“Bizi bir bayram gününe daha ulaştıran Allah’a hamdü senâlar ederiz. Bizler sağlık, sıhhat ve afiyet içinde oruçlarımızı tutmuş, namazlarımızı kılmış, zekât ve fitrelerimizi vermiş, nefsimizi tam bir terbiye ikliminden geçmiş olarak bu güne ulaşmış bulunmaktayız. Yapılacak duaların kabul edileceği müjdelenen gecelerden olan bayrama kavuşuyoruz. Mübarek ayları ve günleri geride bırakmanın hüznünü yaşarken, bayrama kavuşmanın sevincini yaşıyoruz. Cenâb-ı Hak bugünleri hem bizim hem de bütün insanlık için hayırlara vesile kılsın inşallah.

Mübarek ramazan ayı boyunca açlıkla, susuzlukla, tiryakliklerimizle, kısacası nefsimizle mücadele ettik. Sonunda bu neşe, sevinç, selamet ve esenlik dolu bayrama vasıl olduk. Sabrın zafer olduğuna inandık. Dilimizden kötü söz çıkmaması için sustuk. Aç ve susuz kalırken, her zaman aç ve susuz kalanların hâlleri ile hemhal olduk. Onların yıl boyunca çekmiş oldukları ıztırapları anlamaya çalıştık. Müslümanlar olarak karınca kararınca aç, açık, muhtaç, yetim ve kimsesizlerin yanında olmaya çalıştık. Onları da sevindirmeyi hedef edindik. 

Ramazan ayı boyunca da hız kesmeyen ve içimizi kavuran insanlık dışı zulüm ve işkenceler sebebiyle her ne kadar bayramı buruk karşılamış olsak da bayramın bizden beklediği görevlerimizi yerine getirmekten kendimizi alıkoymamamız gerekmektedir. İdrak ettiğimiz bayramımız, bütün insanlık adına da bir ümit kıvılcımı olmalıdır.  Dünyanın hem her coğrafyasında, farklı dil, farklı ırk, farklı yaş ve kültüre mensup Müslümanların paylaşmış olduğu bu sevinç halkasının, merhamet kuraklığı çeken insanlık için, yeniden tutuşturulmuş bir rahmet meşalesi olmasını Allah’tan niyaz ediyoruz. Bayramın rahmet meşalesinin, dünyanın huzurunu bozan ırkçılığın ve ayrımcılığın, insanlığı aç ve yoksul bırakan sömürgeciliğin sona erdiği günler olmasını umuyoruz. Bu bayram, diğergam olanların, veren ellerin, yetim ve öksüzü itip kakmayan insanların sayılarının çoğalmasına vesile olsun inşallah.

O hâlde birer Müslüman olarak, bayram günlerinde yapmak durumunda olduğumuz görevlerimizi yerine getirelim. Bayramın sevincini ve coşkusunu önce kendimiz hissedelim. Sonra da onun müjdelerini, gönülden gönüle, evden eve, şehirden şehre, ülkeden ülkeye ulaştıralım. Ana-babalarımızı; ailemizi, çocuklarımızı, eş ve dostlarımızı, bayramın coşkusuyla tanıştıralım. Büyük küçük demeden herkesle bayramlaşmaya çalışalım. Kırgın gönülleri, yorgun düşmüş yürekleri tamir edelim. Varsa hastaları ziyaret edelim. Dünyanın muhtelif yerlerinde zorda, darda ve sıkıntıda olan bütün kardeşlerimize dualar edelim.

Bütün bu duygu ve düşüncelerimle, bütün kardeşlerimizin ve tüm İslam âleminin mübarek Ramazan Bayramı’nı bir kez daha tebrik ediyorum. Bayramın, bütün İslam âlemi ve insanlık için gerçek manada bir bayram sevincine dönüşmesini yüce Rabbimden niyaz ediyorum.’