CUMA HUTBESİ
Hutbe: Günahlardan arınmak istiyor muyuz?
23 Kasım 2016Muhterem Kardeşlerim!
İnsan günah işlemeye meyillidir. Çünkü şeytanın ve kötülüğü emreden nefsin aldatmalarına kolayca kanabilir. Fakat, Rabbimiz bize tevbe gibi bir çıkış yolu, bir kurtuluş kapısı da hazırlamıştır. Tek iş bu yoldan gitmek, bu kapıdan geçmektir. Günahların affedilmesi için yapılan duaya, amele, gayrete tevbe denir ki, en güzeli de tevbe-i nasûh diye tanımlanır. Tevbe-i nasûh: En samimi bir şekilde günahlar için Rabbimizden özür dilemek ve bağışlanma niyaz etmektir. Bunun bir işareti, bir daha da günah işlememek, günaha giden yola bile uğramamaktır.
Değerli Cemaat!
Tevbeyi bize bizzat Rabbimiz emretmekte ve bunun da nasıl yapılacağını beyan etmektedir. Tahrîm suresinde Rabbimiz tevbe edenlere müjdeler de vadetmektedir. Ayette şöyle buyurulmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. ‘Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter.’ derler.”[1]
Ayetin de işaret ettiği gibi, tevbe ancak kalpten, gönülden yapılır. Bunun sonucunda bu günahlar silinir ve böylece kıyamet gününde utanmaktan kurtulur, Peygamberimiz ve diğer müminlerle beraber oluruz. O günde önden ve arkadan nurlar yolumuzu aydınlatır. Bu ne büyük bir müjdedir ki, sadece kulun gönülden Rabbine dua etmesi ile gerçek olur. İşin başı Rabb’e münacaatta bulunup, af dilemektir. Ve bir daha da o menhiyatı, günahları işlememektir.
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Ebû Bekir’e Allah’a nasıl tevbe etmesi, nasıl af ve mağfiret dilemesi gerektiğini öğretmiştir. Ebû Bekir Sıddık (r.a.) şöyle anlatıyor: Bir gün Allah resulü (s.a.v.)’e, “Namaz kılarken yapacağım bir duayı bana öğretir misin?” dedim. Bana şöyle söyle diye buyurdu: “Ey Allahım! Ben kendi kendime çok zulmettim. Senden başka benim günahlarımı affedecek kimse yoktur. Sen beni kendi katındaki mağfiretinle bağışla! Bana merhamet et! Çünkü sen bağışlayıp merhamet edensin!”[2]
Değerli Müminler!
İşte günahlardan arınmak isteyenlere yol budur. Kimse kendi gönlünden isteyerek, Allah huzurunda boyun eğerek af dilemeden, başkasının duasıyla günahlarını affettiremez. Zaten gönülden gelmeyen bir tevbe hemen bozulacak, hiç yapılmamış gibi olacaktır. Gönülden gelen, samimiyetle yapılan tevbe, aynı zamanda daha sonraki günahlara giden yolu da kapatacaktır. Günahlardan arınmanın yolu budur.
Rabbim bizleri günahlardan muhafaza eylesin, günahlarımızın bağışlanması için tevbe-i nasûhta bulunabilme iradesini bizlere versin! Amin!
[1] Tahrîm suresi, 66:8
[2] Buharî, Daavât, 23, H. No: 6326