“Nasıl ki, bu gecede inmeye başlayan Kur’an’ın ayetleri, cehaletin ve zulmün kol gezdiği dünyayı aydınlatmak için sönmemek üzere bir nur olarak inmiş ise, işte o ayetler bugün de bizim dünyamızı aydınlatacaktır. Bir ömre bedel bir gece olan bu gecenin kıymetini bilmek, ancak gereği gibi değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Zira Allah kelamı bizim hayatımıza, ömrümüze indiğinde, yani hayatımızı yönlendirdiğinde bize katacağı değerleri şu insanlık idrakimizle ölçebilecek durumda değiliz.

Özellikle, Gazze’de, Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta insanlar katledilirken, Myanmar’da toplama kamplarında aç, susuz bırakılırken, yüreğimiz kan ağlarken, yol ışığımız Kur’an olacaktır. Dolayısıyla, bir anda, bin ayda işlenecek amel-i sâlihe bedel olacak olan bu geceyi idrak edebilmenin en önemli şartı, Kur’an’a ve bu Kur’an’ı açıklayan Allah resulünün sünnetine göre bir hayat sürmektir. Kur’an’ı hayatımıza taşıyamıyorsak, onu yaşantımızın merkezine oturtamıyorsak, binlerce Kadir Gecesi gelip geçse de hiçbir anlamı olmayacaktır. Öylesi geçen Kadir Geceleri ne dünyamızı ne de ahiretimizi aydınlatacaktır.

Kadir Gecesi aynı zamanda teşkilatımız tarafından, mazlum ve mağdurlarla dayanışma gecesi olarak idrak ediliyor. Dolayısıyla, Rabbimiz’e bir şükür arzı olmak üzere, gerek imkânsızlıkları, gerekse gördükleri zulümler sebebiyle bu mübarek Kadir Gecesi’ni dahi idrak edemeyecek durumda olan ihtiyaç sahibi insanları da düşünecek, onlara merhamet elimizi uzatacağız. İnsanlığın adaletsizliklere ve zulme maruz kaldığı, özellikle de İslam ümmetinin çok büyük sıkıntılar içerisinde bulunduğu bu zamanlarda, bu geceki görevlerimizi yerine getirmemiz bizler için çok büyük bir sorumluluktur.

Cenâb-ı Hak’tan Kadir Gecesi’ni hakkıyla idrak edebilmeyi ihsan etmesini ve bu gece hürmetine, özellikle İslam coğrafyasında hissedilen acının son bulmasını niyaz ediyoruz.”