BASIN AÇIKLAMASI
Federal İş Mahkemesi’nin (BAG) Başörtüsü Kararı: Karar, kiliselerin kendi içerisinde bağımsız hareket edebilme hakkı ve hastanelerin görevi açısından düşündürücü
26 Eylül 2014“BAG, bir kadın çalışanın Protestan Kilisesi’ne bağlı kurumlarda başörtüsü ile çalışamayacağına karar verdi. Mahkeme, başörtüsünün İslam dinine mensubiyetin bir göstergesi ve böylelikle de farklı bir dinî mensubiyetin beyanı oluşunun, iş sözleşmesindeki tarafsız davranış sorumluluğuyla bağdaşmadığını öne sürdü. Böylece, BAG bir alt mahkemenin kararına atıfta bulunmuş oldu. Hamm Eyalet İş Mahkemesi, ilk mahkemenin aksine davayı reddetmişti. Bu reddin başlıca nedeni ise, inanca bağlı bir hastanenin kendi içerisinde bağımsız hareket edebilme hakkının din özgürlüğünden daha önde tutulması idi.
BAG ilk bakışta kiliselerin kendi içerisinde bağımsız hareket edebilme hakkına uygun bir karar vermiş gibi gözükse de, hastanelerin genel misyonu bağlamında konuyu gerekli şekilde değerlendirmemiştir. Muhakkak ki gerekçeli karar açıklandığında daha kapsamlı bir değerlendirme yapılabilecektir. Ancak, kamu tarafından finanse edilen ve dinî mensubiyetine bakılmaksızın kamuyu oluşturan, herkese hizmet sunan bir hastanenin kilise kurumu olarak addedilmesinin doğruluğu şimdiden tartışılır.
Kiliselerin, dinî pratiklerin uygulanması amacına hizmet eden kendi kurumlarında Hristiyanlığa önem ve öncelik veriyor olmalarına saygı duymakla beraber, şu soruyu kendilerine sormaları da beklenmektedir: Bu kural, somut bir şekilde dinî bir amaca hizmet edip etmediğine bakılmaksızın bütün kurumlar için geçerli midir?
Bununla birlikte, Müslüman bir kadın başörtüsü takmakla, kiliselerin kendi içerisinde bağımsız hareket edebilme hakkıyla korunan çıkarlarını nasıl zedelemiştir ki bu durumun bir yasakla giderilmesi daha makul ve kilisenin misyonuna uygun görülmüştür?
Verilen kararın, Genel Eşit Muamele Yasası bağlamında da sorunlu olduğu göze çarpmaktadır. Yasanın 9. maddesinin 2. fıkrasına göre, din veya dünya görüşü temelli bir kuruluş, çalışanlarına sadık olmaları talebinde bulunabilir. Ancak bu durum kişi tarafından yapılan iş ve buna bağlı olan pozisyonla ilişkilidir. Buna göre, hastane içerisindeki çalışma, “dinî tebliğ zorunluluğu olmayan” alana dâhil olmalıdır. Bu konunun ne derece kapsamlı bir şekilde değerlendirildiğini maalesef mahkemenin basın bildirisinden anlamak mümkün değildir.
Bununla birlikte, Protestan Kilisesi Federal Yönetim Kurulu Başkanı Jörg Kruttschnitt’in kiliseye bağlı kurumlara bu kararın genel bir başörtüsü yasağı olarak yorumlanmaması çağrısını memnuniyetle karşılıyorum. Aksi bir durum, Müslüman kadınların hâlihazırda iş bulma konusunda yaşadıkları zorlukların daha da artmasına sebep olur.”