“En azından Norveç’teki saldırılar sonrasında, hangi şekilde olursa olsun terörizmin bir dininin olmadığı anlaşılması gerekirdi. Bu bağlamda Başbakan’ın Federal Kriminal Dairesi’nin 60. yılı vesilesiyle yaptığı konuşmada hangi sebeple halen daha ‘İslamcı’ terörden söz ettiğini anlamak mümkün değil. Angela Merkel’in Norveçli saldırgan Anders Behring Breivik’i dini mensubiyetine atıfta bulunmaktan sakınarak- ki doğru olan da budur –  yalnızca ‘saldırgan’ olarak nitelemesi manidardır. Sayın Başbakanın bu hassasiyeti neden Müslümanların karıştığı şiddet olaylarında göstermediği ise kendisinin bir sırrı gibi görünüyor.

Kim tarafından, kime karşı ve hangi şekilde olursa olsun bizler şiddet ve terör saldırıları arasında fark gözetmemeliyiz. Şiddet ve terör saldırılarında, Müslümanların, Hristiyanların, ya da başka din veya dünya görüşüne sahip insanların yaptığı saldırıları birbirinden farklıymış gibi  dile getiren bir söylem, insanların ‘iyi’ ve ‘kötü’ teröristlerden söz etmeye başlamasını kaçınılmaz kılacaktır.

Oslo terör saldırısının ardından Sayın Başbakan yaptığı ilk değerlendirmesinde, insani nefretin açık bir şekilde ortaya çıktığını ve toplumca ortak düşmanımız olarak nitelediği bu nefretin karşısında durmamız gerektiğini belirtmişti. O zaman, şimdi yeniden kullanılan söylemden uzak, Alman Güvenlik Birimleri içerisinde zorunlu olan konsepsiyonel değişim konusunda yol gösterici olabilecek doğru sözleri de bulmuştu. Sayın Başbakan aslında bundan geri adım atmamalı.”

Arka Plan:

Angela Merkel 18.08.2011 tarihinde Wİesbaden’de yaptığı konuşmada “Günümüzde terörün pek çok yüzü vardır” diyerek “İslamcı teröristler” ve “Norveç saldırganından” bahsetmişti.