CUMA HUTBESİ

Hutbe: Bu Cami Benim!

11 Temmuz 2014

Muhterem Müslümanlar!

Özellikle şu ramazan ayında cemaatle teravihlerimizi kıldığımız, iftarlarımızı yaptığımız, her cuma büyük bir coşku ile bir araya geldiğimiz bu cami, hepimizindir. Öyleyse, bu camiye sahip çıkmak, bu camiye üye olmak da hepimizin görevidir. Rabbimiz’e kulluğumuzu arz ettiğimiz camilerimiz, aynı zamanda çocuklarımızın İslami kimlik ve kişiliğinin oluşması ve korunması için vardır. Bizi, bir araya getiren bu caminin yaşayabilmesi, daha da geliştirilmesi, hizmetlerin artarak devam etmesi; bizlerin buraya aidiyetiyle, yani üyeliği ile mümkün olacaktır. Eğer bugün ben burada olmaz isem, yarın ne benim çocuklarım, ne de torunlarım burada olacaktır. Böylesi ağır bir sorumluluğun altına giremeyiz.

Değerli Müminler!

Bir Müslüman, üye olduğu camide yapılmış olan bütün hayırlı hizmetlerden, vefatından sonra bile faydalanır ve amel defterlerine hayır ve hasenat yazılmaya devam eder. Camiye üye olan Müslüman’ın, ailesine huzur, mallarına bereket gelir; “Kişi  kardeşine yardım ettiği müddetçe Allah da ona yardım eder.”[1] hadisinde bildirilen müjdeye nail olur. Camiler, güzelliklerin yayılması ve toplumun faydası için var olan kurumlardır. Bu hayır kurumlarına üye olan Müslümanlar da güzelliklerin yayılması ve toplumun faydası için çalışan bir cemaate dâhil olacakları için Allah katında büyük bir şerefe kavuşacaklardır. Camilerimizde Kur’an öğretiliyor, sünnet öğretiliyor. Eğitimler, yapılıyor; konferanslar veriliyor. Toplum ıslah edilmeye çalışılıyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Kim ümmetimin fesada uğradığı zamanda sünnetime uyarsa, yüz şehit sevabı kazanır.”[2] hadîs-i şerifinin müjdesine, camilere sahip çıkan Müslümanlar ulaşmış olurlar.

Aziz Kardeşlerim,

Âyet-i kerîmede, Rabbimiz, Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder.”[3] buyuruyor. Bizler, bu ayetin tarifinde var mıyız, yok muyuz ona bakacağız. Eğer yok isek hemen bu tarifin içinde yer almak için harekete geçeceğiz.

Muhterem Cemaat!

İçinde kadın/erkek, yaşlı/genç/çocuk demeden bir kardeşler topluluğu oluşturduğumuz, neslimizin Müslüman olma şuuruna erişmesine vesile olan, onları alıp eğitip yetiştiren camilerimizi nasıl yalnız bırakabiliriz ki?

Aziz Kardeşlerim!

Şu ifadeleri aklımızdan çıkarmamalıyız: Bu cami benim! Ben burada, Allah’ın evi olan Kâbe’nin bir şubesi konumundaki bu camide kendimi görüyorum. Burada Allah’ın adı anılıyor, Allah’a ibadet ediliyor. Allah’ın kelamı öğreniliyor. Ben nasıl olur da buradaki vaaz ve nasihatlerden, Allah’ın huzuruna yönelmiş kardeşler topluluğundan uzak durabilirim?

Buraya gelirken attığımız her adımın bile Rabbimiz’in katında bir değeri var ise, bu caminin yaşatılması ve gelecek nesillerimize paha biçilmez bir miras olarak bırakılmasının elbette ki bir değeri, sevabı olacaktır. Biliyoruz ki, bizler bu dünyayı terk edip dâr-ı bekaya yolcu edildiğimizde dahi arkamızdan sevaplarımızın akacağı bir sadaka-i câriyemiz olacaktır bu camimiz. Miras olarak bu camimizi bizden devralacak nesillerimiz, bu camimiz sebebiyle bizleri arkamızdan rahmetle anacaklardır. Bundan dolayıdır ki, az önce zikrettiğimiz âyet-i kerîmenin de haber verdiği bir Müslüman niyet ve arzusuyla, camilerimizin imarında bizim de payımız olsun istiyorsak, camilerimize üye olalım ve üyeler bulalım.


[1] Taberânî, 5/118, H. No: 4802

[2] Taberânî, Mu’cemu’l Evsat, 12/150, H. No: 5572

[3] Tevbe suresi,  9:18

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com