CUMA HUTBESİ
Hutbe – Son nefese kadar gayretle güzel amele koşmak
19 Mayıs 2006Muhterem müminler!
Kâinatta her şey bir gaye ve hedef için varedilmiştir. Her bir mahlûk planlandığı gibi bu gaye ve hedefe ulaşmak için hareket eder. İnsan özel yaratılmış bir varlık olması nedeniyle onun da yaratılış gaye ve hedefi vardır. O da hayatta kaldığı sürece Allah’a kulluk, diğer yaratıklara şefkat ve merhametle muamele etme gaye ve hedefine, uygun bir hayat sürecektir. Ancak insanoğlu hem akıl hem de nefis denen tahrik edici iki gücün kıskacında bazen bu yaratılış gayesinden uzaklaşır ve ters yöne çarkedebilir. İşte Yüce Yaratıcı bu sapmayı yeniden mecrasına döndürmek üzere bir yol haritası ortaya koyar, bu yol haritasını uygulayacak yine insanlar arasından örnek insanlar seçer. İnsanlığın sapan gaye ve hedefini yeniden doğru güzergâha, çevirmek üzere Allah’ın gönderdiği son talimat Kur’an-ı Kerim, son örnek insan da Hz. Muhammed Mustafa (sav)’dir. İnsan bu iki yol göstericinin yol haritasında yol alırsa yaratılış gayesini bulmuş olur. Ancak herşey sırat-ı müstakim denilen bu yola girmekle son bulmaz. Bu yola girdikten sonra, sabır ve azimle, son nefesine kadar, bu yolu canlı tutacak hayırlı hizmetlere devam etmek te gerekir.
Değerli kardeşlerim!
Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav), Allah’ın son peygamberi ve insanlığa son örnek olarak gönderilmiş ve insanın gaye ve hedefine ulaşması için, en güzel örnek olmuştur. Getirdiği son dinin en büyük numunesi olmuş ve bize bulduğumuz bu hak yolda nasıl hareket edeceğimize dair, çok güzel örnekler sunmuştur. O, bize son nefesimize kadar Rabbimize kulluk etme ve hayırlı çalışmalarda gayret noktasında, Rabbinden aldığı “ Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (HicrSuresi: 99); “Rabbinin adını an. Bütün varlığınla O’na yönel” (Müzzemmil Suresi:8) ayetlerinde temelini bulan emirleri, harfiyyen uygulamış, bize de tavsiye etmiştir. Hz. Aişe (ra) validemiz anlatıyor: “Allah’ın Rasulü (as), öyle çok ibadet yapardı ki, kıyamda durmaktan ayakları şişerdi. Bir gün O’na: -Ya Rasulallah niçin böyle yapıyorsun? Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetmiştir” deyince. Efendimiz (as), “Rabbine şükreden bir kul olmayayım mı?” diye cevap verdi.” (Buhari ve Müslim) Bir başka hadis-i şerifte ise, “Güzel amelleriyle beraber uzun ömürlü olan insanlar, insanlığın en hayırlısıdırlar“ (Tirmizi) buyurarak, bu defa sözle ömür boyu güzel ameller işlememizi tavsiye ediyor.
Aziz kardeşlerim,
Allah’ın Rasulü (as)’ın bizzat kendisinin örnekliğini yaptığı kulluk yolunda, bizler de O’nun birer ümmeti olarak aynı duyarlılığı göstermemiz gerekiyor. Böyle bir nimetten insanlığın büyük bir kısmının, yoksun olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bize bitmez-tükenmez gibi gelen bu ömür sermayesi, mutlaka bitecek ve tükenecektir. “Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal Suresi: 7-8) buyrulan bir dönem gelecek ve herkes hakettiğine kavuşacaktır. Ya sonsuz bir nimet yurdunda ebediyen saadet içinde olunacak; ya da sonsuz azap yurdunda acıların enva-ı çeşidine duçar olunacaktır. Elimizde sadece kısacık bir ömür sermayemiz var. Bu kısa ömür sermayemizi bereketlendirmek bizim elimizdedir. Yorulmadan, usanmadan, heyecanımızı yitirmeden, inandığımız değerlerden taviz vermeden, güzel işler yapmaya olan gayretlerimizi azaltmayacağız. Zor şey değil. Sadece Peygamberî uyarılara biraz daha duyarlıklı olmamız ve zamanımızı iyi planlamamız yeterli olacaktır. İşte bizi her an uyarması için başucumuzda bulundurulacak ve kulaklarımıza küpe olacak bir Peygamber uyarısı: “İki nimet var ki insanların çoğu onlar hakkında aldanmıştır: Sağlık ve boş vakittir” (Buhari) Fırsat elde iken tedbirimizi almalıyız. Her an eksilen sağlık ve ömür sermayemizi “zararın neresinden dönülürse orası kârdır” özdeyişinde olduğu gibi, hiç olmazsa bundan sonraki hayatımızı, daha verimli hale getirecek çalışmalarda bulunmalıyız. Dinimizi, davamızı, kardeşliklerimizi, sevgi ve muhabbetlerimizi daha da güçlendirecek gayretler içerisinde olmalıyız. Bilmeliyiz ki en büyük pişmanlık ahiret pişmanlığı, en büyük sevinç te yine ahirette elde edilecek sevinçtir.
Önemli Not: Şimdiden 4 Haziran 2006 Pazar günü yapılacak kardeşlik ve dayanışma gününe katılıma hazırlıklarımızı tamamlayalım ve kardeşlik ve dayanışmaya en çok ihtiyacımız olduğu bu günde bunun en güzel örneğini sergileyelim. Milli Görüşçülere de zaten bu yakışır.
İGMG İRŞAD BAŞKANLIÄžI