CUMA HUTBESİ
Dünya ve ahiret hayatımızı sağlam temeller üzerine bina etmeliyiz
20 Kasım 2015Muhterem Müslümanlar!
Şu dünyada geçici olarak kalacağı bir ev yaparken bile o evin temelinin sağlam olmasına dikkat eden insan, hem ahiret hem de dünya hayatını sağlam temeller üzerine bina etmelidir.
Değerli Kardeşlerim!
Dünyayı da ahireti de sağlam temeller üzerine kurmanın ilk şartı, Yüce Rabbimizin emir ve yasaklarına riayet etmektir. Bu hususta örneğimiz ve ölçümüz, bizim için her şeyde örnek olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’dir. Dolayısıyla onun sünnetine sarılmak, ahiretimizi de dünyamızı da sağlam bir şekilde temellendirmenin ilk şartıdır.
Bir başka önemli nokta da Yüce Allah’ın yüceliğini ve her şeye gücünün yettiğini bilmek, O’nun bu kudreti karşısında kendi acziyetimizin idraki içinde olmaktır. İşte bunun içindir ki, gücümüzü aşan her konuda Allah’a sığınmalı ve duayı dilimizden asla eksik etmemeliyiz.
Aziz Cemaat!
Ahiret ve dünya hayatımızı sağlama oturtmak için önce kendimizden başlamamız gerekir. Bunun ilk adımı da, Allah’a olan kulluğumuzun idrakinde olmamızdır. Peki kulluk nedir? Kulluğumuzu Allah’a nasıl arz ederiz? Kul olarak ne yapabiliriz, ne yapamayız? Bu konuları sürekli olarak tefekkür etmek bizleri daha emin adımlar atmaya sevk edecektir.
Bilelim ki, kulluğumuzun ruhu ve özü ihlastır, samimiyettir. Samimiyet Allah’a şartız teslim, O’nun gönderdiklerini şartsız kabul etmektir. İbadetlerimizi, insanların takdirini ve sevgisini kazanmak veya dünyevi bir menfaat elde etmek için değil de Allah’ın rızası için yapmaktır.
Muhterem Kardeşlerim!
Kulluğun en önemli vasıflarında biri zühd, bir diğeri de Allah’tan korkmak ve sakınmaktır. Zühd, Allah’ın sevdiği kulları için ahirette hazırladığı nimetleri düşünüp, geçici dünya nimetlerine değer vermemektir. Bu manada, dünya ve ahiret dengesini sağlayabilmek için Peygamber Efendimiz’in “Dünya ve nimetlerine değer verme, Allah seni sevsin; insanların ellerindekilere göz dikme, kullar seni sevsin.”[1] hadisini kendimize rehber edinmeliyiz.
Kıymetli Kardeşlerim!
Bu dünyadaki nasibimizi de unutmayacağız! Bu nasibimizi, rızıklarımızı ararken de ahireti unutmayacağız. Çünkü bu dünya hayatı geçicidir, aldatıcıdır. Nitekim Rabbimiz bu dünyayı bizlere şöyle tarif etmektedir: “Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki, çiftçilerin hoşuna gider. Sonra o bitki kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.”[2]
Değerli Müminler!
Görüldüğü gibi, Rabbimiz bizlere, bu dünya hayatına aldanmama uyarısını yapmaktadır. Rabbimizden, bizleri dünyadaki nasibini unutmadığı gibi ahireti de unutmayan, dengeli bir hayat sürmeyi başaran kullar eylemesini niyaz ediyoruz.
[1] İbn Mâce, Zühd, 1
[2] Hadîd suresi, 57:20