CUMA HUTBESİ
Hutbe – Düğün adetlerimiz
01 Haziran 2012Muhterem Müslümanlar!
Allah Resulü (sav) buyurdu: “Zevcesi (eşi) olmayan adam yoksuldur, yoksul.” Sordular: “Çok malı olsa da mı?” “Çok malı olsa da.” diye cevap verdi Peygamber Efendimiz (sav). Yine Rasulullah (sav) buyurdu ki: “Kocası olmayan kadın yoksuldur, yoksul!” “Çok malı olsa da mı?” diye sordu sahabe-i kiram. Peygamberimiz (sav): “Çok malı olsa da.” (Rudani, Cem’ul-fevaid, 2/231) diyerek cevap verdi yine. Evet, Allah Resulü’nün bu manidar sözlerinden anlıyoruz ki, hayırlı bir eş dünyanın zenginliklerine denktir. İnsanın, huzurlu bir yuva kurabileceği bir eşi yoksa, dünyanın zenginlikleri ona ne huzur ne de fayda verir, mutlaka hayatında bir eksikliğin varlığı her zaman hissedilir.
Değerli Kardeşlerim!
Dinimizde karı-koca olmanın, yani bir aile oluşturmanın yolunun ise, meşru nikahla mümkün olabileceği, Peygamber Efendimiz (sav) tarafından şu şekilde haber verilmiştir: “Birbirini sevenler için nikah kadar güzel bir şey görülmemiştir!” (İbn Mace, Nikah, 1) Yeni bir yuva kurulmasının aşamalarından bir tanesi de elbette nikahın ilan edildiği düğün merasimidir. Zira Resulullah (sav) Efendimiz, “Nikahı, yani evliliği ilan ediniz, duyurunuz! Evlenme işlerini mescidlerde yapınız! Üzerine de defler çalınız! Çünkü, helal ile haramı ayıran şey, nikahı duyurmaktır.” (Tirmizi, Nikah, 6) buyurmuştur. Düğün merasimlerinin mescidde yapılması ve bu sırada da def çalınmasından maksad nikahın umuma ilan edilmesidir. Böylece evlenen kadın ve erkeğin bundan böyle, bütün hak ve karşılıklı sorumlulukları kapsayacak şekilde, bir çift olduğu duyurulmuş, evlenen çiftlerin yeni hayatlarına neşe içinde başlamaları, eş-dost ve akrabalarının, hatta tüm din kardeşlerinin bu sevinçli günlerinde yanlarında bulunmaları sağlanmış olur.
Değerli Kardeşlerim!
Düğün adetlerine gelince; değişik coğrafyalarda yaşayan Müslümanların düğün adetleri arasında farklılıklar görülmektedir. Bu bir zenginliktir. Bununla birlikte düğünlerimizde dikkat edilecek ve uyulması lazım gelen bazı hassasiyetlerimiz de olmalıdır. Def çalınması veya ilahilerin okunması, yani düğünlerde musîkinin yer alması, Peygamber Efendimiz (sav)’in tasvip ve teşvikinin bulunduğu konulardandır. Ancak bunların da makul ölçülerde olmasına dikkat edilmeli ve aşırı gidilerek işin israf ve aşırı eğlence boyutuna ulaşmasına meydan verilmemelidir.
Aynı şekilde düğünün kendisinde ve bilhassa düğün yemeğinde ölçülü davranılmalıdır. Bu ölçünün bir örneğini Peygamber Efendimiz (sav)’in şu mübarek sözlerinde bulmaktayız: “Düğün yemeği birinci gün haktır, ikinci gün sünnettir, üçüncü gün ise gösteriştir.” (Ebu Davud, II, 307) Yine, yemeğe dost ve akrabanın yanısıra – herhangi bir karşılık beklenmeksizin – maddi durumu iyi olmayanlar da davet edilmelidir. Çünkü Peygamberimiz (sav) “En kötü yemek, zenginlerin çağırılıp, fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeğidir. Kim davete gelmezse, Allah ve Resulüne âsi olur.” (Buhari, NiÂkah, 72) buyurmuştur.
Muhterem Kardeşlerim,
Hülasa edecek olursak; düğün adetlerimizin değişiklik arzetmesi kültürel zenginliğin ve İslam’ın kuşatıcılığının bir tezahürüdür. Ancak, her işimizde olduğu gibi, yine dinimizin genel prensiplerine uyarak, aşırılık ve gösterişten uzak durmalıyız. Çünkü düğün asıl değil, asıl olan mutlu bir evliliğin temelinin atılmasıdır.
IGMG İrşad Başkanlığı