BASIN AÇIKLAMASI
“Zorla evlilik araştırması, bu konudaki tartışmaların doğru çerçevede yapılması ve İslam’la ilişkilendirilmemesine bir katkıdır”
12 Kasım 2011İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu; Federal Aile, Çocuk ve Kadın Bakanlığı’nın yaptırdığı “zorla evlilik” araştırması ile ilgili, “Almanya’da zorla evlilik hakkındaki aktüel araştırma, tartışmanın doğru çerçevede yapılması adına doğru bir adımdır. Esasen bu araştırma, çözüme hiçbir katkısı olmayan siyasi tartışmalardan ve hatta kanunlar çıkarılmadan önce yapılmalıydı“ ifadesinde bulundu. Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Araştırma, – yeterli düzeyde olmasa da – konunun doğru çerçevede tartışılmasının temelini atmak adına faydalı olmuştur. Araştırma sayesinde ilk defa, siyasi tartışmalarda işaret edilebilecek, Federal Almanya çapında yapılan zorla evlilikler ile alakalı rakamlar önümüzde bulunuyor. Şimdiye kadar, zorla evliliklere karşı alınan tedbirler özellikle, ‘esasen belli şehirleri, daha doğrusu belli eyaletleri baz alan nitel araştırmaları‘ (s. 13) temel alıyorlardı. Araştırmanın dikkatli fakat esasa ilişkin temel eleştirisi de bu ifadelerde yer alıyor. Zorla evlilik etrafında yapılan tartışmaların, İslam’la ilişkilendirilmemesine katkı mahiyetinde olması, araştırmanın bir diğer önemli noktasıdır ki, bu husus şu şekilde ifade edilmektedir: ‘Araştırmalarda zorla evliliklerin belli dini geleneklere irca edilemeyeceği, zira bu tür evliliklerin, farklı sosyal, etnik ve kültürel bağlamlarda, dünyanın her tarafında -Avrupa’da da- olduğu konusunda bir fikir birliği vardır.‘ (s.36)
Ancak, Federal Aile, Çocuk ve Kadın Bakanı Kristina Schröder ise araştırmanın sonucunu dikkate almamaktadır. 8 Kasım 2011 tarihinde, FAZ gazetesindeki yazısında Schröder, ‘Birçok bilim adamı yerinde bir şekilde konunun kısa ve basit sebepler zincirine dayandırılmaması konusunda uyarılarda bulunuyor. Buna rağmen konunun dini boyutunu göz ardı edemeyiz. Kültürel arka plan ve insanın eylemleri arasındaki irtibat sosyolojik bir gerçekliktir. Buna rağmen söz konusu irtibat, konu İslam olduğunda çoğunlukla geçiştiriliyor ya da tanımlamalar farklılaşıyor.‘ ifadelerini kullandı.
Mevcut aktüel araştırmanın bu anlamda geç kalınmış ama gerekli bir adım olduğu bir gerçektir. Dolayısıyla araştırmanın siyasiler için, varolan bir sorun olarak zorla evliliğin yeniden ve doğru bir şekilde konumlandırılması, entegrasyon ve din politikaları bağlamında kötüye kullanılmaması için bir başlangıç noktası olmasını ümit ediyoruz. Ancak gerekli ciddiyet olduğu takdirde, İslamî cemaatlerin katkılarının değeri daha iyi anlaşılacaktır. Aksi takdirde sözkonusu cemaatler de suça katkı sağlayanlar olarak muamele görecek ve sorunun bir parçası olarak gösterileceklerdir. Bu ise zararlı sonuçlar doğuracak ve mağdur olanlara da herhangi bir fayda sağlamayacaktır.
IGMG, – şimdiye dek olduğu gibi – zorla evlilik sorunu ile ilgilenecek ve toplumun bu konuya hassasiyet göstermesi adına katkılarını sürdürecektir. İdeolojik arka planı olan açıklama denemelerine karşı devamlı olarak tekrar edilmesi gereken husus, zorla evliliklerin Müslümanların insan tasavvuruna hiçbir şekilde uymadığı gerçeğidir. Her ikisi (İslam ile zorla evlilik) arasında irtibat kurma gayretleri tartışmanın ciddi düzeyde ele alınmasına katkı sağlamamakta, aksine tartışma zemininin oluşmasına zarar vermektedir.”