CUMA HUTBESİ
Gerçek müminlerin özellikleri
22 Mart 2016Değerli Kardeşlerim!
Hutbemizin başında, bir kadirşinaslık olarak, bir hususu ifade etmek istiyoruz. Şöyle ki: Teşkilatımızın bir dönem Genel Başkanlığını yapan zor zamanların, muhabbet ve dava ve adamı Osman Yumakoğulları ağabeyimizin vefatını tehassür ile öğrenmiş bulunmaktayız. Cenab-ı Rabbu’l Aleminden rahmet niyaz ediyoruz. Bu dava uğrunda çok şeyinden, hatta hayatından bile fedakârlık eden Yumakoğulları, gönlümüzde yaşayacak, onun dava azmi, dava heyecanı, Müslümanları koruma yolunda verdiği mücadele bizlere ışık tutacaktır. Rabbimiz kendilerine gani gani rahmet eylesin. Ahiret yurdunda onu, bizlerle beraber Allah Rasülünün yanında olmayı nasip eylesin. İnşaallah bugün Cuma namazından sonra bu değerli büyüğümüz için gıyabî cenaze namazı kılacağız.
Aziz Cemaat!
Rabbimiz’in bizlere hayat rehberi olarak gönderdiği Kur’ân-ı Kerîm’in 23. suresi “Mu’minûn”, yani mü’minler ismini taşır. Bu surenin ilk 10 ayetinde müminlerin özellikleri sayılır. İlk ayet “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir.”[1] diye başlamaktadır. Sonra da bu kurtuluşun yollarını bildiren ayetler takip etmektedir.
Aziz Cemaat!
Bu ayetlere baktığımızda şöyle bir mümin tarifi görürüz:
Mümin namazında huşu içindedir.
Mümin faydasız, boş ve işe yaramaz işlerden yüz çevirir.
Mümin zekâtını verir.
Mümin namus ve iffetini korur, eşi haricinde mahrem yerlerini herkesten saklar. Mümin, bu sınırları aşmak istemez.
Mümin emaneti korur ve verdiği sözleri yerine getirir.
Mümin namazına riayet eder, namazını hiç ihmal etmez.
Muhterem Müslümanlar!
Müminin namazında huşu içinde olması, bu ibadeti önem vererek eda etmesi ve namazda Rabbi’ne ibadetten başka bir şey düşünmemesidir. Kıyamın, rükûnun, secdenin ve sonunda tahiyyatın anlamı ancak bu şekilde idrak edilebilir.
Müminin faydasız, boş ve işe yaramaz işlerden yüz çevirmesi, sadece amel-i sâlih ile meşgul olmasıdır. Her amelinin, her konuşmasının bir manası, bir hedefi olmasıdır.
Müminin zekâtını vermesi, Rabbimiz’in verdiği bunca nimetler karşısında malının, mülkünün belirli bir miktarını Allah rızası için vermesi ve sadakalarını da aksatmaması demektir.
Müminin namus ve iffetini koruması, iffetine zarar verecek her türlü davranıştan ve sözden uzak durması, gözünü haramdan sakınması ve tesettüre riayet etmesi demektir. Aynı şekilde başkalarının namusuna zarar getirecek davranışlardan da sakınmasıdır.
İşte mümin bu sınırları aşmaz, aşmamalıdır.
Değerli Müslümanlar!
Mümin kimsenin emaneti koruması ve verdiği sözleri yerine getirmesi kendisinin güvenilir bir kimse olduğunu gösterir. İmanı onu emanete hıyanetten alıkoyar. Mümin, bir kimseye söz verdiğinde o sözünü mutlaka yerine getirir.
Mümin namazına devam eder ve namazın vakti geldiğinde, nasıl namaz kılınması gerekiyorsa o şekilde namazını eda eder.
Öte yandan, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in buyurduğu gibi: “Mümin, insanların canları ve malları konusunda kendisinden güvende olduğu kimsedir.”[2]
Muhterem Cemaat!
Bir müminin bunlara benzer daha birçok özelliği vardır. Bu özellikler hem dünya hem de ahirette kurtuluşa vesile olacak olan özelliklerdir. Bu manada, Rabbimiz’in Tevbe suresinde bildirdiği özelliklere de değinerek hutbemizi bitirelim. Orada şöyle buyurulmaktadır: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler, Allah’a ve resulüne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır…”[3]
[1] Mu’minûn suresi, 23:1-3
[2] İbn Mâce, Fiten, 9; H. No: 3934
[3] Tevbe suresi, 9:71