İRŞAD
“Amacımız Ehl-i sünnet anlayışının ve İslam düşüncesinin genç nesillere aktarılmasıdır.”
10 Nisan 2016IGMG İrşad Başkanlığı’nın düzenlediği İrşad panellerinin 5.’si Almanya’nın Duisburg şehrinde gerçekleştirildi. 9 Nisan’daki panelde alanında uzman akademisyenler “İmam Eş’arî ve Eş’arîlik” konusunu ele aldı.
İslam düşünce tarihinin en önde gelen simalarından biri şüphesiz İmam Ebu’l-Ha-san el-Eş’arî’dir. Aynı zamanda kendi ismi-ne atfen anılan Eş’arî mezhebinin de ku-rucusudur. Hem takipçileri hem de İslam düşüncesindeki ağırlıkları açısından Ehl-i sünnet’in en büyük fırkalarından biri Eş’arîliktir. Bu bilinçle, IGMG İrşad Başkanlığı tarafından 2012 yılından beri düzenlenen İrşad panellerinin 5.’sinde “İmam Eş’arî ve Eş’arîlik” konusu ele alındı. Almanya’nın Duisburg şehrinde düzenlenen panelde çoğunluğu ilahiyatçı, imam hatip, öğrenci ve akademisyenlerden oluşan dinleyici kitlesi alanında uzman akademisyenlerin konu hakkındaki tebliğlerini dinleme imkânı buldu.
Bremen Bölge İrşad Başkanı Bilal Güney’in Kur’an tilaveti ile açılışı yapılan panelde IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç bir selamlama konuşması yaptı. Yalınkılıç konuşmasında Kur’ân-ı Kerîm’in günümüz insanına ne söylediği sorusuyla başlarken, ilkinden İmam Eş’arî paneline kadar düzenlenen panellere atıfta bulunarak organizede katkısı bulunan ve katılım gösteren herkese teşekkür etti. “Teşkilatımıza yakışan bu ilmî toplantılarımız vesilesiyle Ehl-i sünnet’in ve İslam düşüncesinin bütün genişliği ile genç nesillere aktarılmasını amaçlıyoruz.” diyen İrşad Başkanı sözlerine şöyle devam etti: “Bilhassa İmam Eş’arî günümüzde bazı akımlar tarafından radikal görüşleri temellendirmek için suistimal edilmektedir. Hâlbuki bugün göreceğimiz üzere büyük imamın düşünce dünyası şuraya buraya mal edilemeyecek kadar geniştir.”
Panelin moderatörlüğünü Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Salih Aydın yaptı. Aydın açılış sunumunda şu ifadelerde bulundu: “Hiç şüphesiz asr-ı saâdet’te diğer ilimler gibi kelâm ilmi de henüz ortaya çıkmamıştı. Kur’an ayetleri ortaya çıkan amelî ve itikadi ihtiyaçlara göre peyderpey iniyor, problem-ler Hz. Peygamber’e götürülüyordu. Sahâbîlerin iman konularında sorular sormaları ve bu hususlarda duydukları şüphelerden rahatsız olmaları daha o zamandan bu konularda ihtiyacın doğmaya başladığını, kelam disiplininin doğuşuna doğru yürüyecek düşüncenin harekete geçtiğini göstermektedir. Fakat diğer disiplinler gibi kelam disiplini de öz toplumsal ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçları İslami usullerle giderme gayretinden doğmuş olup, sadece dış amillerin tesiriyle ve diğer kültürlere imrenilerek kotarılmış değildir.”
Aydın konuşmasının devamında kelam ilminin diğer İslami ilimlerle ilişkisinin çerçevesini çizdi: “Kelam ilminin neye, nasıl inanılması gerektiğiyle ilgili konuları içeren disiplinin özel adı oluşu, derece derece olmuştur. İlk başta, “ilim” teriminin karşıtı olarak, ilahiyatla ilgili bütün spekülatif alanları ve şeri pratik alanları bir bütün olarak ifade etmek için “fıkh” terimi kullanılmaktaydı. Daha sonra ilahiyatla ilgili spekülatif-nazari alanları ifade etmek üzere “el-fıkhu’l-ekber” tabiri kullanılmaya başlanmıştır. Bu nedenle “Dinde fıkıh ilimde fıkıhtan daha faziletlidir.” denilmiştir. Gayesel bir tanım olarak kelam ilmi deliller getirmek ve şüpheleri gidermek suretiyle dinî akidelerin ispatını sağlayan bir ilimdir. Temel hedefi savunmadır.”
Panelin ilk konuşmacısı Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Keskin oldu. Keskin sunumunda “İmam Eş’arî’nin Hayatı” başlığı altında, Eş’arî’nin yaşadığı dönemdeki dinî, siyasî ve içtimai ortam, Eş’arî’nin hocaları ve ilmî şahsiyeti, Eş’arîliğin doğuşu ve yayılışı, Eş’arî’nin temel eserleri ve Eş’arîliğin Ehl-i sünnet’teki yeri konularını takdim etti.
İmam Eş’arî’yi daha iyi anlamak için onun yaşadığı dönemin hem siyasi ve içtimai ortamının hem de dinî ortamının bilinmesi gerektiğini söyleyen Keskin, Basra ve Bağdat’ta yaşamış olan İmam Eş’arî’nin hayatını geçirdiği bu iki merkez ve çevrede en etkili olan mezheplerin Mutezile ve As-hâbu’l-Hadîs grupları olduğunu ifade etti. İmam Eş’arî’nin yetmişe yakın eser yazmış olduğunu söyleyen Keskin, İmam Eş’arî ve sonra Eş’arîliğin Şâfiî ve Mâlikîleri itikadi olarak Hanefîlere yakınlaştırmayı başardığını, buna karşın Hanbelîler ile Hanefîleri birbirine yakınlaştırmada başarılı olamadığını belirtti.
Dr. Keskin’i müteakiben Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cağfer Karadaş “İmam Eş’arî’nin Mez-hebi ve Görüşleri” başlığı altında Eş’arî’nin metodu ve akaidi, Eş’arî ekolüne mensup meşhur âlimler ve Eş’arîliğe katkıları, Eş’arîliğin fıkıh mezhepleri ile ilişkisi ve fıkhi mezheplerdeki temsili, kelam ilminde mütekaddimûn ve müteahhirûn ayrımı konu başlıklarını ele aldı.
Sunumuna “Ehl-i sünnet geniş bir caddedir. Önemli olan istikamettir.” diyerek başlayan Karadaş’a göre İmam Eş’arî bir süre Ehl-i Hadîs ile Ehl-i Rey arasında kaldı ancak sonra Ehl-i Rey’e doğru kaydı. İmam Eş’arî’de olduğu gibi diğer tarihî şahsiyetlerin de fikir dünyalarını ve yönelişlerini anlayabilmek için yaşadıkları ortamı iyi bilmek gerektiğini söyleyen Karadaş, İmam Eş’arî’nin fikir dünyasının şekillendiği Irak bölgesinde farklı din ve düşünce ekollerinin mevut olduğunu belirtti. “Bu sebeple İslam âlimlerinin en temel meseleler olan evren, Allah ve Allah’ın sıfatları gibi konu-lara ağırlık vermeleri anlamlıdır.” diyen Karadaş “Kavramlar boş birer kaptır, içine ne doldurursanız o ismiyle anılır.” tespitinde bulundu.
Üçüncü konuşmacı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kalaycı idi. Dr. Kalaycı “Eş’arî-lik ve Diğer Kelamî Mezhepler” başlığıyla yaptığı tebliğinde Eş’arîliğin temel görüşleri, Eş’arîlik ile Mutezile’nin farklılaştıkları konular, Eş’arîlik ile Maturîdîliğin farklı-laştıkları konular, Eş’arîlik ve Maturîdîliğin birbirine etkisi konu başlıklarını ele aldı.
Eş’arîlerle Mâturîdî-Hanefîlerin farklı görüşlere sahip olduğu kelamî konular arasında genel olarak bilginin tanımı ve türleri, aklın mahiyeti ve sınırı, marifetullahın aklen mi yoksa naklen mi vacip olduğu, hüsün-kubuh meselesi, nübüvvete dair kimi değerlendirmeler, iman ve fiiller konusunun yer almakta olduğunu söyleyen Kalaycı, Eş’arîlerle Mâturîdî-Hanefîlerin kelamî metinlerine yansıyan görüş ayrılıklarından bazılarının doğrudan, bazılarının ise dolaylı olarak akılla ilgili olduğunu söyledi.
Panelin son konuşmacısı ise Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Aydın oldu. “Eş’arîliğe Günümüzde Getirilen Eleştirilerin Değerlendirilmesi” başlığıyla bir sunum gerçekleştiren Aydın sunumunda Eş’arî’nin Kur’an ve hadisi anlama ve yorumlama yöntemi, Eş’arî’nin kesb anlayışı ve Eş’arîlikte kader meselesi, Eş’arîlikteki iman-amel ilişkisinin günümüzdeki yansımaları, Eş’arîliğin günümüz Selefî hareketlerinin temelini oluşturduğu iddialarına cevaplar konularına yer verdi.
“Mezhepler tarihindeki tartışmalar incelendiğinde birçok olay ve fikrin ‘zamanın çocuğu’ olarak anlaşılması gerekiyor. Dolayısıyla kesin bir edayla ‘Mutezile akılcı idi, diğerleri değildi.’ diye bir tespitte bulunmak yanlıştır. Hepsi hem aklı hem de nakli kullandılar, hatta kullanmamaları mümkün değildir.” diyen Hüseyin Aydın günümüz bazı yazar ve ilahiyatçıların Eş’arî’nin görüşlerine yönelttikleri eleştirileri değerlendirdi.
Sunumların ardından IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün bir teşekkür konuşması yaptı. Konuşmasında günümüzde hâkim kavram kargaşasına dikkat çeken Ergün panellerin bunu önlemekte faydalı olduğunu belirtti. Ergün konuşmasının devamında şu ifadelerde bulundu: “Mâturîdî ve Eş’arî gibi âlimler yaşadıkları zamanın ve çağın sorunlarına yöneldiler ve bunlara çözüm üretme-ye çalıştılar. Arzumuz ve amacımız odur ki gelecek panellerimizde gençlerimiz arasın-dan çıkan akademisyenlerimiz günümüzün konuların tartışsınlar.”
Soru cevap bölümüyle katılımcılara soru sorma imkânının da sunulduğu panel, 27. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Birincisi Abdulkerim İleri’nin Kur’an tilaveti ile son buldu.