CUMA HUTBESİ
Dua Adabı
29 Ağustos 2024Muhterem Müminler!
Kelime anlamı itibarıyla dua, çağırmak, yakarmak, istemek demektir. Duadan maksat, insanın istek ve arzusunu, hâl ve durumunu Allah’a arz etmesi ve Ona niyazda bulunmasıdır. Durum böyle olunca, dua, Allah ile kul arasında tam bir diyalog anlamı taşır. Bu özel bağ, Cenâb-ı Hakk’ın da kullarından istediği ve beklediği bir ibadettir. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.”[1] Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de dua etmekle ilgili olarak, duanın ibadetin özü ve rahmet kapılarının kilitlerini açmaya kuvvetli bir vesile olduğunu ifade etmiş ve bizi dua etmeye teşvik etmiştir. Bu manada, bir hadîs-i şerifte de zikredildiği üzere, “Allah Teâlâ katında duadan daha kıymetli bir şey yoktur.”[2]
Değerli Kardeşlerim!
Rahmet kapılarının anahtarı, ibadetlerin en faziletlisi ve Allah katında en değerli ibadet olan dua etmeyi hiçbir zaman aksatmamalıyız. Bize şah damarımızdan daha yakın olan Rabbimize hâlimizi arz etmemiz, zorluklarımızın kolaylaşıp çözülmesi için Ona yakarmamız, çalınacak kapıların en umutlusu olan Allah’a yönelmemiz bir kulluk görevidir. Cenâb-ı Zülcelal şöyle buyuruyor: “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”[3] Bize bu kadar yakın olan Rabbimize önce uyanık ve ince-kırık kalplerle hâlimizi arz etmeliyiz. Dua ederken de yine Yüce Allah’ın, “Onlardan, ‘Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru.’ diyenler de vardır.”[4] buyurduğu gibi hem dünyanın hem de ahiretin en güzel nimetlerini ve cehennem azabından kurtuluşu dileyelim. Karşılaşacağımız bütün sıkıntılarımızın çaresini Rabbimizden dileyelim.
Kıymetli Cemaat!
Şahsımız için olduğu gibi ailemiz, eşimiz, dostumuz ve bütün ümmet-i Muhammed için de aynı güzellikleri talep edelim, her türlü bela ve musibetten kurtuluş için niyazda bulunalım. Çünkü kul olarak biz her durumumuzu Allah’a arz ettiğimizde Rabbimize şu sadakati ve güveni göstermiş oluyoruz: Rabbim! Benim dayandığım kendi cılız varlığım, yetersiz ve sınırlı fiillerim değil, yalnızca her şeye kadir olan Senin sınırsız kudretindir! Bu bizim Allah’ın yüceliğini tasdik edişimiz ve kendi âcizliğimizi itiraf edişimizdir. Bu duruş da yalnızca zor durumlarda sergilediğimiz bir duruş değil, kulluğumuzun gereği olan bir duruş olmalıdır. Zira Resûlullah (s.a.v.) zor zamanlarda duaların kabul olması için geniş ve iyi zamanlarda daha fazla dua etmemizi söylemekte, “Sıkıntılı iken duasının kabul edilmesini isteyen kimse, refahta iken çok dua etsin!”[5] diye buyurmaktadır.
Aziz Kardeşlerim!
Hutbemizi kısa bir dua ile bitirelim: “Subhâne Rabbiye’l aliyyi’l a’le’l vehhâb! Allah’ım, hâlimiz sana malumdur, Rahmetinle bizleri bağışla, yardımı üzerimizden esirgeme Allah’ım! İslam ümmeti ve tüm insanlık olarak zorlu günlerden geçmekteyiz. Bütün zorluklarımızı kolaylaştır, sıkıntılarımızı gider, şer olarak görülenleri sen hayra dönüştür Allah’ım! Yâ Rabbi! Mukaddes ve mübarek değerlerimizi, beldelerimizi, yaşadığımız vatanlarımızı her türlü kargaşadan, fitneden, tehdit ve saldırılardan muhafaza eyle. Yaşadığımız dünyayı yaşanabilir bir yurda dönüştürecek çabalarda bizleri de öncülerden eyle Allah’ım! Yâ Rabbi, hem Gazze hem Doğu Türkistan hem de tüm mazlum ve mağdur coğrafyalarda yaşayan kardeşlerimize, bütün ezilenlere yardım eyle! İnsanlığın huzur ve barışı için hizmet edenleri, kardeşlik için mesai sarf edenleri muvaffak eyle Allah’ım! Bizleri ve bütün ümmet-i Muhammed’i hem İslam âlemine hem de insanlığa hayırlı ve faydalı işler yapmaya muvaffak eyle Allah’ım!
Ya Rabbi! Bizi ve neslimizi yüce Kur’an’a ve aziz dinine hizmet eden, son nefesini bu iman ve ikrar ile tamamlayan kullarından eyle! Amin!”
Değerli Kardeşlerim!
Solingen’de meydana gelen alçakça bir saldırıda birçok masum insan hayatını kaybetti veya yaralandı. Bu saldırı herhangi birimize, çocuklarımıza, ailelerimize ve dostlarımıza yönelik de olabilirdi ve aslında oldu da. Toplumumuzun merkezinden insanlar hedef alındı. Bu olay bizi derinden yaraladı. İnsan hayatını bu şekilde sinsice hedef alanların her türlü değerden yoksun olduğu aşikârdır.
Yaşamını yitirenlerin ailelerine güç ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Hazreti Ali Efendimiz şöyle buyurur: “Bütün Müslümanlar dinde kardeşlerimizdir ve Müslüman olmayan herkes insanlıkta bizim kardeşimizdir.” Bu hikmetli söz camiamızın değerlerini kısa ve net bir şekilde ifade ediyor. Bu nedenle bu vahşeti en şiddetli biçimde kınıyoruz. Allah yakınlarını kaybedenlere, yaralılara ve olaydan etkilenen herkese güç ve sabır versin.
[1] Mü’min suresi, 40:60
[2] Tirmizî, Deavât, 1
[3] Bakara suresi, 2:186
[4] Bakara suresi, 2:201
[5] Tirmizî, De’avât, 9, Hadis No: 3382