imanı tehlikeye sokabilir. Çare ise nasuh tövbedir. Nasuh tövbe, zahir ve bâtın yani bedenle ve kalple işlediği günahlara, gizli ve açık işlediği günahlara pişmanlıkla tövbe etmektir.
Önce tövbe etmeyi dert edinmek gerekir. Sonra tövbenin gerçekleşmesini sağlamak gerekir. Her günahın tövbesi kendi cinsindendir: Namazların tövbesi, kılmadıklarını kılmak; zekâtın tövbesi, vermediklerini vermek; orucun tövbesi ise tutmadıklarını tutmaktır; kul hakkı ise onu o kula vermektir, yani o kulla helalleşmektir.
Peki, günahlardan tövbe olmazsa ne olur? Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Mümin bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer o günahı hemen bırakıp tövbe ve istiğfar ederse, kalbi eski parlaklığına kavuşur. Günah işlemeye devam ederse siyah noktalar gittikçe çoğalır ve kalbini büsbütün kaplar. Bu siyah noktalar, Allah Teâlâ’nın: ‘Hayır hayır, onların işlediği günahlar kalplerini paslandırıp köreltmiştir.’ diye belirttiği pastır.”[4]
Muhterem Müslümanlar!
Tövbeyi geciktirmemek gerekir. Ya ölüm gelir tövbeyi gerçekleştirmeye vakit kalmaz; terk ettiği farzları kaza etmeye zaman kalmaz ya da insanlarla helalleşmeye imkân bulamaz.
Allah’tan af, mağfiret, bağışlanmak, dünya ve ahirette bizi huzura kavuşturmasını istiyorsak, günahları terk edelim. Fudayl b. Iyaz (r.a.)’ın dediği gibi; “Günahları terk etmeden Allah’tan af ve mağfiret istemek, yalancıların istiğfarıdır.” Belki “Allah’ım! Bize tövbe etmeyi ilham eyle!” diye dua ederiz.
Bununla birlikte, sadece günahları terk etmek yetmez, sâlih amelleri de işlemek gerekir. Çünkü cennete götürecek iki şeyin birisi günahları terk etmek, diğeri ise sâlih amelleri işlemektir. Rabbimiz bizi bunu başarmakta muvaffak eylesin. Âmin!
[1] Nûr suresi, 24:31
[2] En’âm suresi, 6:120
[3] Muttefakun Aleyh: Müslim, Müsâkât, 107; Buhârî, Îmân, 39
[4] İbn Mâce, Zühd, 29; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 297. Ayet: Mutaffifîn Suresi, 83:14