“Mevlit diye bilinen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğumunun bir başka yıl dönümünü daha idrak etmekteyiz. Ama asıl idrak etmemiz gereken şey, O’nun insanlığa getirdiği temel ilkeleri, kuralları ve mesajları gereği gibi özümseyerek, ümmetinden hakiki bir fert ve toplum olabilmektir. Bunun içindir ki, Müslümanlar olarak Efendimiz Hz. Muhammed’in yolu olan sünnetine, Allah’tan bir vahiy olarak getirdiği Kur’an’a uyabildiğimiz oranda, onun doğum yıl dönümünü idrak edebiliyor olacağız.

Eğer o, insanlara iftira atmayın, haksızlık yapmayın, adaleti ayakta tutun, yetimi, mazlumu, kimsesizi koruyun ve ‘Ey insanlar! Allah için kardeşler olun!’ buyururken, bizler bunun tam aksini yapıyor isek, O’nun doğum yıl dönümünü idrak ettiğimizi nasıl iddia edebiliriz? Eğer, Peygamber Efendimiz âlemlere rahmet olarak gelmiş ise ve bizler şahsi hayatımızda, toplumsal ilişkilerimizde bu rahmeti yansıtamıyor isek, onun bu dünyayı teşrif ettiği günü idrak edebildiğimizi nasıl söyleyebiliriz?

Onun içindir ki, yalnızca bu mevlit vesilesiyle değil, hayatımızın her gününde önümüzü yolumuzu aydınlatacak ışığın Kur’an ve sünnet olduğu bilincinden hareket ederek, Kur’an’ın ve sünnetin, yani Peygamberin yaşadığı hayatın ne olduğunu öğrenerek hayatımıza tatbik etmemiz gerekiyor.

Bütün Müslümanların Mevlit Kandili’ni tebrik ederken, Yüce Rabbimden hepimizin Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e layık bir ümmet olma şuuru ihsan etmesini niyaz ediyorum.”