"Mahkeme bütünlüğü ve neticesi itibariyle çok açık bir meseleyi sonuçlarını düşünmeden yanlış bir gerekçe ile hüküme bağlamıştır. Buna karşın uzman çevrelerle, siyasetçilerin ve kiliselerin bu hükmün yanlışlığını görüp kısa bir zaman içinde çözüm talep etmeleri ise sevindirici bir gelişmedir. Yüzeysel bir hakim kararına odaklanmadan sünnetin Müslüman ve Yahudiler için taşıdığı dinî önem ve anlamını dikkate alan herkese hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ederiz. Bilhassa yaptıkları açıklamalar için Federal Meclis Başkanı sayın Norbert Lammert ile Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’ye, siyâsî partilerin temsilcilerine ve özellikle Almanya’daki kiliselere şükranlarımızı arz ederiz.

Öteyandan, ceza ya da dinler hukuku alanında birçok uzmanın da, verilen kararın bu şekilde geçerlilik kazanmaması gerektiği konusunda, hemfikir olduklarına şahit oluyoruz.

Òªünkü salt hukukî bir değerlendirmenin ötesinde, Köln Eyalet Mahkemesi’nin verdiği bu karar, Almanya’da yaşayan bütün Müslüman ve Yahudilere kendi dinî vecibelerini yerine getirmelerinin yasa dışı olduğu mesajını vermektedir. Bu mesajın devamını kimse düşünmek bile istemez. Zira bu kararın nihaî sonucu, Almanya’da hem Müslümanların hem de Yahudilerin dinlerine göre bir hayat sürmelerinin kabul edilmediği anlamına gelir. Bundan dolayı yasakoyucu bu meseleyi anayasa mahkemesi kararı bekleyip ötelemek yerine, hemen harekete geçip yasal düzenlemeyle kararlılık göstermesi gerekmektedir.

Bu arada Müslümanlara ve çocuklara sünnet yapan doktorlara rahat olmalarını ve hangi yönde olursa olsun, aceleci sonuçlar çıkarmamalarını tavsiye ediyoruz. Söz konusu olan karar nihayetinde ‘sadece’ Köln Eyalet Mahkemesi’nin bir hükmüdür ve dinî bir vecibe olan sünnet mevzusunun mahkemeye taşınması, Köln savcılığının anlamsız ve özel bir çabasına dayanmaktadır. Köln savcılığının böyle bir harekette bulunması Berlin, Hamburg ya da Münih savcılıklarının da sünneti aynı şekilde bir yaralama suçu olarak değerlendireceği anlamına gelmez."