Cemiyet Haberleri
Ümmetin Kurban sevinci…
25 Şubat 2007İslam Toplumu Millî Görüş Kurban Kampanyası, her yıl olduğu gibi bu yıl da ümmetin Kurban bayramındaki sevincine ortak oldu. Bölge Sosyal Hizmetler Başkanları ve Kurban kesim ve dağıtım görevlilerinin getirdiği raporlara göre, bu seneki kurban kampanyasında 63 bin 615 Kurban bağışı gerçekleşirken, gidilen ülke ve bölgelerde 84 bin 560 adet kurban kesim ve dağıtımı gerçekleştirildi.
Müslümanların yüzünü güldüren kampanya
Kurban Kampanyası’nın gerçekleştirildiği ülkelerde, büyük bir sevgi ve kardeşlik heyecanı içinde karşılanan IGMG Kurban kesim ve dağıtım görevlileri, anlattıkları duygulu anlarla bu kampanyanın İslam ümmetinin ortak heyecanını artırdığını ve kardeşlik duygularını kuvvetlendirdiğini belirtiyorlar. Her bir görevli gittiği ülke ve bölge ile ilgili rapor hazırlayarak döndü. Gelecek ve daha sonraki senelerde görevli olarak gideceklere yol gösterici olacak olan ve gerekli bilgileri içeren bu raporlara bir göz attığınızda insanın heyecanı bir kat daha artıyor.
Bu kampanyaya katılarak, görevli olarak gidip kesim ve dağıtımını, pek çok çetin şartlara rağmen bihakkın yerine getiren kardeşlerimize bu yüzden teşekkürü bir borç bilirken, Cenab-ı Hakk’ın iki cihan saadeti bahşetmesini de niyaz ediyoruz.
Bu yazımızda ne yazık ki Kurban kampanyamızın gerçekleştiği bütün ülke ve bölgelerden tek tek bilgi veremeyeceğiz. Bu yüzden, hangi ülkeden başlayıp, hangi ile devam edeceğimiz konusunda kararsız kaldık. Yine de her hangi bir ülkeden başlamak zorundayız.
Balkanlardan, Kafkaslardan, Ortadoğu’dan, Uzakdoğu’dan, Afganistan, Pakistan, Keşmir’den, Kazakistan, Kırgızistan, Mogolistan Doğu Türkistan’dan… Türkiye’den, Yemen’den, Filistin, Lübnan’dan. Nereden başlayıp nere ile devam edelim? Burma-Arakan’dan, Endonezya, Açe’den, Mozambik’ten, Somali’den Etyopya’dan… Ya da, Sudan, Mali, Sierra Leone, ya da Ruanda, Birundi, Güney Afrika’dan. Yoksa Surinam, Gambiya, Senegal, Togo, Nijer, Nijerya, Çad, Kamerun veya Uganda’dan mı, Tanzanya’dan, Eritre’den Banladeş’ten Kuzey Irak’tan, Cezayir’den, Kırım’dan, Çeçenistan’dan, Azerbaycan’dan mı? Öylesine zor ki… Her bir görevlimizin canla başla çalışıp ulaştırdığı kurbanlarının hikâyesi kadar, yaşadıklarının, hissettiklerinin ve anlatamadıklarının da hikâyesi yazmaya, yazılmaya ve okunmaya değer.
Endonezya’ya Açe’ye giden kardeşlerimizin yeni bir sel felaketi ile karşılaşıp Kurban görevinden önce acilen, mağdur durumdaki insanlara bir şeyler ulaştırmak zorunda hissedip, kurban telaşesini bir kenara bırakarak yardım için koşuşturmaları ve Güney Doğu Asya’nın en uzak bölgelerinde Kurban kesmelerinden dolayı isterseniz oradan başlayalım.
“Terima Kasih Banyak” IGMG
Teşekkürler IGMG –
Günlerce süren şiddetli yağmurlar sonucu Kuzey-Sumatra’da Açe’nin birçok bölgesinde yıkıcı su baskınları, sel ve 100’ün üzerinde insanın hayatını kaybettiği toprak kaymaları meydana gelmişti. IGMG Endonezya kurban ekibi Ufuk Seçgin ve Necati Şentürk bir süre önce bölgeye gelerek kardeş organizasyon PKPU ile birlikte sel mağdurlarına acil yardım dağıttı.
Bazı zaman tehlikeli yollar ve trafik şartlarında altı saatlik yorucu ve olaylı bir araba yolculuğu sonrasında Açe’nin kuzeyinde selden tamamıyla tahrib olmuş Musholla Pante köyüne ulaşılır. Tüm köy kısa sürede sular altında kalmış. Köy halkından 1161 kişini yüksekte bulunan köy camisine ve güvenli komşu köylere sığınmışlar. Suların ancak üç gün sonra geri çekilmeye başlamasıyla köy sakinleri bir nevi rahatlamışlar. Köyün muhtarı Zaidin bizi köyün merkezindeki köy camisine getirdi yardımları buradan, dağıtma imkânı bulduk.
Bayram gününü ise Bayram namazımızı 10 binin üzerinde Müslüman ile birlikte 31 Aralık günü Bande Açe’nin merkez camii olan Beytül Rahman Camii’nin büyük meydanında açık havada eda ediyoruz. Bölgeyi harabeye çeviren ve yaklaşık 190.000 insanın hayatını kaybetmesine neden olan Tsunami felaketi sonrasında insanlar tekrar eski hayatlarına dönmeye çalışıyor. İnsanların çoğu yardım kuruluşları tarafından geçici olarak inşa edilen evlerde kalıyor. Bazıları ise tekrar yeni evler inşa ediyor ve Banda Açe’de, hareketli bir şekilde yeniden kalkınma faaliyetleri gerçekleşiyor.
IGMG’nin Banda Açe’deki bir süredir faaliyete geçmiş Yetimhane ve Eğitim Merkezi’ne gittiğimizde, kurban bayramı vesilesi ile bilgisayar sınıflarına alınan yeni bilgisayarlara sevinen ve orada kalan 32 çocuk ile karşılaştık. Her geçen gün çevre köylerden ve yetimhanelerden gelen çocuklarla bu sayının arttığını, ocak ayının sonuna kadar 50’ye ulaşacağını öğrendik. Yetimhane ve Eğitim Merkezi zaten çok sayıda çocuğa hizmet verecek büyüklüğe sahip. Çevre köylerin sakinlerine hazırlamış olduğumuz kurban paketlerini dağıttıktan sonra çocuklarla hep birlikte yemekhaneye geçerek yemek yedik.
Daha sonra ise, güneye ve doğuya doğru Endonezya’nın daha fakir bölgelerine doğru gidiyoruz. Bu bölgelerde insanlar öylesine fakirler ki, kendi yaptıkları teneke ya da kartondan kulübelerde yaşıyorlar. Çöplüklerden geçiniyorlar. Temiz suları olmadığı gibi tibbî imkânlardan da tamamıyla uzaklar. Yaptığımız yardımlar ve kurban dağıtımından sonra sevgiyle kucaklanıyor ve Terima Kasih Banyak IGMG- Teşekkürler IGMG diye uğurlanıyoruz. Gelirken bile, telefonlarımıza düşen Sms’ler hep böyleydi.
Şimdi de Afrika’ya dönelim. Batı Afrika’ya, köleliliğin ve kölelikten kurtuluşun mücadelesinin yaşandığı ama bir iç savaşta savaşmak istemeyen çocukların kolları ile bacaklarının bile kesilebildiği Aslan Yelesi’ne yani Sierra Leone’ye. Hollanda’dan Hüseyin Yanmaz kardeşimiz, pek çok görevlimizin anlattığı gibi, sevinç ve hasret gözyaşları ile karşılandığını anlattıktan sonra şöyle devam ediyor:
“Sierra Leone’de bizi bir beyaz olarak karşılarında görünce çocuklar korkup kaçıyordu. Çünkü ilk defa bir beyaz adamı yakından görüyorlardı. Ve onlar için beyaz adam, felaketten başka bir şey de değildi. Yanıma gelip ‘Apato (beyaz adam) senin yanında durup, sana dokunabilir miyim?’ diyor, dokunduktan sonra da ‘bizim gibi biriymişsin’ diyerek şaşkınlıklarını dile getiriyorlardı. İşte böylesine nice gerçekleri dinleyebilirsiniz, Kurban görevlilerimizden. Sierra Leone fakir değildir. Zengindir, insanlar neredeyse yağmur yağdığında elmasları sokaklardan toplarcasına zengindir. Zengindir zengin olmasına ama bir baktığınızda gördüğünüz manzara ürkütür sizi: Herkes fakir, yoksul ve birilerinin yardımına muhtaç… İşte sömürgeciliğin ve sömürge ruhunun, sömürge ahlakının insanları getirdiği durum budur.
Evet, der Erhan Özcan. Benim anlatacağım hikaye, adı öyle işte, hikaye değil gerçek, aynısıdır, der. Nijer’de size ne anlatayım ki!?? Yoksulluğu mu, zenginliği mi? Hangisini anlatayım. Her ikisi de var. Ama insanların tümü yoksul!!! IGMG olarak açtığımız, su kuyuları ve okulların bu ülke için ne kadar büyük bir önem ve değer taşıdığını görmek, yerinde incelemek, gerçektende şükretmemiz ve bulunduğumuz durumlara hamd etmemiz için bir sebeptir. Şöyle diyor Erhan Özcan: “IGMG Kurban kesim görevlisi olarak Lyon’dan Nijer’in başkenti Niamey’e ulaştığımızda, buradaki kardeşlerimiz bizi, geçen yılarda olduğu gibi yine samimiyetle karşıladılar. Bu ülkeye her gelişimizde dilleri, derilerinin renkleri ve kültürleriyle bizden farklı olan bu insanlarla, bizi, birbirimize bağlayan tek ve en önemli bağın İslam dini olması karşısında, yeniden hamd ediyor, şükrediyoruz, karşılıklı olarak ve şöyle ekliyor: “Ne yazık ki, başta Türkiye olmak üzere diğer İslam ülkelerinin, halkın neredeyse tamamının Müslüman olduğu Nijer’de bir elçiliğe sahip olmaması bizi düşündürüyor.
Dünyanın en önde gelen petrol üreticilerinden Nijerya’ya giden Celal Tüter ve Kenan Kaykun da aynı şeyleri anlatıyor: Zenginlik içinde yoksulluk. Celal Tüter ve Kenan Kaykun, bol petrol rezervlerinin bulunduğu Nijerya’nın ikinci büyük eyaleti Kano’da Kurban kesim ve dağıtımı için hazırlık çalışmaları yaparken, Kano, ülkenin en yoksul bölgesi olarak kalmış. Halkın büyük bir bölümü açlık sınırının altında yaşıyor, diyerek aktarıyorlar gözlemlerini. Bölge nüfusunun yüzde 70 gibi büyük bir bölümünün Müslüman olmasının, ülke zenginliklerinden payını alamamasındaki ana rol olduğu söyleniyor. Ama böylesi bayram günlerinde IGMG Kurban ekibinin bölgede bulunması, insanlarda tatlı bir telaş ve gönülleri okşayan bir sevinç meydana getiriyor. Herkes bizi kucaklıyor.
Buradan Hindukuş eteklerine inelim; Pakistan, Keşmir ve Afganistan’a. İbrahim Kaygısız ve Muhammed Ulu Başkanlığındaki heyetimizde 11 kişi vardı. Burada çalışmalarımızı, Hizmet Vakfı ve Hubeyb Vakfı ile birlikte yürütüyoruz. Pakistan muhalefet ve Cemaat-i İslami lideri Gazi Hüseyin Ahmeti ziyaret ediyoruz. İki yıldan beri, Rawalpindi Merkez Hapishanesi’nde, çeşitli sebeplerle hapishaneden çıkamayan mahkûmlara yaptığımız yardımları devam ettiriyoruz ve mahkûmları serbest bıraktırıyoruz. Kurban kesimi için de, Rawalpindi-İslamabad ve çevresi ile birlikte Lahor ve diğer bölgelere dağılıyoruz.
Keşmir Kurban Kampanyası’na önce Başbakan Sardar İskender Hayat Han’ı ziyaret ederek başlıyoruz. Sonra da ülkenin kuzeyinden, güneyine (Azad Keşmir’de, doğu-batı yoktur) kurban keseceğimiz yerlere dağılıyoruz. Muzafferabad, Mansehra, Bağ, Poonch, Kotli ve pek çok köy. Bayram Namazını başkent Muzafferabad’daki Merkez Camii’nde eda ederken, namaz öncesi cemaate vaaz veren imamın, özellikle Millî Görüş camiasına teşekkür etmesi bizi ayrıca duygulandırıyor. Geçen yılki depremden mağdur olanlarla, IGMG’nin yaptırdığı meskenleri ziyaret ediyoruz.
Afganistan için vize ABD hükümetinin sınırlamalarına bırakıldığı için alınamıyor. Fakat hala Pakistan’da milyonlarca Afganlı mülteci bulunduğu için, mültecilerin yoğun olarak yaşadıkları, Peşaver ve çevresindeki Afgan mülteci kamplarında kurbanlarımızı kesiyoruz.
Bu yaz aylarında İsrail saldırılarıyla yerle bir olan Lübnan’a geçtiğimizde de, İslam ümmetinin bir bayram vesilesi ile de olsa, bir araya gelmesinin önemini kalbimizin derinliklerinde hissediyoruz. Hiç tanımadığımız, tanışmadığımız insanlar bizleri bağırlarına basıyor, kucaklıyor, dua ediyor.
Lübnan, İsrail işgali sonrası Filistinlerin sığınmak zorunda kaldıkları ülkelerden biri de. Bu yüzden özellikle Başkent Beyrut ve çevresinde binlerce mülteci gettolarda yaşamak zorunda. 1982 yılındaki İsrail’in eski başbakanlarından ve zamanın savunma bakanı Ariel Şaron’ın desteklediği Sabra ve Şatilla katliamlarının da gerçekleştiği yer. İşte bu Filistinlilere şimdi, son 25 yıldan beri süren İsrail saldırılarından kaçmak zorunda kalan Lübnanlılar da eklenmiş. Bu şartlar altında, çeşitli kamp ve köylerde kurbanlarımızı kesiyoruz.
Lübnan’dan, isterseniz Bosna’ya geçelim. Acımasız bir savaşın izlerini hala atlatamayan Bosna’da, Gençlik teşkilatımızın görevlendirdiği gençler bu görevi yerine getiriyorlar. Önce şehitler ve garibler diyarı Srebrenica’ya gidilerek, belediye başkanı Abdurrahman Malkiç’in yardımlarıyla köyler dolaşılıyor, ihtiyaç sahipleri tesbit edilerek Kurbanlar dağıtılıyor. Srebrenica’lılar Millî Görüş’ü çok iyi tanıyorlar. Savaş esnasında olduğu gibi, savaş sonrasında uluslararası arenada da haklarının aranmasında, Millî Görüş’ü hep yanlarında buldular. Bunun için, bu camiaya gözyaşları içinde ama gerçekten de hulus-u kalb ile dua eden Srebrenicalı annelerin duaları gönüllerimizi daha genişletiyor. Ekibimizin bir kısmı, Visoko şehrine, bir kısmı Başkent Sarayova ve çevresine, bir kısmı, Mostar’a ve bir kısmı da Kuzey’e Banja Luka’ya hareket ediyor.
Republika Sırbska sınırları içinde yer alan ve Müslüman nüfusun büyük bir bölümünün hâlâ geri dönmediği Banja Luka şehrinde, Müftü ve müftülük ekibi ile kurbanlarımızı dağıtıyoruz. Bölgede, Müslüman halk bizleri aralarında bu bayramda da görünce bayramlarını bayram gibi yaşama sevinci ile dolup taşıyorlar.
Silahların gölgesinde Kurban Bayramı: Somali ve Etiyopya
Yaşar Cimşit ve Mehmet Güneştepe kardeşlerimizin Kurban kesim görevlisi olarak gittikleri iki ülke Etyopya ve Somali. Daha yolda iken Etyopya askerlerinin Somali’ye saldırıları arkasından da Amerikan birliklerinin yeni operasyonlar yapması, özellikle Somali’ye ulaşımı imkânsız hale getirmişti. Planlanan her yere gidilemese de savaş ve çatışmalar altında da görevlerini yerine getiren kardeşlerimiz, zaten savaş ve çatışmalar olmasa da bu bölge insanının her türlü yardıma ihtiyacı bulunduğunu bildiriyorlar. Savaş dolayısıyla her iki ülkede de insanlar yarın ne olac ağı nın endişesi içerisindeler. Büyük şehirlerin veya kasabaların etraflarına kurulmuş bulunan ot, naylon, karton veya teneke çadırlardan oluşan çadır kamplarının sayısı her geçen gün artıyor. Savaştan kaçmak için Kenya tarafına yönelen mültecilerin, bu ülkeye alınmadıkları haberi ile de sarsılıyoruz. Dolayısıyla, insanlar saldırılarda korunma altına alınacaklarına doğrudan hedef haline getiriliyorlar.
Tekrar biraz daha batıya doğru yönelip Çad ve Kamerun’a uğrayalım. Orta Afrika ülkelerinden Kamerun ve Çad’da halkın önemli bir kesimini Müslüman nüfus oluşturuyor. Çad’da halkın yarısı İslam dinine mensupken Kamerun’da nüfusun 5’te biri Müslüman. 6 kişilik IGMG-Kamerun-Çad Kurban heyetine Süleyman Yıldırım başkanlık yaptı. Kamerun’da 2112 ve Çad’da ise 1981 adet olmak üzere toplam 4093 kurban kesimi gerçekleştirildi Kurbanların dağıtımı, her iki ülkenin yoksulluk oranlarının daha yüksek olduğu köylerde yapıldı. Kurban çalışmasının dışında bu yıl ayrıca, 3 içme suyu kuyusu açtık ve eğitim yardımında bulunuldu. Eğitim yardımları arasında okul çantaları, defter ve kalemler, tekerlekli sandalyeler ve bir köyün 1 yıl boyunca görev yapacak imamının maaşı da verdiğimiz yardımlar arasındaydı. Bu ülkelerde eğitim materyalleri konusunda çok ciddî bir eksiklik var. Özellikle de köylerde görülen bu eksikliği gidermeye yönelik yardımların daha da artırılarak yapılması gerekiyor. Eğitim yardımı olarak yaptığımız kitap, çanta, kalem, defter, cetvel ve tebeşir gibi okul eğitimi için önemli olan eşyalarla, ilaç ve kıyafet yardımları da bulunduğumuz köylerde önemli bir ihtiyacı giderdi.
Afrika ortasından Asya’nın ortasına Kazakistan’a geçtiğimizde, iklimin soğukluğu karşısında insanların sıcaklığını hissediyorsunuz. Biraz da aynı dil ve kavim silsilesine mens up olmanın verdiği yakınlık ile olsa gerek, alışkın olmadığımız şiveye rağmen birbirimize çok yakın ısınıyoruz. Ramazan Başlık ve Bedri Gezer kardeşlerimiz, bağımsızlık sonrasında ayağa kalkma çabasına giren, ama gelir dağılımında büyük bir adaletsizliğin yaşandığında Kazakistan’da görevlerini ifa ettiler. Yetimhanelere, ihtiyarlar evine, yoksullar, kimsesizler, hapishaneler, hastaneler, yurtlarda ve evlerde kalan öğrenciler IGMG’nin gönderdiği kurbanların dağıtıldığı yer oldu.
Karadeniz’in kuzeyinde yer alan Ukrayna da artık her sene kurban dağıtımı yapılan ülkeler arasında yer alıyor. Ukrayna’da 48 milyonluk nüfusun %4’ünü oluşturan Tatar, Azeri, Ahıska, Çeçen ya da Arap kökenli yaklaşık 2 milyon Müslüman bulunuyor. Ülkede yaklaşık 200 cami ve 20 İslam merkezi bulunmakta. Ukrayna’nın en eski camii 100 yaşında. Ahıska Türkleri Ukrayna’nın doğusunda yaşıyor. Çiftçi olarak yaşamlarını sürdüren bu Müslüman nüfus ekonomik anlamda ülke standartlarının altında bir yaşam düzeyine sahip. Yüksek oranlarda görülen işsizlik büyük sorunların başında gelmektedir. Bayramı başkent Kiev’in 700 km doğusunda bulunan Donetsky şehri etrafında yaşayan Müslümanlarla geçiriyoruz.
Avrupa’nın doğusundan yenidünyaya geçip, geçen yıldan itibaren IGMG Kurban Kampanyası ile tanışan ve bir Orta/Güney Amerika ülkesi olan Surinam’a ulaşıyoruz. Surinam Müslümanlar Birliği Başkanı Michel Soubhan ile birlikte, organizemizi yapıyoruz. Dünyanın her yerinde karşılaştığımız, o, anlatılamayan ve ancak yaşanılarak ne olduğu hissedilebilen kardeşlik ve sevgi duygusunun yüceliğini burada yaşıyorsunuz. Müslüman olarak bir kez daha hamd ve şükrediyoruz. Bölgedeki diğer İslamî kuruluşlarla da görüşmelerde bulunuyoruz. Guyana İslam Merkezi Başkanı Fazeel M. Ferouz ile de görüşüyoruz.
Şimdi yeniden Uzak doğuya Hint alt kıtasının en altına inerek, bu yazımızı Sri Lanka ile bitirmek istiyoruz. Nereden başlarsak başlayalım, hangi ülkeden bahsedersek edelim, her ülkenin ve her bölgenin kendine göre bir hikâyesi var. Üzülerek belirtmek durumundayız ki, bu yazımızda her bölge ve ülkenin hikâyesini anlatamadık; yerimiz müsait olmadığı için.
23 seneden beri iç savaşın yaşandığı iki sene öncesinde bir Tsunami felaketi ile karşı karşıya kalan Sri Lanka’da Müslümanlar iç savaştan da etkilenmiş, Tsunamiden de. Ancak Müslümanlar iç savaşta taraf değiller. Savaşta taraf olan Tamillerin dilini konuşşalar da savaşı istemiyorlar. Fakat savaş dolayısıyla göç edip kamplarda yaşamak zorunda kalan Müslümanların sayısı da oldukça fazla. Tsunami dolayısıyla hayatını kaybedenlerin yarıdan fazlasını da Müslümanlar oluşturuyor. Tsunami dolayısıyla yapılan yeni yerleşim planlarında Müslümanların geleneksel hayat anlayışlarına yer verilmediği için Müslümanlar bir kez daha mağdur duruma düşmüşler. Müslümanlar geleneksel olarak, Cami merkezli mahallelerde veya köylerle oturuyorlar. Cami ve çevresi onların varlıklarının da güvencesi oluyor. Kimi şehirlerin Budistler tarafından kutsal kabul edilmesi sebebiyle bu şehirlerde Müslümanlara yerleşim imkânı verilmediği için de Müslümanlar mağdur duruma düşüyorlar. Ülkede rüşvet çok yaygın. Savaş ve Tsunami mağdurları için gönderilen yardımların önemli bir bölümü bürokrasiye takılıp kalıyor. Sri Lanka’da birbirini seven insanların yakınlık göstergesi olarak kucaklaşma geleneği olmadığı için kucaklaşmalarımızdan bahsedemeyeceğiz, ama buna rağmen bu sıcak ülkenin sıcak insanları tarafından kardeşâne ve sımsıcak karşılandığımızı bildirmek zorundayız.