İsviçre’deki minare yasağı referandumunu “skandal” olarak niteleyen İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, minare yapımı için referanduma gidilmesini; “Skandal olan sadece referandumdan çıkan sonuç değildir. İsviçre’de temel insan haklarının halk oyuna sunulması durumu, başlıbaşına insan haklarının evrensel geçerliliğinin ihlali anlamına gelmektedir” sözleriyle eleştirdi.

“İnsan hakları müzakare konusu yapılamaz – İsviçre’de buna dahil” tespitinde bulunan Üçüncü, “Dinin özgürce yaşanması temel anayasal  haktır. Bu hakkı sadece toplumun çoğunluğuna has kılmak ve azınlıkları dışarıda tutmak arzusu, insan haklarının korunması hususunun Avrupa’nın ortasında bile tam olarak kavranmamış olduğunu gösteriyor. Böyle vahim durumlarla bundan sonra sıkça karşılacağa benziyoruz” şeklinde konuştu.

Üçüncü ayrıca şunları söyledi, “Referandumda dikkati çeken husus, ırkçıların İsviçre toplumunun geleceğe dair gizli korkularını, ırkçı emelleri için kullanmakta başarılı olmalarıdır. Bu durum bizlerin, yani olan bitenin toplumsal dayanışma adına vahim sonuçlarından endişe eden herkesin, Avrupa’da İslam ve entegrasyon konularında yapılan tartışmalara ciddi ve eleştirel olarak bakmamız gerektiğini gösteriyor. Zira Avrupa’daki siyasi sorumlular ırkçı partilere zarar vermek  için yaptıkları şeylerle, İslam düşmanlığını geniş çevrelerde yayılmasını sağlıyorlar, bu da dünyada Avrupa’nın imajını zedeliyor.”

Üçüncü ayrıca, komşu ülkedeki kararı ciddiye alma çağrısında bulunan, halk oylamasından çıkan sonucun Almanya’da da yaygın olan “İslamlaşma” korkusunun bir ifadesi olduğunu savunan CDU’lu Wolfgang Bosbach’ı da eleştirdi. “Bosbach bu ifadeleriyle hoşgörüsüzlüğe pirim veriyor” diyen Üçüncü, Avrupa’nın “İslamlaşması” masalının ciddiye alınamayacağı, aksine Avrupa’nın sözde İslamlaştığı uyarılarında bulunan insanların, İslam ve Müslümanları dışlamaları ile  Avrupa’daki toplumsal barışı tehdit etmelerinin ciddiye alınması gerektiğini vurguladı.

Üçüncü son olarak, “İnsan hakları aynı zamanda azınlık haklarıdır, insanlıkları nedeniyle çoğunluğun kendine sınır getirmesidir. Bu insaniyetin olmadığı durumda anlayış göstermek zorunda değiliz. Dolayısıyla insan haklarının toplumda daha geniş kabul görmesine daha fazla değer vermeliyiz” şeklinde konuştu.