CUMA HUTBESİ
Hutbe – Sırat-ı Müstekim – En Doğru yol – Üzere olmak
22 Nisan 2005Aziz müslümanlar!
Mübarek Kitabımız Kur’an-ı Kerim, bizlere, bu dünyada nasıl bir hayat tarzı ile yaşamamızı gösteren bir kitabtır. İnsanoğlu, bu aleme gönderilişin sebeb ve hikmetini ancak ilahi mesaj (vahiy) vesilesi ile bilme imkanına sahiptir. Bu öyle bir mesajdır ki, en doğru yolu tarif eder ve insanoğlunun fıtratında var olan hak ve hakikati arama ihtiyacına cevap verir; sırat-ı müstekim-dosdoğru yol üzere olmasına, dolayısıyla, imtihanı kazanmasına yardımcı olur. Bizler, namazlarımızın her rek’atinde, adeta, bilinç za’fına düşmeyelim diye, Rabbimizin lisanı ile yalvarıyoruz; ve diyoruz ki, “İyya ke na’budu ve iyya ke nestein, İhdinassıratal müstekim”, “(Allah’ım) yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet.” (Fatiha, 5-6)
Bu mübarek surenin son ayeti, bizlere çok önemli bir hatırlatmada bulunuyor ve şöyle bitiyor: “Sıratallezine enamte aleyhim, gayril mağdubi aleyhim ve leddallin” “(bizi) Nimet verdiğin kimselerin yoluna (ilet); gazab edilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil” (Fatiha, 7)
Değerli kardeşlerim!
Rabbimiz, dosdoğru bir duruş sergilenmesi noktasında doğrudan Peygamberimizi muhatab alan ve hükmü bizleri ve bizlerden sonra gelecek herkesi ilgilendiren Hud Suresinin 112. ayetinde de ise şöyle buyuruyor:
“O halde sen, beraberindeki tevbe edenlerle beraber emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırılığa gitmeyin. Çünkü O (Allah), her ne yaparsanız görendir.”
Aziz kardeşlerim!
Sırat-ı müstekim üzere olmak, Allah’ın istediği gibi kul olmak demektir. Allah’ın birliğini şirksiz tasdiktir; kul haklarına riayettir, hayatın her alanında doğru dürüst davranmaktır, yalan, iftira, dedikodu, gıybet, küfür söylememektir.
Sırat-ı müstekim üzere olmak, ahde vefadır, akitlere-andlaşmalara sadakattir, Kur’an ve sahih sünnetle sabit olan helaller ve haramlar çerçevesinde bir hayat yaşamaktır; ifrat ve tefritten (her türlü aşırılıktan) uzak kalmaktır, itidali elden bırakmamaktır.
Hasılı, Sırat-ı Müstekim üzere olmak, imanda sebattır, söz ve davranışlarda doğru olmaktır, münafıklık etmemektir, amelde ihlaslı olmaktır, farzları noksansız yerine getirmektir.
Değerli müslümanlar!
İstikametimizin dosdoğru olabilmesi için yönelişimizin dosdoru olması gerekmektedir. Bunun en doğru, şaşmaz pusulası Kur’an ve sahih sünnettir. Eğer, yönümüzü doğru tayin eder, yönelişimizde sapma olmaz ve kemal bulmuş bir iman ile güzel kulluk yapar isek, Mübarek Kitabımız Kur’an’ın müjdesine muhatab oluruz:
“Haberiniz olsun ki, Rabbimiz Allah deyip de istikamet üzere dosdoğru gidenler yok mu? (ölümleri esnasında) Onların üzerine melekler iner (ve şöyle hitab ederler: geride bıraktığınız evlat ve ailelerinin akıbetleriniz için) korkmayın, mahzun olmayın, vaadolunan Cennet ile neşelenin. Bizler sizin hem dünya hayatında, hem ahirette dostlarınızız. Ve size orada, affedici ve rahim olan Allah’ın bir ikramı olarak canlarınızın çektiği her şey var ve her şey orada sizin için hazırdır.” (Fussilet, 30-32)
Değerli müslümanlar!
Hakka vasıl olmak ve geçici olan bu dünya hayatının aldatıcılığından korunmak için, iç dünyamızı ibadetlerimizle duyarlı hale getirdiğimiz takdirde mutlaka başaracağız. Ve böylece dış dünyamız da güzelleşecek, kulluk sınavını başarı ile vermiş olacağız.
Yüce Rabbimiz, bizleri, neslimizi ve gelecek neslimizi İslam’ın hikmet ve hakikatine uygun bir hayat üzere yaşayan ve dosdoğru bir istikamette yürüyen kullarından eylesin.
IGMG İRŞAD BAŞKANLIÄžI