CUMA HUTBESİ
Hutbe- İslam Kardeşliği
23 Ekim 2009Muhterem kardeşlerim,
Dinimizde “uhuvvet-kardeşlik” denilince tamamen inanç temeline dayanan kardeşlik akla gelir. Nitekim Cenab-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: "Mü’minler ancak kardeştirler.” [49:10]. Buna göre yeryüzünün neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar, hangi kavme mensup olurlarsa olsunlar veya hangi renge sahip olurlarsa olsunlar bütün mü’minler kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin kardeşleridirler; yani birbirlerinin sadık dostlarıdırlar. Böyle muazzam bir bağlılığa aykırı hareket ederek, fitne, fesat, kin, buğuz, garazkârlık, düşmanlık ve bozgunculuk gibi kötü hasletlerle kardeşliği tehlikeye sokmak ise dinimizce büyük günah sayılmıştır. Buna binaen de müslümanların huzur, barış ve güvenliğini bozan her türlü menfi davranış yine dinimiz tarafından yasaklanmıştır. "Birbirinize haset etmeyin. Alışverişte birbirinizi aldatmayın. Birbirinize dargın durmayın ve birbirinizden yüz çevirmeyin. …. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve ona hor bakmaz.” (R. Salihîn Trc. c.1, s. 277) buyuran Peygamber Efendimiz (sav), tam da bu konuya işaret buyurmuştur.
Aziz ve muhterem mü’minler,
Temeli barış olan bir dinin temsilcileri olan ve kendi aralarında kardeşliği sağlayan müslümanların bundan sonraki görevleri ise, bu kardeşlik mayası ile bütün insanlığı kucaklayarak insanlığı barış toplumu haline getirmektir. Çünkü insanları dünya ve ahirette mutlu kılmak, onları can ve mal emniyetine kavuşturmak, insanlar arasında barışı sağlamak dinimizin temel hedeflerindendir. Zaten bizzat "İslâm" kelimesinin anlamı da budur. Zira İslâm, barış ve huzur, müslüman ise, barış ve huzura kavuşmuş ve Allah’a teslim olmuş kişi demektir. Bunu Cenab-ı Allah şu ayet-i kerîmede gayet berrak bir şekilde ifade buyuruyor: "Ey iman edenler! Hep birden barışa girin (barışçı olun), sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır." [2:208] Müslümanların, kendi aralarında kardeşliklerini pekiştirmeleri, diğer insanlara karşı hoşgörü ile davranmaları, iyi ahlâklı ve edepli olmaları, güvenilir ve ıslah ehli olmaları, insanlarla iyi geçinmeleri, insanlığın ufkunu açacak güzelliklerdir. Müslümanları, "Başkalarıyla iyi geçinen ve kendisi ile iyi geçinilen" (Keşful Hafa, c.1, s. 224) diye taltif buyuran Peygamber Efendimiz (sav), adeta müslümanların bu misyonuna işaret buyurmuştur.
Değerli kardeşlerim,
Avrupada yaşayan müslümanlar olarak, huzur ve mutluluk içinde yaşayabilmemiz için önce cemaat olarak kendi içimizde kardeşliğimize zarar verebilecek her şeyi sıfırlama gayretinde olmalıyız. Sonra diğer kardeş cemaatlerle kardeşlik bağlarımızı güçlendirmeliyiz. Daha sonra da ümmetin genelini ilgilendiren konularda bütün müslümanlar olarak söz birliği etmeliyiz. Aslında olmayan mecazi problemler bizi daha fazla birbirimizden uzaklaştırmamalı. Kendi içimizde kardeşliğimizi perçinleştirdikten sonra bu güzelliğin tezahürlerini içinde yaşadığımız topluma da yansıtmalıyız. Belki düşünce ve inançları bizden farklı da olsa, insanlara karşı hoşgörülü davranıp toplum barışı için hizmet etmeliyiz. İnançlarımızdan fışkıran sevgi, barış, kardeşlik ve dayanışma gibi bütün insanlığın muhtaç olduğu sıfatları toplumun bütün katmanlarına ulaştırmalıyız. Hutbemizi bir ayet ve hadis meali ile bitirirken Rabbimizden kardeşliklerimizi sekteye uğratacak her türlü fitne ve fesattan bizleri beri ve muhafaza buyurmasını niyaz ediyoruz. Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” [8:46] Peygamber Efendimiz (as) da şöyle buyurdu: “Müslüman; insanların, elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.“ (Tirmizi, İman 12)
IGMG İrşad Başkanlığı