CUMA HUTBESİ
Toplumsal Dayanışmanın Gereği: Zekât
30 Mart 2023Muhterem Müslümanlar!
İslam dininde namazdan sonra en önemli ibadet zekât vermektir. Arapçada bereket, temizlik, üreme, çoğalma, artma ve övme anlamlarına gelen zekât kelimesi dinimizde “zengin sayılan Müslümanların, belli mal türlerinden belli bir miktarını Allâh Teala’nın belirlediği yerlere vermesi” şeklinde tarif edilir. Hicretin 2. yılında, oruç ibadetinden sonra farz kılınmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’de 32 ayette zekât verilmesi emredilmiştir. Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Namazı kılınız, zekâtı veriniz.”[1], “Müminlerin mallarından zekât al ki, onları temizleyip mallarını çoğaltasın.”[2], “Hasat günü ürünün hakkını (zekât ve sadakasını) ödeyiniz.”[3] Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek ve ramazan orucunu tutmak.”[4] buyurarak zekâtın İslam’ın temel ibadetlerinden birisi olduğuna işaret etmiştir.
Aziz Kardeşlerim!
Zekât hür, akıllı ve erginlik çağına ulaşmış Müslümanlardan nisap miktarı mala sahip olanlar üzerine farzdır. Zekâtın farz oluşunun birçok hikmeti vardır. Zekât, Allah’ın verdiği servete şükretmektir. Malı azaltmaz; bereketlendirir ve artırır. Çünkü Allah (c.c.) “Eğer şükrederseniz, verdiğim nimetleri mutlaka artırırım.”[5] buyurur. Zekât kişiyi cömert ve eli açık yapar. Diğerkâmlık duygularını güçlendirir. Toplumu yoksulluktan kurtarır. Zenginle yoksulu birbirine yaklaştırır, aralarında sevgi, saygı ve din kardeşliği duygularını geliştirir. Kıskançlık ve servet düşmanlığı düşüncesini yok eder. Zekâtın bir adı da sadakadır. Sadaka, doğruluk ve içten bağlılık demektir. Zekâtın ödenmesi, inancı saflaştırır ve samimileştirir; Müslüman’ın imanını güçlendirir.
Bundan dolayı Peygamberimiz (s.a.v.) “Sadaka (imanın) delilidir.”[6] buyurmuştur.
Değerli Kardeşlerim!
Zekât, sosyal adaletin sağlanmasında çok büyük katkıları olabilecek bir ibadettir. Bundan dolayı daha farz kılındığı ilk günden itibaren “Zekâtlar ancak fakirlerin, miskinlerin, zekât tahsili işinde çalışanların, kalpleri İslam’a ısındırılmak istenenlerin, kölelerin, borçluların, Allah yolunda cihat edenlerin ve yolcuların hakkıdır. Bu Allah tarafından farz kılınmıştır.”[7] ayetinde belirtilen yerlere ulaştırılmak üzere zekât fonu oluşturulmuş ve zekatlar devlet eliyle toplanmaya başlanmıştır. Zekâtın ödenmesi tek tek şahısların eline ve vicdanlarına terk edilmemiştir. Çünkü zekât sosyal refahı, ağır borç altında olanlara yardım edilmesini, zekât toplayan ve dağıtan kişilerin maaşlarını, İslam’a ısındırılacak kişilere yardım, eğitim, sağlık gibi birçok alanda harcama yapmayı içeren bir ibadettir. Dolayısıyla zekâtın, zekât fonu gibi kurumlar eliyle toplanması ve amacına uygun dağıtılması zekâtın farz kılınışının hikmetlerindendir. Çünkü bir farzı eksiksiz eda etmeyi sağlayacak şartlar da farz olur.
Muhterem Cemaat!
İşte bu anlamda Avrupa’da zekât müessesesini kurmuş olan İslam Toplumu Millî Görüş bu ihtiyacı bihakkın yerine getirmek için yıllardır çalışmalar yapmaktadır. Toplanan zekâtlar, fitreler ve diğer yardımlar bu sayede ihtiyaç olan yerlere hikmete uygun bir şekilde sarf edilmektedir. Deprem ve sel mağduru kardeşlerimizin ihtiyaçları da bu kapsamda değerlendirilip giderilmeye çalışıldığı gibi bundan sonra da hem zekâtlarımız hem de ayni ve nakdî yardımlarımızla giderilmeye devam edilecektir. Bu bağlamda bizler zekât ve fitrelerimizle destek olmaya devam edelim. Muhtaç, mahrum ve mahzun kardeşlerimizin yaralarını sarmaya zekât ve fitrelerimizle devam edelim. Rabbimiz Teâlâ, ramazan ayımızı mübarek eylesin, yardımlarımızı kabul etsin, hakkımızda hayırlı kılsın inşallah.
[1] Bakara suresi, 2:110
[2] Tevbe suresi, 9:103
[3] En’am suresi, 6:141
[4] Buhari, İman, 19-22; Tirmizi, İman,3; Nesâî, İman, 13.
[5] İbrâhîm suresi, 14:7
[6] Müslim, Müsâfirûn, 84
[7] Tevbe suresi, 9:60