İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’deki nüfusun başka bölgelere yerleştirilmesi ve bölgenin ABD’ye katılması şeklindeki ifadeleri sebebiyle bir açıklama yaptı. “Uluslararası toplumu, Trump’ın Gazze’ye yönelik planlarına kesin bir şekilde karşı çıkmaya çağırıyoruz. Bu planlar asla gerçeğe dönüşmemelidir.” diyen Ergün sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gazze’de yaşanan kâbusta bir sonraki aşamaya geçiliyor. Donald Trump’ın planları dehşet verici. Bu planlar uluslararası hukukun temel ilkelerinin açık bir ihlali niteliğindedir ve bölgede barış umutlarını ortadan kaldıracaktır. Trump açıklamalarını gerçekleştirecek olursa, bu insani bir felaket ve hayal bile edilemeyecek boyutlarda demografik bir müdahale olacaktır. Bu etnik temizlikle eşdeğer bir uygulamadır.

Etnik grupların sınır dışı edilmesi, insanlığa karşı işlenen suçları cezalandıran Roma Statüsü’nün 7. maddesinin açıkça ihlali anlamına gelirken, niyete bağlı olarak bu, 6. madde kapsamında soykırım olarak bile değerlendirilebilir. Ayrıca böyle bir önlem, korunan kişilerin zorla yeniden yerleştirilmesini kesinlikle yasaklayan Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 49. maddesine açıkça aykırıdır. Uluslararası hukukun bu normları müzakere edilebilir nitelikte olmayıp, medeni ve adil bir dünya düzeninin temelini teşkil etmektedir.

Trump’ın planlarını gerçekten uygulaması bir yana, sadece buna müsamaha göstermesi bile insan haklarına ve uluslararası hukuk düzenine affedilemez bir saldırı olacaktır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin daha güçlü bir şekilde harekete geçmesi ve kendisine destek veren devletleri sorumlu tutması artık daha da acil bir gerekliliktir.

Aynı zamanda ABD kurumları da uluslararası hukukun temel ilkelerinin ihlal edilmesinin önlenmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir siyasinin, İkinci Dünya Savaşı’nın dehşetinden sonra özenle inşa edilen küresel normları göz ardı etmesine izin verilemez.             

Uluslararası toplum buna artık sessiz kalamaz, kalmamalı. Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere tüm ülkeler açık ve net bir şekilde hukuktan yana tavır almak zorundadır.

Bu durumda sessiz kalan ya da tereddüt eden herkes bu suça ortak olur. İnsan hakları, uluslararası hukuk ve adil bir dünya düzeninin geleceği için net bir duruş ve kararlı bir eylem gerektiren bir zamandayız.”