İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Almanya Federal İçişleri Bakanı Nancy Feaser’in Alman İslam Konferansı’nın geliştirilerek devam ettirileceğini belirtmesi münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Alman İslam Konferansı’nın (Deutsche Islamkonferenz – DIK) geliştirilecek olması birçok imkânı beraberinde getiriyor. Konferans’ın konuları cami cemiyetlerinde de karşılık bulabilir, Müslümanlar tarafından da içselleştirilebilir.” diyen Altaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Federal İçişleri Bakanı’nın Alman İslam Konferansı’nın devam ettirilip geliştirileceğine dair beyanını memnuniyetle karşılıyoruz. Sayın Bakan’ın ayrıca İslam’ın ‘tabii olarak’ Almanya’nın bir parçası olduğunu ifade etmesi ve Müslüman düşmanlığının önlenmesi konusundaki tedbirleri güçlendireceğini açıklaması IGMG olarak bizleri mutlu etmiştir. Federal İçişleri Bakanlığından gelen bu mesajlar Almanya’da yaşayan Müslümanlar için çok büyük önem taşımaktadır.

Alman İslam Konferansı’nın 16 yıllık bir geçmişi vardır. Bu süreç hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle oldukça öğreticiydi. Katılımcıların ve konuların seçimi de böyleydi. Bu tecrübeler önemli ve Almanya İslam Konferansı geliştirilirken göz önünde bulundurulmalı.

Şu ana kadarki bazı icraatler Alman İslam Konferansı’nın birçok Müslüman tarafından artık ciddiye alınmamasına sebebiyet vermiştir. Birçoğu ‘İslam eleştirmenliği’ ile meşhur kişilerle devletin İslam hakkında konuşması bu hususta verilebilecek örneklerdendir. Hem ferdî hem de kurumsal olarak hiçbir şekilde temsil durumu olmayan kişi ve inisiyatiflerin de konferansa katılmaları yine rahatsız edici hususlardan olmuştur.

Benzer bir durum konuların seçiminde ve ağırlık verilen meselelerde de kendini göstermiştir. Anayasaya aykırı olmasına rağmen devletin dinî konulara müdahil olma konusundaki gittikçe artan gayreti de yine gözden geçirilmesi gereken bir diğer husustur. Zikredilmesi gereken bir diğer problem de şudur: Müslümanlar Alman İslam Konferansı bağlamında genellikle güvenlik ve entegrasyon problemi bağlamında ele alınmıştır. Bu durum da Müslüman karşıtı ön yargıları körüklemiş ve toplumda bunun kökleşmesine katkı sağlamıştır.

Alman İslam Konferansı’nda devleti temsilen, öncelikli görevi ulusal güvenlik ve ‘yabancı’ politikası olan İçişleri Bakanlığı oturmaktadır. Eğer Konferans’ın geliştirilmesinden söz edilecekse masada aynı zamanda, federal yapı ve ilgili yetki alanları da göz önünde bulundurularak Eğitim, Aile, Çalışma, Adalet ve Sağlık Bakanlıklarının; aynı zamanda Federal Hükûmet’in Ayrımcılıkla Mücadele Ofisi gibi alanında uzman kurumların da temsil edilmesi gerekmektedir.

Bugüne kadar yaşanan hayal kırıklıkları göz önünde bulundurulduğunda, bugün verilen olumlu mesajlar çok önemlidir. Yeni Bakan’ın yönetiminde Konferans’ın geliştirilmesi çok sayıda fırsatı da beraberinde getirmektedir. Konferans’ın konularının artık cami cemiyetlerinde de karşılık bulması ve Müslümanlar tarafından da içselleştirilmesi bu fırsatlardandır. Alman İslam Konferansı’ndan Müslümanlar için katma değer sunan, dolayısıyla da toplumun tamamına fayda sağlayan neticeler çıkacaktır.

Bizler bu süreçte her zamanki gibi yapıcı katkı sunacak, Almanya’daki Müslümanların penceresinden Konferans’ın daha da geliştirilmesi sürecinde destekte bulunacağız.”