Cemiyet Haberleri
“Neslimizin her bakımdan donanımlı olmasına büyük önem veriyoruz.”
22 Ocak 2013Sayın Kömürcü, Eğitim Başkanlığımız yediden yetmişe hizmet sunan en önemli birimlerimizden biri. Bu bağlamda üzerinizde büyük bir sorumluluk taşıyorsunuz. Kısaca hizmetlerinizden ve öncelik alanlarınızdan bahseder misiniz?
Aslında eğitim alanında bütün çalışmalar önemli, lakin genel olarak gündemimizde olan çalışmaların başında eğitim alanlarımızın kurumsallaşması geliyor. Eğitim merkezlerimizin profilini genişletiyoruz. Dinî eğitimin yanısıra sosyo-kültürel çalışmalara ağırlık veriyoruz. Buralarda, yaşadığımız toplumda aile ve eğitim alanında karşılaştığımız sorunlara ve ihtiyaçlara cevap verecek hizmetler sunmayı hedefliyoruz. Bunun dışında birim olarak ivedelikle resmi okul ve anaokulu açma çalışmalarını Genel Merkez olarak bölgeler üzerinden takip ediyoruz. Bugüne kadar eğitim alanında yapılan çalışmaları gözden geçirip, yaşadığımız zamanın ihtiyaçlarına göre düzenleme yapılıyor. Bu bağlamda yeni çalışmalarla birlikte Eğitim Birimi yeni bir yapılanmaya geçmiş bulunuyor.
Eğitim Başkanlığımızın en çok önem verdiği hususlardan biri şüphesiz anadilde eğitim konusu. Türkiye’den uzakta büyüyen çocuklarımızın ve gençlerimizin anadillerini daha iyi öğrenmeleri ve geliştirmeleri noktasında yürütülen çalışmalar nelerdir?
Öncelikle, anadilin bizim açımızdan çok önemli olduğunu vurgulayarak sorunuza cevap vermeye başlamak istiyorum. Bir çocuk anadilini ne kadar iyi bir şekilde kullanırsa o denli özgüven sahibi bir birey olacaktır. Ayrıca geldiği ülkenin köklerine bağlı bir yaşam sürerken yaşadığı ülkenin de kültürüne zenginlik katacaktır. Aksi takdirde, “Ben kimim? Nereden geldim?” soruları çocuğun zihninde karşılığını bulamayacak, dolayısıyla da zamanla bir kimlik bunalımı yaşanacaktır. Araştırmalar, anadiline hakim olan çocukların diğer dilleri öğrenmede de başarılı olduklarını ortaya koymaktadır. Bu manada çok dillilik büyük bir zenginliktir. Anadili eğitimi, kültürel gelişim ve kültürler arasında karşılıklı etkileşim için de önemlidir. IGMG teşkilatları olarak kuruluşumuzdan günümüze, yaşadığımız topluma katkıda bulunmak adına, özellikle bu alandaki çalışmalarımızı büyük önem vererek sürdürmekteyiz.
Bu tespitler çerçevesinde Eğitim Başkanlığımız çocuklarımızın anadili gelişimlerini sağlamak amacıyla bir müfredat çerçevesinde eğitim çalışmalarını yürütmektedir. Avrupa içinde, varolan kültürel kazanımlarımızı anadilimiz olan Türkçe ile yaparak dilimizin korunması ve yaygınlaşmasını amaçlıyoruz.
Bu amaçla, çalışmalarımızda kullanılmak üzere Türkçe boyama, hikaye ve beceri kazandırma kitapları da hazırlandı. Farklı bölgelerde ise çift dilde eğitim veren ana okullarının açılması çalışmalarına hız verildi.
Bildiğimiz kadarıyla, İslami bir kuruluş olarak hizmetlerimiz tüm Müslümanlara yönelik olarak gerçekleştiriliyor. Bu kapsamda hizmetlerimizden sadece Türkiye kökenliler değil, diğer milletlere mensup bireyler de yararlanıyor. Dolayısıyla da kimi çalışmaların faklı dillerde yapılması gerekiyor. Bu konuda Eğitim Başkanlığı olarak neler yapıyorsunuz?
Sizin de belirttiğiniz gibi, İslami bir kuruluş olarak hizmetlerimizi tüm insanlığa yönelik olarak sürdürüyoruz. Ve bu anlamda yürütülen çalışmalarımıza hız vermiş durumdayız.
Takdir edileceği üzere, iki dillilik genelde göçmen aile çocuklarında görülür. Ailelerin konumuna, sosyal yaşantıya ve eğitime verilen öneme göre çocuklarının dil gelişimi de bir şekil almaktadır. Dil sadece düşünmeyi geliştiren değil, aynı zamanda düşünmeyi oluşturan da bir faktördür. Bundan dolayı Ana Okulu Projemizde hassasiyetle dil gelişimine önem vermekteyiz.
Nitekim dil, insana özgü ve güçlü bir iletişim aracı olup, toplumsallaşmış semboller kümesidir. Çok küçük yaşta ikinci bir dil öğrenmek çocuğun beynindeki duygusal bölge ve zekaya giden yolları da geliştirmektedir. Bu eğitime ne kadar geç başlanırsa, ikinci dili anadili gibi konuşan birinin gramer hakimiyeti ve aksanına sahip olması o kadar zorlaşmaktadır. Mesela, erken yaşta Almanca/Türkçe öğrenimi, çocuğun okulda Almanca derslerinde başarılı olmasına yardımcı olacağı gibi çocuğun dil öğrenmekten zevk almasını da sağlayacaktır.
Bunun önemine inanan Eğitim Başkanlığımız bu alanda somut adımlar atarak oldukça faydalı çalışmalar ortaya koymuştur. Temel Eğitim derslerinde yerel lisanda verilen din dersleri, basılmış olan çift dilli yayınlar, eğitimcilere yönelik verilen seminerler bu çalışmalardan sadece bazılarıdır.
Eğitim Başkanlığımızın çalışmalarına hız verdiği alanlardan biri de Gençlik Daireleri tarafından ailelerin ellerinden alınan çocuklarla ilgili “Koruyucu Aile”lik meselesi. Koruyucu ailelikle ilgili projenizden de biraz bahseder misiniz?
Bilindiği gibi, Gençlik Daireleri çocukların iyi bir eğitim alabilmeleri ve yetiştirilmeleri için ebeveynlere, boşanma ve ayrılma durumlarında anne ve babaya yardım etmeyi hedefleyen bir devlet dairesidir. Yalnız, söz konusu çocuğun esenliği olduğunda Gençlik Daireleri’nin en çok tartışılan uygulaması, çocukların ailelerinden rızaları alınmaksızın onlardan koparılarak, himayeye alınmalarıdır. Asıl sorun ise çocuklar ailelerinden alındıktan sonra başlamaktadır. Bu konuda önleyici ve tamamlayıcı çalışmaların yapılması gerekmektedir. Başkanlığımız bu tespitten yola çıkarak Aile Eğitimi, Anne Baba Okulları, Çocuk Kulübü, Sosyal Faaliyetler, Ahlak ve Değerler Eğitimi gibi çalışmalarla birlikte, ailelere danışmanlık yardımı da sunmaktadır.
Bu problemler ortaya çıkmadan alınan önlemlerin yanında, böyle bir durumla karşılaşıldığında nasıl hareket edileceği hususunda rehberlik hizmeti vermek ve çocukların mağduriyetini ortadan kaldırmak amacıyla, koruyucu aile olmak için teşvik ve bilgilendirmelerde de bulunuyoruz. Ayrıca aileye muhtaç olan çocuklara barınma imkanı ve barınma evleri oluşturulması gibi farklı konularda çalışmalar da yürütüyoruz.
Koruyucu aile projeniz sadece Almanya’yı mı kapsıyor? Yoksa diğer Avrupa ülkelerinde de uygulanıyor mu?
Bu konu Almanya’nın yanı sıra Hollanda ve Belçika gibi diğer bazı Avrupa ülkelerinde de oldukça önem taşıyor. Dolayısıyla bu projeyi Almanya’dan başlatıp, uzun vadede diğer Avrupa ülkelerinde de hayata geçirebilmeyi hedefliyoruz. Ancak dediğim gibi projeyi ilk etapta Almanya’da uygulamaya koyarak, burada konu hakkında donanımlı bir hale gelmeyi arzuluyoruz. Akabinde buradaki deneyim ve donanımlarımızdan yola çıkarak diğer ülkelere bu ve benzeri projelerin taşınması hedefleniyor.
Eğitim Başkanlığının sunduğu eğitim hizmetleri dinî eğitim ile mi sınırlı?
Tabii ki bizim çalışmalarımızın en önemli ayağını, burada doğmuş ve büyümüş çocuklarımızın inanç sahibi bireyler olmalarını sağlayan dinî eğitim çalışmalarımız oluşturmaktadır. Fakat biz yetişecek olan neslimizin her bakımdan donanımlı olmasına büyük önem veriyoruz. Bu bakımdan çocuklarımızın eğitimlerini devam ettirdikleri okullarda daha başarılı olabilmeleri, zayıf aldıkları veya anlayamadıkları derslerdeki problemlerine çözüm üretebilmeleri için okul derslerine yardım kursları düzenliyoruz. Bunun yanı sıra yerel lisanlarını geliştirebilmek, bilgilerini artırmak ve okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla kitap okuma programları da yapıyoruz.
Avrupa’da yetişen çocuklara ve gençlere yine burada yetişmiş eğitmenlerin öğretmenlik yapması daha verimli sonuçlar alınmasını sağlayacaktır kuşkusuz. Bu konuda geçtiğimiz ay başlatılan “Hizmet İçi Eğitim Okulu”na değinmek istiyorum. Bu okulun hedefleri nelerdir? Kendi eğitmenlerimizi yetiştirmek için yürütülen başka çalışmalar da var mı?
İslam Toplumu Millî Görüş Eğitim Başkanlığı kendi bünyesindeki eğitimcilerine ve idarecilerine yaşam boyu kaliteli ve sürekli eğitim çalışmaları düzenlemektedir. Gelişen ve değişen dünyada durağanlık öğretmenlerimizi geriye götürecektir. Bu okul projesindeki çalışmayla Eğitim Başkanlığımızın temel amacı, eğitimle ilgili yeni gelişimleri, bilgi ve becerileri öğretmenlerimize kazandırmaktır. Eğitimde görev alan eğitimcilerimize yeteneklerini gösterme imkanını vermek, yapılan çalışmaların verimliliğini ölçerek fayda-maliyet analizlerini ortaya koymak, öğretmenlere çocuk gelişim dönemleri ile ilgili bilgiler kazandırmak, öğretmelerimizin genel kültürlerini artırmak, pedagojik formasyon hususunda yeni bilgi ve becerileri kazandırmak, hizmetlerin daha düzenli yürütülmesini sağlamak, eğitime katılanlar aracılığıyla bölge ve şubelerde oluşan sorunları ele almak da bu projenin hedefleri arasındadır.
Alan bilgisiyle ilgili olarak yeni öğretme metodları geliştirilmesine de yardımcı olacak bu çalışmalara katılan eğitimcilerimize dersler konuların uzmanı olan kişiler tarafından verilmektedir. Ve katılımcılar eğitimleri tamamladıktan sonra sertifikalı birer uzman eğitimci statüsü kazanmaktadırlar.
Özetle, Hizmet İçi Eğitim Okuluyla ihtiyaç duyulan eğitimlerin verilmesi ve Eğitim Başkanlığının oluşturduğu vizyon ve misyon çerçevesinde hedeflenen amaçlara doğru toplu bir yönelim ve ilerleme amaçlanmaktadır. Eğitim ihtiyaçları bu yıl uygulamaya konulan yeni eğitim sisteminin tamamlanması ile daha etkin bir şekil alacaktır.
Çeşitli bölgelerimizde de eğitimin daha iyi verilebilmesi amacıyla okullar, kurslar açılmasına devam ediliyor. Bu hususta ve kurumsallaşma konusunda neler söylemek istersiniz?
Daha önce de kısaca belirttiğim gibi kurumsallaşma konusu gündemimizde olan ve oldukça önem taşıyan bir konu. Bu konuda bölge ve şubelerimizde ciddi adımlar atılıyor. Genel Merkez Eğitim Birimimizden, şubelerimize varana dek kurumsallaşma yönünde top yekün bir şekilde gösterilen bu gayret, bu topraklarda artık misafir değil yerli olduğumuz anlayışının yerleştiğinin işaretleridir. Yani insanımızın yaşadığı topluma entegre olduğunu, kaliteli eğitim kurumlarında kalifiyeli insanın yetişmesinin sağlanmaya çalışıldığını göstermektedir.
Çalışmalarınızda hitap ettiğiniz camiadan ve resmi makamlardan beklentileriniz nelerdir?
Yaptığımız hizmetler insan endeksli olduğu için tabii ki her kesimin ihtiyaçlarını gidermeyi ve insanımızı memnun etmeyi amaçlamaktayız. Bu manada böyle bir hizmeti gerçekleştirmenin zorlukları da oluyor ve bu noktada camiamızın destek vermesi çok önemli. Verilen desteklerle bu hizmetler daha kolay yürütülecek ve daha geniş kitlelere ulaşacaktır.
Yapılan eğitim programları ise devletin yapması gereken çalışmalardır. Biz bu faaliyetleri yaparak devletin eğitim çalışmalarına katkı sağlıyoruz. Bundan dolayı devlet de bize maddi manevi destekte bulunmalıdır. Velilerimizin de yapılan çalışmalara destek vermelerini ve daha duyarlı olmalarını bekliyoruz. Eğitim ve öğretimde kararlaştırılan programların kurumlarımızda aynı şekilde uygulanması da mevcut başarımızı artıracaktır kuşkusuz.