BASIN AÇIKLAMASI
Üçüncü, “Müslüman” gençlerin suç işleme eğilimine ilişkin araştırmayı eleştirdi: Sonuçları siyaset belirliyor
10 Haziran 2010Raporun içeriği ve medyada algılanışı arasında kısmen farklılıklar olsa da, sorumluluğun yine de KFN’de olduğunu belirten ve “Din, entegrasyon ve şiddet eğilimi arasında gerçek dışı bağlar kuran KFN, İslam’ın şiddetin kaynağı olduğu zannını destekleyen bir zemin oluşturmuştur” yorumunda bulunan Üçüncü, “Farklı sayıların basit bir şekilde yan yana koyulmaları suretiyle bir ilişki kurulamaz” dedi.
KFN’nin de kendi araştırmasının zayıflığının bilincinde olduğuna dikkat çekerek, “Araştırma her türlü ifade gücünden yoksun bir araştırma. Sebep ve etkilere ilişkin ifadeler tamamen eksik. KFN’nin kendisi dahi sürekli olarak bu eksikliğe atıfta bulunuyor zaten. Buna rağmen sözde bağlantılar kurmak ve yorumlarda bulunmaktan kaçınılmamış. Bu mantıkla, kumaş ve kot pantolonların gençlerde şiddet eğilimine yaptıkları etkiler de araştırılabilir. Bu da, araştırmanın sözde bilimselliğinden bir şey eksilmez” diyen Üçüncü, araştırmada sürekli olarak, eldeki verilerle “mecburî olarak hiç bir sebep-sonuç ilişkilerinin ispatlanamayacağına” (s. 91) atıf yapıldığını ve bunun için araştırmanın ortalama bir araştırma olarak kabul edilmeye uygun olmadığını vurguladı.
Araştırmayı yaptıran kuruma da atıfta bulunan Üçüncü şunları söyledi: “Soruları belirleyen Federal İçişleri Bakanlığıdır. ‘Siyasal bakış açısıyla hangi konuların özellikle ilgi alanına girdiği ve tek tek konular arasında hangilerine ağırlık verileceği'(s. 7) önceden belirlenmiş. Araştırma kuşkusuz ikinci İslam Konferansı (DIK) çalışmalarının temellerinden birisini teşkil edecek. Hatta araştırmayı yapan kurum olan KFN araştırmada bir de Müslüman tarafa yönelik soruları da formüle etmiş durumda. Hâlâ DIK üyesi olan kuruluşlar, bunları belki de şimdiden sinelerine çekmek zorunda kalacaklarr.”
“Entegrasyon” ve “Dindarlık” gibi kavramlara getirilen tanımlamaların çok sorunlu olduğunu, göçmen kökenli gençlerden bir taraftan kendilerini “Alman” olarak görmeleri istenirken, diğer taraftan ise araştırmada sürekli “Alman olmayanlar” (bkz. s. 12) kategorisinde ele alındıklarını belirten Üçüncü, araştırmadaki dindarlık anlayışının da Hristiyanlık izleri taşıdığını ve sonuçları yazanların İslam’da dindarlık anlayışı konusunda bilgi sahibi olmadıklarının belli olduğunu vurguladı.
Üçüncü şöyle devam etti: “Göçmen kökenli gençlerin, ne kadar entegre olduklarını göstermek için mümkün olduğu kadar fazla Alman arkadaşı olduğunu göstermeleri beklentisi, araştırmanın kendisinde görecelendiriliyor. Şayet Alman gençler en çok Türk komşulardan rahatsızlarsa, burada eksik sosyal iletişime yönelik soru başka bir perspektiften yöneltilmeliydi. Oysa araştırmada bu duruma sadece kıyısından değiniliyor”(s. 54-55)
Araştırmanın “İslam’ın, bu araştırmada ortaya konulan sorun için doğrudan sorumlu olduğunun hiç bir şekilde delillendirememesinin” (s.129) yanı sıra “Araştırmanın bu önyargıyı daha başlangıçta bile temellendiremediğini” ifade eden Üçüncü ayrıca “Araştırma gençlerin daha çok sosyal ve ekonomik kökenleriyle ilgili hususları açıklamaktadır,” ifadesinde bulundu. KFN geçmişte yaptığı diğer bir araştırmada ‘Hauptschule’lere gitme oranının gençlerdeki şiddet oranını kendi başına etkileyen bir faktör olarak tespit ederken (bkz. S. 131) bu sonuç yeni araştırmada, dikkate alınmamıştır” diyen Üçüncü, bunun yerine yinede sadece “İslamî anlamda dinî eğitim (gençlerin şiddete yönelmesinde) hangi ölçüde sorumluluk taşımaktadır sorusu yöneltilmektedir”(s.131) şeklinde değerlendirmede bulundu.
KFN’in araştırmasında, Rauf Ceylan’ın imamlar konusunda yaptığı araştırmasının da baz alındığını vurgulayan Üçüncü, “Ceylan’ın güvenlik ve entegrasyon yönlerine ağırlık veren araştırması, KFN raporunu yazanlara, suçların sebebi olarak Almanya’da faal imamları gösterebilmek için bir dayanak oluşturuyor. KFN böylece bir kimsenin camiye gidişini entegrasyondan uzaklaşma olarak sunabiliyor” dedi. (s.130)
Üçüncü son olarak şu değerlendirmede bulundu: “İslam Konferansı’nın birincisinin gidişatını ve oradan çıkan sonuçları takip edenler bu sonuçlara şaşırmayacaklardır. Araştırma, İçişleri Bakanlığı’nın, konferansın daha ilk döneminde sürekli varsaydığı hususları sonuç olarak ortaya koyuyor. Federal İçişleri Bakanlığı, öyle görülüyor ki şimdi de, öngörülmüş, özel olarak seçilmiş konular ve sorulardan çıkan sonuçları, yanı ilmî olmaktan çok uzak ısmarlama bir araştırmayı, İslam Konferansı’nda dayanak olarak kullanacak”.