Muhterem kardeşlerim,

İnsan hayatında ni­çin ya­ra­tıl­dık, ne­re­den gel­dik, ne­re­ye gi­di­yo­ruz? so­ru­la­rı­ çok önemli bir yer tutmuş ve insanoğlu tarih boyunca bu gizemli sorulara doğru cevap bulabilmek için durmadan kafa yormuştur. İçinden çıkamadığı bu sorulara çoğu zaman cevaplar bulamadan da göçüp gitmiştir. Akıl ve nakil yoluyla elde edilen ilimlerde kurtuluşu görenler biraz daha şanslı olmuşlar ve insanlar arasından seçilmiş Peygamberlerin getirdiği bilgilerden hareket eden akl-ı selim sahibi insanlar, bu sorulara cevap bulma imkanını daha kolay elde etmişlerdir. Bu soruların cevabı aynı zamanda insanın görev sınırlarını da belirleyen unsurlar olmuştur. Son Peygamber ve son kitap bu nakli bilgilerin en orjinal örneklerini bize sunarak bu soruların cevabını gayet veciz bir şekilde bize izah etmişlerdir.

Aziz kardeşlerim,

Kur’an’ın, kap­sam­lı ve ce­vap­lan­dı­rıl­ma­sı zor olan so­ru­la­rı açık ve kı­sa ayet­ler­le ce­vap­lan­dır­dı­ğı bir ger­çek­tir. İşte ni­çin ya­ra­tıl­dık? so­ru­su­nu Kur’an-ı Ke­rim, Mülk Sû­re­si’nin ilk iki aye­tin­de son derece açık bir ifade ile şöy­lece ce­vap­lan­dırıyor: “Mülk elin­de bu­lu­nan (Al­lah) ne yü­ce­dir. O, her şe­ye güç ye­ti­ren­dir. O , a’mel (dav­ra­nış ve ey­lem) ba­kı­mın­dan han­gi­ni­zin da­ha iyi (ve gü­zel) a’mel­ler ya­pa­ca­ğı­nı de­ne­mek için ölü­mü ve ha­ya­tı ya­rat­tı. O, üs­tün ve güç­lü olan­dır, çok ba­ğışÂ­la­yan­dır.” [67:1][67:2] Bu iki ayet, fi­lo­zof­la­rın cilt­ler do­lu­su ki­tap­la an­lat­ma­ya ça­lışÂ­tı­ğı so­ru­la­rı kı­sa ve net bir ifa­dey­le açık­lıyor. Mülk, güç ve kuv­vet sa­hi­bi olan Al­lah her şe­ye Kâ­dir’dir. Ve­ren, alan, ge­ti­ren ve gö­tü­ren O’dur. O, ölü­mü ve ha­ya­tı in­sa­nı im­ti­han et­mek için ya­rat­mışÂ­tır. Bu ne­den­le dün­ya ebe­di kal­ma ye­ri de­ğil­dir. Bel­li bir sü­re im­ti­han edil­me ye­ri­dir.

Muhterem kardeşlerim,

Ayetlere göre biz insanlar, “ahsen-i a’mal” dediğimiz en iyi işÂ­leri yapma kounusunda im­ti­han edil­mek­te­yiz. BaşÂ­ka bir ifa­dey­le, her­bi­ri­miz ve ara­mız­dan hangimiz, iba­de­ti­ni ve işi­ni en iyi yap­tı­ğı­mı­zı be­lirt­me hu­su­sun­da im­ti­han edil­mek­te­yiz. İmtihan edildiğimiz iyi işler ise bi­zi ilim­de doğ­ru­ya, si­ya­set­te ada­le­te, ik­ti­sat­ta fay­da­lı ve ya­rar­lı­ya, ah­lâk ve sa­nat­ta iyi ve gü­ze­le gö­tü­ren bü­tün uğ­ra­şı ve gay­ret­le­ri içine alır. Bu tür uğ­ra­şı­lar, en iyi işÂ­ler; ya­ni ah­sen-i a’mel‘ler­dir. Bu aye­te da­ya­na­rak, dün­ya­da, ha­ya­tı bo­yun­ca iyi işÂ­ler ya­pan­lar im­ti­ha­nı ka­za­na­cak­lar ve ahi­ret­te Al­lah’ın son­suz mü­ka­fa­tı­nı hak ede­cek­ler­dir. İyi işÂ­le­ri ya­pan in­san­lar­dan olu­şan in­san­lar, bu dün­ya­da ba­rı­şı sağ­la­ya­cak (a’mel-i sa­lih) ve yer yü­zün­de boz­gun­cu­luk (fe­sat) çı­kar­ma­ya­cak­lar­dır.

Muhterem kardeşlerim,

Biz Müs­lü­manlar ola­rak bu dün­ya ha­ya­tı­nın boş ve amaç­sız ol­du­ğu­nu ka­bul et­mi­yo­ruz. Do­ğum­la başÂ­la­yan ve ölüm­le nok­ta­la­nan bu ha­yat, im­ti­han edil­mek üze­re bi­ze ve­ri­len bir fır­sat­tır. Öy­ley­se bu fır­sa­tı iyi de­ğer­len­dir­me­li­yiz. İn­sa­na, Al­lah’ın ver­di­ği en bü­yük ni­met­ler­den bi­ri, ha­ya­tı­mı­zın sü­re­si­ni be­lir­le­yen za­man­dır. Bu öy­le bir ni­met­tir ki, geçen sa­ni­ye­si­ni ge­ri ge­ti­re­me­yiz. Za­ma­nı­mı­zı iyi de­ğer­len­di­rir isek, bir çok bil­gi, ni­met ve ser­vet el­de ede­bi­li­riz. Fa­kat hiç­bir ser­vet­le, ge­çen za­ma­nı tek­rar ge­ri ge­ti­re­me­yiz. Onun için de “in­san­la­rın en ha­yır­lı­sı­nın in­san­la­ra fay­da­lı olan­dır” il­ke­si­ni bize öğ­re­ten Allah’ın Re­su­lu Mu­ham­med Mustafa (sav) efendimizin de bu teşviki ile hayırlı ameller işlemeye devam edelim. İyi işler ki yukarda çerçevesini çizdiğimiz, doğ­ru­, adil, fay­da­lı, ya­rar­lı­, iyi ve gü­ze­le dair ne varsa orada kendimizi geliştirelim. Çünkü biz denge dininin mensuplarıyız; yaptığımız her iş dengeli, faydalı ve hayırlı olmalıdır. İçinde bulunduğumuz toplumun bütün insanları bizden bunları görmeli ve bizim o toplumlarda varlığımız o topluma hayat bağışlamalı ve biz imtihanı kazanan mutlu insanlardan olmalıyız.

IGMG İrşad Başkanlığı